Bor Holding, 2018 yılında Türkiye ve Avrupa isim hakkını satın aldığı, yüzde 100 yerli sermaye ile yoluna devam Magdeburger Sigorta’nın başına 2023 yılında sektörün deneyimli isimlerinden Ceyhan Hancıoğlu’nu transfer etti.
Ceyhan Hancıoğlu, daha önce görev yaptığı sigorta şirketi sektörde 23’üncü sıradayken, 5’inci sıraya yükselmesinde önemli rol oynamıştı. Hancıoğlu, Magdeburger Sigorta Genel Müdürü olduğu günlerde Türkiye’den çıkan yabancı sigorta şirketlerinin gidiş nedenlerine baktı:
- Son 10 yılda hayat sigortası dışındaki şirket sayısı 42’den 48’e çıktı. Yani, sektöre 6 yeni oyuncu girdi. Piyasa genişliyor gibi görünüyor. Ancak, 10 yıl önce trafik sigortası ruhsatı sahibi şirket sayısı 32 iken bugün 27’ye düşmüş bulunuyor.
Trafik sigortası yapan şirket sayısının azalmasının nedenlerini irdeledi:
- Trafik sigortalarındaki belirsizlik sektördeki yabancı oyuncuları ürkütüyor. Ülkemizde 30 milyon kayıtlı araç var. Bunların yüzde 25’i kasko sigortalı. Yüzde 90’a yakınının da trafik sigortası var. Trafik sigortalarında bir zarar alanı var ve küçültülemiyor.
Trafik sigortasının sektör oyuncuları üzerindeki yükünü düşündü:
- Satılan trafik sigortası poliçesi, şirketlere 8-10 yıl süren hukuki sorumluluk yüklüyor. Trafik sigortasında her şeyi devlet belirliyor. Böylece sektör yönetemediği bir maliyetle karşı karşıya kalıyor.
Bir grup meslektaşımla birlikte Ceyhan Hancıoğlu ile buluştuk, sektör üzerine sohbet ettik. Trafik sigortasının sektör üzerine bindirdiği yüke değinip, sürdürdü:
- Bor Holding, cesur davrandı. Bir yabancı şirketi satın alarak sektöre girdi. Bor Holding, satın alma işlemini yaparken, “Biz bunu yönetiriz” diye yola çıktı. Nitekim yönetiyoruz. Yine de tarife ve risk tarafını yönetmeyip sadece hasarı ödemek sektörümüzü ve bizi zorluyor.
Kaskoya değindi:
- Kasko, bu sektörün en büyük branşlarından biri. Kaskoyu şirketler ve sektör daha iyi yönetiyor. Krizleri saymazsak, kasko tarafında hasar-prim oranları daha kabul edilebilir düzeyde seyrediyor.
Trafik sigortası ve kaskonun ardından hane başına düşen toplam poliçe sayısı konusuna geçti:
- Türkiye’de hane başına düşen poliçe sayısı 1.2 ve bunun büyük bölümünü zorunlu trafik sigortası ile DASK oluşturuyor. İki zorunlu poliçeye rağmen, hane başına poliçe sayımız maalesef 2’yi bulmuyor.
Almanya’da hane başına düşen poliçe sayısının 9 olduğunu belirtti:
- Tabi ki Almanya ile aynı kişi başına gelir düzeyinde değiliz. Bizdeki iki zorunlu poliçe 6-7 bin lira. Yani, aylık gelirin yüzde 40’ına denk gelebiliyor. Almanya’da yüzde 15-20’dir.
Zorunlu uygulamalara rağmen Türkiye’de sigorta satın alma iştahının düşük kaldığını kaydetti:
- Avrupa’da sigorta satılmaz, alınır. Ülkemizde ise sigorta poliçesi satmak için uğraş vermek gerekiyor.
Bu durumun nedenlerini şöyle sıraladı:
- Halkımızın satın alma gücünün zayıflığı, kadercilik, sigorta bilinci eksikliği…
Deprem ve konut sigortaları üzerinde durdu:
- Türkiye’de şu anda her 4 evden birinin konut sigortası var. DASK’ta ise ortalama artış yüzde 5’ler düzeyinde oluyor. 6 Şubat depremleri sonrası 3 ay boyunca DASK poliçesi satışlarında artış yaşandı. DASK’ta penetrasyon yüzde 50-55 dolayında bulunuyor.
Bu alandaki yeni hazırlıklara işaret etti:
- DASK’tan ZAS’a (Zorunlu Afet Sigortası) geçme hazırlıkları var. Bu sigorta sadece deprem değil, fırtına, sel, kasırga, heyelan, orman yangını gibi tüm afetleri kapsayacak.
Zorunlu Trafik Sigortasında penetrasyon yüzde 90 iken Zorunlu Deprem Sigortasında (DASK) oran yüzde 55’te kalıyor…
Bu oran bile Türkiye’nin sigorta bilincinde epey yol alması gerektiğini göstermiyor mu?
Magdeburger Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, krizle birlikte alım gücünde erimenin yaşanması üzerine Özel Sağlık Sigortası’nın birçok kesim için “pahalı ürün”e dönüştüğünü belirtti:
- Özel Sağlık Sigortası poliçesinde adetsel olarak küçülme yaşanıyor. Onun yerini kriz ürünü olan “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” alıyor.
Son dönemlerde “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası”nda büyüme yaşandığını bildirdi:
Şu noktanın altını çizdi:
- Özel Sağlık Sigortası yaptırırken alım gücü kaybı nedeniyle bırakmayı düşünenlere kısıtlı teminatlarla da olsa sistemde kalmalarını tavsiye ediyoruz. Devamlılık, hakların korunması açısından önemli kriterler arasında yer alıyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altındaki Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) davetiyle “15. Türkiye Yatırım Konferansı”nı izlemek üzere New York’a gittiğimde Summa İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Selim Bora’nın adını Konsey listelerinde görünce sordum:
- New York’ta mısın?
Selim Bora, önce TAİK’teki görevini paylaştı:
- TAİK’te “3’üncü Ülkelerde İşbirliği Yürütme Kurulu”nun başındayım.
Ayrıca Birleşmiş Milletler’de (BM) Afrika kıtasına yönelik bir oturumda konuşmacı olduğunu belirtti:
- UN Global Compact programının bir parçası olan “Global Africa Business Initiative” (GABI) oturumunda konuşmam var.
Selim Bora ile yazışırken TAV Havalimanları Holding CEO’su Serkan Kaptan ile söz konusu oturuma hazırlık yaptıklarını bildirdi:
- Serkan Kaptan ile aynı oturumda Afrika’daki faaliyetlerimizi, oralardaki yatırım ve iş imkanlarını anlatacağız.
Bora ve Kaptan’dan konuşma notlarının özetini istedim. Kaptan, 26 Eylül 2024 günü gerçekleşen oturumdaki sözlerinden özet gönderdi. Kaptan, öncelikle şu noktanın altını çizdi:
- Bank of America ve Summa ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda Afrika’ya odaklanan üsti düzey yatırımcılar ve paydaşlarla görüştük.
“Unstoppable Africa” başlıklı oturumun ABD’li yatırımcıların Afrika’daki altyapı yatırımlarına yönelik ilgisini artırmak amacıyla düzenlendiğini kaydetti:
Summa Yönetim Kurulu Başkanı Selim Bora da BM’deki konuşmasının özetini paylaştı: