Tüm dünya, küresel dengeleri tümüyle değiştirecek ikinci Trump döneminden ürkerken, Trump'dan daha ürkütücü bir başka siyasetçi dünya sahnesine çıktı. Trump, seçime birlikte gireceği Başkan Yardımcısı adayını seçti; Ohio Senatörü JD Vance.
Vance, adı "Başkan Yardımcısı adayı" ilan edildikten sonra yaptığı ilk açıklamada, ABD'nin en büyük müttefiki İngiltere'yi kızdırmayı başardı. Trump'ın Başkan Yardımcısı Adayı, "İşçi Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte İngiltere nükleer silaha sahip gerçek anlamda ilk İslamcı ülke olabilir" dedi.
Sadece bu açıklama bile, Senatör Vance'ın bilerek gerçekleri eğip büktüğünü gösteren bir tavır; Küresel nükleer güçler liginde kendisini resmen "İslam ülkesi" olarak tanımlayan, Şeriat Hukuku'nu Anayasa'nın temeli olarak kabul etmiş Pakistan'ı, İngiltere'nin arkasına koyması İngiliz İşçi Partisi iktidarına "cepheden savaş açma" anlamına geliyor.
Daha da ilginci Vance, İşçi Partisi Lideri Keir Starmer'in İsrail-Filistin çatışmasında İsrail yanlısı duruşundan bile habersiz görünüyor. Oysa hem Trump, hem Vance'ın kendisi, İsrail yanlısı politikalarda Starmer'le aynı çizgide duruyorlar.
ABD Bürokrasisinin Dağıtılma Dönemi Mi?
78 yaşındaki Trump'ın Başkan Yardımcısı ilan ettiği 39 yaşındaki hukukçu Vance'ın tek hedefi İngiltere de değil; Amerikalı senatör, eğer seçimleri kazanabilirlerse, mevcut Amerikan bükrokrasisini "dağıtacağının" da işaretlerini veriyor; Amerikan bürokrasisi ile Arap dünyasındaki "Baas bürokrasisi" arasında benzerlik kuran Vance, "ABD'de anti-Baasçı bir programa ihtiyaç var. Eğer yönetimi devralırsak, kendi amaçlarımız için kullanmalıyız. Sadece üst düzey bürokratları değil, orta düzeydeki her bir bürokratı da kovmalıyız. Yerlerine de kendi insanlarımızı koymalıyız" sözleriyle, Amerikan mevcut yönetim sistemine adeta savaş açmıştı.
2020 yılında Trump'ın başlattığı "seçimler çalındı" söyleminin de sıkı bir takipçisi olan Senatör Vance'ın savunduğu politikalar arasında Ukrayna'ya Amerikan yardımlarını kesmek de, İran'a karşı çok sert tavır almak da var.
Hristiyanlığı Amerikan dış politikasının öncelikleri arasına da koyan Vance, Irak'ta Saddam rejimine karşı Amerikan müdahalesinde bizzat asker olarak görev almasına rağmen, bugünlerde müdahaleyi eleştirmekten çekinmiyor. Ancak bu eleştirinin Hristiyanlık üzerinden gelmesi dikkat çekici; "Biz işgal etmeden önce Irak'ta 1.5 milyon Keldani yaşıyordu. Keldaniler İsa Mesih'in havarilerinin soyundan geliyor ve onun mirasını nesebini yaşatıyorlardı. Şimdi, bu tarihi Hristiyan toplulukların neredeyse hepsi Irak'tan gitti. Bu, Irak'ta Amerikan'ın yaptığı işlerin bir sonucu..."
Anti-Trump'çılıktan, Trump'ın başkan yardımcısı adaylığına...
Oysa JD Vance siyasi kariyerinin ilk dönemlerinde çok farklı bir çizgideydi; 2016 Başkanlık seçimleri öncesinde yaptığı açıklamalarda Trump için "aptal" ve "Amerika'nın Hitler'i" ifadelerini kullanmaktan kaçınmamıştı. Ancak Trump 2016 seçimlerini kazanıp Beyaz Saray'a yerleşince, JD Vance da sıkı bir Trump politikaları destekçisi haline geldi.
Vance'ın "uçtan uca sürüklenen" politik söyleminin bir benzerini özel hayatında da görmek mümkün; Siyasete atılmadan önce büyük teknoloji şirketlerinin avukatlığını yapan Vance, "Hillbilly Elegy" adlı kitabında çocukluk yıllarında yaşadığı bölgeyi merkeze alan bir kapitalizm eleştirisi yapmıştı.
Vance'ın, tıpkı Trump gibi, LGBT-İ toplumuna, kadının toplumdaki yerine bakışı da çok muhafazakar. O kadar ki, kadınlara "evlilik içinde şiddet görseniz bile boşanmayın" tavsiyesinde bulunan Vance'ı Cumhuriyetçi Parti içinde bile "aşırı" bulanlar var.
Ama özellikle aile hayatına ilişkin görüşleri, Türkiye dahil pek çok dünya ülkesinde de büyük tartışmalar yaratan yaklaşımlar.
Trump, Başkan Yardımcısı'nı seçerken bile hem ABD'yi, hem dünyayı bölmeyi başarmış görünüyor. Seçilirse neler olur? Hayal etmek zor...