Trump’ın ikinci dönemine ilişkin elimizde bilinen bilinmeyenler var, bir de bilinmeyen bilinmeyenler bulunuyor. Bilinen bilinmeyenlerin arasında en önemlisi Trump’ın ABD’ye dış fazla veren hemen her ülkeye ticaret savaşını büyütmesi olacak. Bu çerçevede en önemli hedefin Çin olduğunu biliyoruz. Trump‘ın birinci dönemindeki hamlelerine ve büyük oranda bu durum Biden döneminde de devam etmesine rağmen Çin ABD ile ticaretinde halen 300 milyar $’a yakın fazla veriyor. Trump‘ın yeni döneminde Çin’e karşı çok daha yüksek boyutta korumacı ve bu çerçevede tüm araçları kullanan politikalar üretmesi sürpriz olmayacaktır. Bu durumun ilk sonucu Çin ekonomisinin büyüme oranına daha da baskı kurmasını bekleyebiliriz. Bununla birlikte, Çin’in bu durumdan çıkmak için atacağı adımlar ve özellikle Asya Pasifik bölgesinde ticareti daha da artırma girişimleri zaman içerisinde Çin’i daha da güçlendiren bir yapı getirebilir. Bunu konuşmak için şu anda henüz erken ama Çin’in bu hamlelere karşı atacağı adımların hazırlığının çok önceden yapılmış olma ihtimali de yüksek görünüyor.
Çin’in zayıflamasının son yıllarda olduğu gibi en büyük olumsuz etkisi Avrupa’nın büyümesi üzerinde olacaktır. Zaten Trump‘ın ikinci büyük hedefi de Euro Bölgesi görünüyor. Mevcut verilere göre Euro Bölgesi’ni ABD’ye karşı 200 milyar $ civarında bir diş fazla verdiği görülüyor. Trump‘ın Avrupa’ya karşı Çin’e olduğu kadar yüksek boyutlu bir ticaret savaşına gireceğini tahmin etmiyoruz. Sonuçta ABD ve Avrupa arasındaki müttefiklik bu tür bir mücadeleye imkân vermeyecektir. Bununla birlikte, yaşlanan nüfusu nedeniyle iç talebi zayıf olan Avrupa’nın ABD’ye olan ihracatındaki daralma büyümesini olumsuz etkileyecek diğer bir faktör olacak görünüyor.
Bunun dışında, Trump‘ın ticaret savaşında hangi ülkeleri hedef alabileceğini verilere baktığımızda görebiliyoruz. Bu çerçevede Meksika’nın Çin ve Euro Bölgesi’nden sonra olumsuz etkilenecek en önemli ülkelerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Meksika’nın ABD’ye karşı verdiği dış fazla yaklaşık 160 milyar dolar görünüyor. Meksika sadece ABD’den gelecek korumacı adımlarla ekonomik olarak etkilenmeyecek çok muhtemelen Trump’ın göçü geri çevirme hamleleri ile sosyal ve siyasal anlamda da etkilenecek bir ülke olacaktır. ABD’ye karşı dış fazla veren ülkeler listesinde dördüncü sırada 110 milyar dolarla Vietnam bulunuyor. Çin’in doğrudan yatırımlarla Çin dışından dolaylı ihracat yapma çabaları olduğu haberlerini hep duyuyoruz. Vietnam da bunlardan bir tanesi. Asya ülkeleri ve Vietnam bu anlamda hem Çin’in dolaylı ihracatını kesmek hem de ABD’nin içerdeki üretimini teşvik etmek amacıyla yine hedeflerden birisi olabilir.
Bu ülkeler dışında Kanada Hindistan Japonya gibi ABD’ye karşı dış fazla veren büyük ülkeler de bulunuyor. Bu ülkelere karşı adımlar atılsa bile bunun sınırlı kalacağını tahmin ediyoruz.
Trump döneminin bilinen önemli uygulamalarından birisi ABD’de vergilerin inmesi ve muhtemelen başta savunma olmak üzere harcamaların artma eğiliminin sürmesi ile bütçe açıklarının daha da yukarılara doğru gitmesi olacak. Bu durumun ABD’de enflasyonu olumsuz etkilemesi ve orta vadede ABD ekonomisinin istikrarı konusunda negatif yansımaları olması ve dolayısıyla doların gücünü negatif yönde etkilemesi söz konusu olabilir. ABD’de doların gücü konusunda bütçe açıklarının olumsuz etkisinin orta ve uzun vadeli bir sorun olduğu kanaatindeyiz. Enflasyon üzerindeki baskı ise daha fazla hissedilecektir. Bununla birlikte küresel ekonomide başta enerji ve gıda fiyatları olmak üzere enflasyonu yukarı çekecek arz yönlü bir şok olmadıkça, ABD enflasyonun çok yukarılara gideceğini tahmin etmiyoruz. Yaşanan teknolojik gelişmelerle ABD’de önemli bir verimlilik artışı bulunuyor. Bu durum büyümeyi olumlu etkilerken, enflasyonu bastırıyor. Vergi indirimleri ile iç talebin daha da canlanması elbette enflasyona baskı yapacaktır. Bu gelişme Fed’in faiz indirimlerini frenleyerek baskıyı azaltabilir. ABD enflasyonun %2 hedefine değil de %2,5-3 uzun süre kalma ihtimalini daha fazla görüyoruz Fakat enflasyon riski ve bunun yukarı yönüne gitme spekülasyonları ABD tahvil faizlerini yüksek seviyelerde tutmaya devam edecektir. Bu durum kısa vadede doların güçlü olması, küresel ekonomide borçlanma maliyetlerinin yüksek kalması ve sermaye hareketlerinin daha çok gelişmiş ülke çerçevesinde ve güvenli limanda kalma tercihleri şeklinde yansıyacaktır.
Trump‘ın bilinmeyen bilinmeyenlerine ilişkin en önemli noktanın jeopolitik gelişmeler, özellikle Orta Doğu bölgesindeki gidişat olduğu kanaatindeyiz. Trump‘ın Rusya - Ukrayna Savaşı’nı bitirme ihtimali yüksek görünüyor. Orta Doğu’da da savaşı bitirebileceğini söylemişti. Umarız bunu başarabilir. Böyle bir sonucun en olumlu yansımalarından birisi de ülkemize olacaktır. Eğer Orta Doğu’daki gelişmeler sakinleşme değilde daha şiddetlenme yönünde giderse korkulan arz yönlü şoklara bağlı stagflasyon yaşayacak bir dünyanın habercisi de olacaktır. En büyük riskin ve bilinmeyenin bu olduğunu ama bu yönde bir gelişme olursa da dünyanın sadece jeopolitik riskler anlamında değil ekonomik olarak da son derece zorlu bir döneme gireceğini söylemek çok yanlış olmayacak.