Geçen hafta enflasyon oranları açıklandı ve anlaşıldı ki TÜİK ekonomi yönetiminin yaptığı son revizyonu mahcup olmaması için elimden geleni yapmış. “Olmuyorsa oldururuz” kafasıyla bodoslama giden ekonomi yönetiminin yeni yılda da enflasyon rakamlarını törpülemeye devam edeceğini anlıyoruz. Tabelaya hakim olup, kaleye giren golleri yenmemiş gibi sayınca, başarılı olduğunu sanan bir anlayış var. Bu kadar parlak özgeçmişi olan insanlara hiç yakışmıyor açıkçası.
Hiç alınmadan beni dinlesinler: Hayatım boyunca hiç hile yapmadım. Birçok yanlış yaptım ve bunlardan çok şey öğrendim. Hata yaptığım zaman özür dilemeyi bildim. Bu sebeple koltukta oturmak için yanlışa imza atmak hiçbir zaman tasvip ettiğim bir yaklaşım olmadı. Ekonomi yönetimini çok eleştirdiğim için beni eleştirenler var. Hiç kusura bakmasınlar, ben eğilip bükülmem. Gördüğümü söylerim. Üniversitedeyken hocası olduğu için veya beraber spor yaptığı için, bir yerlerde ara sıra yemek yediği için veya sadece içi boş bir hayranlık içinde olduğu için “şaşı” bir taraftarlık içinde olanlar arasında beni ayıplayanlar varsa, onlara söyleyeceğim bir tek şey var. Aklınızı başınıza alın, doğru olmayan rakamlarla başarıya ulaşmaya çalışmak kul hakkı yemektir. Böyle bir yaklaşıma destek verilmez. Sevdiğiniz kişileri uyarmak vazifenizdir. Ben daha ne söyleyeyim bilemiyorum.
Konuya geri dönersek, Merkez Bankası rezervlerinden yine eksilme olmuş gözüküyor. Yüksek faiz vererek yatırımcıyı ikna etmeye çalışırken, reel faiz kazancını daha yüksek isteyenlerin eline düşmek kaçınılmaz oluyor. Mevcut tahvillerden çıkıp daha çok kar teklif eden tahvillerin arzını bekleyenler dövizini alıp bekliyor. Ancak reel tarafta bu politikanın ciddi yan etkilerini görüyoruz.
Mesela bir önceki ay karşılıksız çek adedi 11 bin 480 adet seviyesinde bulunurken, Aralık ayında bu rakam %115,4 artarak 24 bin 729 adede yükselmiş. Ancak adet bir kenara TL olarak karşılıksız çek tutarı bir önceki aydaki 8,24 milyar TL'den 17,39 milyar TL'ye çıkmış.
Çekle iş yaparak işini döndürmeye çalışanların sayısı artınca ciddi bir hacim de olmuşmuş gözüküyor. Toplam ibraz edilen çek adedi bir önceki ay 632 bin 246 adet iken. Aralıkta 1 milyon 414 bin 862 adede, tutarı ise 384,4 milyar TL'den 648,3 milyar TL'ye ulaşmış.
Bir veri daha arz edeyim: Aralık ayında karşılıksız çek tutarının toplam ibraz edilen çek tutarına oranı % 2,7 oldu. Bu oran 2019 Eylül ayından bu yana en yüksek seviyeye anlamına geliyor.
Bir yandan düşük kur diğer taraftan artan maliyetler ve yüksek faiz ile kar etmenin zor iken giderek imkansız hale geleceğimi öngörmek zor değil.
Bu arada TÜİK'in vatandaşları "istatistik okuryazarlığı olmamak" ile suçlarken TÜİK Eski Başkanının rakamların ekonomi yönetiminin arzu ettiği şekilde açıklanması için çabalandığına dair açıklamaları yan yana gelince insan üzülmeden edemiyor. Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş'ın TÜİK'in enflasyon sepetini oluşturan mal grupları ile alakalı manipülasyondan öte "hayal dünyasında yaşadığını" gösteren yazısı da bunun üzerine geldi.
Diğer taraftan, Merkez Bankası ise geçen yıldan bu yana sürdürdüğü politikaların neticesinde döviz kredilerinin sert şekilde yükselmesini daha yeni fark etmiş olacak ki, sınırlama getirdi. Aldıkları kararların etkisinin ne olacağını önceden kestirmelerini bir kenara bıraktık, yan etkilerini bile 1,5 yıl geçtikten sonra fark eden bir Merkez Bankası Yönetimi var.
Her iki kurumun tepe yönetimindeki kişileri aşağı yukarı tanıdığımız için önümüze iki seçenek çıkıyor:
- Konularına tam olarak hakim değiller ve hata yaptıkça daha telaşlı işlere imza atıyorlar. Kendilerini eleştirenlere, iş insanlarına ve sade vatandaşa bu telaş ve öfke içinde üst perdeden suçlayıcı bir hitap kullanıyorlar.
- Konularına hakim olup olmamayı çok önemsemeden daha önceden belirlenmiş bir plan dahilinde kendi bildikleri gibi hareket ediyorlar, bazı parametreler raydan çıkınca göstermelik müdahale ediyorlar, ne yaptıklarının gayet farkında oldukları ve kendilerine siyasetten olağanüstü bir müsamaha gördükleri için herkese karşı küçümseyici bir tutum içindeler.
Sebebi ne olursa olsun hepsi aynı kapıya çıkıyor. Bizler bilim insanı olarak artık TÜİK'e güvenmekte zorluk çekiyoruz. Doğru olmadıkları aşikar olan rakamlara göre karar alan Merkez Bankası'nın daha fazla yıpranmaması için dua ediyoruz.
Yeni yıl rehavetinden sonra umarım ekonomiye kapsamlı bir revizyon gelir.