31 Temmuz’da ‘‘ABD’de seçim tartışması bitti’’ başlıklı bir yazı yazdım. İki, iki buçuk ay boyunca, seçimden ziyade, Amerikan ekonomisinin bir resesyona girip girmeyeceğini ve Fed’in faiz indirimlerini konuşacağımızı belirttim. Kasımdaki seçimden birkaç hafta önce, anket sonuçlarına göre, piyasalarda sert hareketlerin olabileceğini söyledim.
ABD’de ‘‘durgunluk’’ tartışması sürerken, Fed başkanı Powell’ın Jackson Hole’da yaptığı konuşma piyasalara damga vurdu. Powell’ın ‘‘Faizde bundan sonra yön bellidir. İstihdam piyasasını güçlü tutmak için her şeyi yapacağız’’ ifadesi bana, Avrupa Merkez Bankası eski başkanı Draghi’nin 2012’de yine Jackson Hole’da yaptığı ‘‘Euro bölgesinin dağılmasını engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız’’ cümlesini anımsattı. On bir yıldır sadece teknik konuların konuşulduğu Jackson Hole, gündemi belirledi. Powell önceki yıllarda, Fed’in faiz politikasının değişeceğinin sinyalini verirken, ‘‘Hamleler kademeli olacak. Sabırla ilerleyeceğiz’’ cümleleriyle temkinli olurdu. Geçen haftaki konuşmasında bunları kullanmayarak, elli baz puanlık faiz indirimine kapıyı açık bıraktı.
Amerikan ekonomisinde sert bir iniş beklenmiyor. Ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 2 büyüyeceği düşünülüyor. Ekonomik aktivite hâlâ canlıyken, faiz indirimlerinin başlayacak olması piyasalara moral veriyor. Piyasalarda ne Trump, ne de Harris fiyatlaması yapılıyor. Havayı bozabilecek faktör, seçime az süre kala Trump’ın anketlerde önde görünmesi olur. Çünkü Trump’ın ekonomi söylemiyle, Fed’in eylülde başlayacağı faiz politikası uyuşmuyor.