Kasım ayı başı piyasaların gündem ve gelişmelerden başı dönmüş durumda. Hem yurt içi hem de yurt dışında önemli başlıklar var ve riskli varlıkların seyri bu başlıklara göre şekilleniyor. Bu hafta başında yurt içinde enflasyon verisi risk iştahında düşüşü getirirken, yurt dışında kritik ABD seçiminden Trump’ın galibiyetle çıkması, çoğu varlıkta kazanç kapısını araladı.
Genel olarak tabloyu özetlersek, Trump’ın desteklediği bankalar, sigorta şirketleri, küçük/orta ölçekli şirketler, çip şirketleri ve enerji devleri ile kripto paralar seçim sonucu ardından yükselirken, emtia, kıymetli madenler ve temiz enerji şirketleri geri çekildi. Altın ve gümüşte ise yükselen tahvil faizleri ile güçlenen dolar endeksi kaynaklı kayıp görüyoruz. Uzun zamandır yatay-negatif bantta giden Borsa İstanbul da bu yükselişe katıldı ve seçim sonrasında yeşilleri yaktı.
Peki bundan sonrası nasıl şekillenecek, güçlenen temalarda hikaye bitti mi yoksa yeni mi başlıyor ya da zayıflayan temalar tekrar yükselişe geçebilecek mi? Bu sorunun cevabı yılın geri kalanı için portföy dağılımlarını belirleyecek.
Öncelikle Trump’ın politikalarının öngörülemezliği her zaman dikkate alınmalı. Geçmiş dönemde de beklenmedik çıkış ve kararlarıyla jeopolitik tansiyon ve ticaret savaşları üzerinden piyasalarda dalgalanma yarattığını hatırlıyoruz. Bu kapsamda portföylerde her zaman ihtiyat akçesi olarak sabit getirili fonları bulundurmak önemli olacaktır.
Diğer bir güvenli liman altın, Trump zaferi sonrasında gerileyerek kafa karışıklığı yarattı. Beklenti Trump’ın düşük vergi ve faiz politikasının altın lehine olabileceği olmasına karşın, yükselen faizlerin altından çıkışı tetiklediğini görüyoruz. Buna ek olarak Ortadoğu’daki sorunu çözme niyetini belli eden Trump ile birlikte jeopolitik risklerde azalma da altını baskılamış görünüyor. Başkan Trump’ın ocak ayında göreve başlayacak olması da bu baskı bir süre daha devam edebilir. Ancak faiz indirim sürecinin devamı ve Trump’ın Çin başta olmak üzere farklı coğrafyalarda jeopolitik riskleri tetikleme ihtimali altını ön planda tutmaya devam edecektir. Buna ek olarak altının enflasyona karşı bir koruma sağladığını da eklemekte fayda var. Bu kapsamda altın fonlarında pozisyon korunabilir, hatta düşüşlerde ekleme değerlendirilebilir.
Gümüş de benzer bir durumda; ancak Harris başkan olsaydı güneş panelleri ve elektrikli araçlarda kullanılan bir metal olarak daha fazla öne çıkabilirdi. Yine de, altının yükseldiği bir senaryoda gümüş de pozitif bir ivme kazanabilir.
Trump’ın gelişi ile öne çıkan finans, sağlık, enerji ve teknoloji temalarındaki fonları da uzun vadeli olarak portföylerde bulundurmak yararlı olacaktır. Düşen faiz ve azalan regülasyon ortamından fayda sağlayacak bankalara yatırım yapan yalnızca tek fon bulunuyor. Bu fon içinde Türk bankacılık hisselerinin de yer alıyor olması kısa dönemde volatiliteyi artırabilir ancak uzun vade için bizim banka hisselerinin de potansiyelini değerlendirmekte fayda var. Teknoloji ve enerji teması son dönemde yapay zeka yatırımları ve artan veri merkezi enerji ihtiyacı ile beraber değerlendiriliyor. Bu noktada, geleneksel enerji hisseleri ile Amazon ve Google gibi devlerin yatırım yaptığı nükleer enerji şirketlerini içeren fonlar cazip seçenekler olabilir.
Trump’ın kripto paralara olan ilgisi de biliniyor. Bitcoin gibi dijital varlıklar konusunda daha esnek düzenlemeler ve bir bitcoin rezervi oluşturma stratejisini söylemlerinden takip ediyoruz. Bu noktada bitcoin etfleri veya kripto paralara yatırım yapan bir fonumuz bulunmamakla birlikte, blok zincir fonlarının içinde kripto yatırımı veya kripto madenciliği faaliyeti olan şirketler yer aldığı için buradaki olumlu/olumsuz gidişatı getiriye dolaylı yansıtabiliyor.
Trump’ın gelişi ile birlikte piyasalarda yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde pozitif etkilenebilecek temalar olmakla birlikte kısa vadede volatilite olması söz konusu. Bu kapsamda portföylerde çeşitlendirme yapmayı ve ihtiyat akçesi bulundurmayı unutmamakta fayda var.