TÜFE'yi yüzde 11'in altına indirmek mümkün olmayacak gibi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✓ Geçmiş yıl eğilimleri bu yıla uygulanınca yıllık TÜFE'nin yüzde 11'in altına indirilemeyeceği anlaşılıyor.
✓ Kur artışının hızlanması yüzde 11'i bile tehlikeye düşürür.
✓ Daha geçen hafta 2020 enflasyon tahminini yüzde 8.90'a çıkaran Merkez Bankası'nın son duruma göre yalnızca yüzde 2.38'lik hareket alanı kaldı.

TÜFE temmuz ayında yüzde 0.58 arttı ve geçen yılın aynı ayındaki artış yüzde 1.36 olduğu için yıllık oran geriledi. Haziran sonunda yüzde 12.62 olan yıllık artış, temmuz sonunda yüzde 11.76'ya indi.

Yıllık TÜFE artışının temmuzda gerileyeceği zaten beklenmekteydi. Çünkü geçen yılın temmuzundaki yüzde 1.36, temmuz ayları için sıra dışı sayılabilecek yüksek bir artıştı. Yüzde 1.36, TÜFE'nin hesaplanmaya başlandığı 2003 yılından bu yana görülmüş en yüksek temmuz ayı artışıydı. Bu yüzden de daha düşük bir aylık gerçekleşme ve bağlı olarak yıl bazında gerileyen bir eğri oluşması bekleniyordu. Nitekim beklendiği gibi de oldu.

Yıllık oran yüzde 11-12 bandında kalacak

Bir varsayımla yola çıkıp yıllık gerçekleşmenin hangi düzeyde olabileceğini tahmin etmeye çalıştık.

TÜFE 2003 yılından bu yana hesaplanıyor. 2003-2019 yıllarını kapsayan on yedi yılın ağustostan itibaren olan dönemi için aylık ortalama artışları çıkardık. Bu yıl da aynı oranların gerçekleşeceğini varsaydık.

İşte bu hesaplama bizi temmuz sonunda yüzde 11.62 olan yıllık TÜFE artışının, kalan aylarda neredeyse değişmeyeceği sonucuna götürdü.

Ağustos-aralık döneminde yıllık oranların yüzde 11.22 ile yüzde 11.80 arasında seyretmesi muhtemel görünüyor.

Bu hesaplamaya göre yıl sonu oranı ise yüzde 11.32 olarak çıkıyor.

Yani olağanüstü bir gelişme kaydedemezsek yılı tek hanede kapatmamız mümkün değil.

Kur artışındaki hızlanma yüzde 11'i bile aratır

Temmuz ayı boyunca dolar kurunu 6.84-6.86 bandına adeta hapsettik. Euro ise parite etkisiyle değer kazandı. Temmuzun sonuyla birlikte dolarda bir hareketlenme başladı ve ilk etapta 7 lira sınırı aşıldı. Daha sonra bir miktar gerilemiş olsa da doların artık o sabitlenmiş düzeye ineceği pek sanılmıyor.

Herkes çok doğaldır ki bundan sonra ne olacağını merak ediyor. Bu merakı gidermek pek zor olmasa gerek.

Herkes kendi kendine şu iki soruyu sorsun ve bu sorulara samimi olarak yanıt versin:

"Döviz çoğalmadan döviz kuru aşağı gider mi?"

"Döviz ihtiyacı giderek artıyorsa kurun daha da yükselmesi önlenebilir mi?"

Biz dövizin çoğalacağını, yani döviz arzının artacağını sanmıyoruz. Dolayısıyla bu yolla bir döviz ucuzlaması beklemiyoruz.

Döviz ihtiyacındaki artışa, yani döviz talebine gelince... İhtiyaç birkaç yolla artar. Örneğin dış borç ödemek için dövize ihtiyaç duyulur, bu ihtiyacın miktarı belli.

Bir de çok yatırım ve üretim yapmak ister ve bu yüzden dövize ihtiyaç duyarsınız. Ama bunlar çok fazla olmayacak gibi.

Bu yüzden döviz ihtiyacı sınırlı kalacağa benziyor. Ama bu faiz düzeyiyle ve enflasyondaki seyirle TL tasarruf etmekten kaçınma ve dövize yönelme arttıkça kur da yukarı doğru hareketlenecek demektir.

Enflasyon kur artışını, kur artışı enflasyonu besleyecektir. Böyle bir durumda yüzde 11 bile aranır bir oran haline gelecektir.

TCMB'nin yüzde 2.38'lik bir hareket alanı kaldı

Merkez Bankası temmuz ayı enflasyon raporunda bu yılki TÜFE artışı beklentisini yüzde 7.40’tan yüzde 8.90'a çıkarmıştı. Dün açıklanan oranlara göre TÜFE'deki ilk yedi ay artışı yüzde 6.37 oldu.

Şu durumda Merkez Bankası'na beş aylık dönem için yüzde 2.38'lik bir hareket alanı kalmış durumda.

Genel eğilimdir; ekim aylarında fiyatlar yüzde 2 dolayında artar. Yalnızca bir ayda yüzde 2 artış olasılığı çok güçlüyken beş ay için yüzde 2.38!

Merkez Bankası'nın işi, tahminini tutturma anlamında pek zor...

Tüm yazılarını göster