Vergide yeniden yapılanmaya ilişkin torba kanun hızlı ve gizli olarak Meclis’e sunulunca, zamanlaması itibariyle ve doğal olarak 2021 bütçesi açısından yeni kaynakların öngörüldüğü aklımıza gelmişti. Zira çok ciddi bütçe açığı söz konusu idi ve yeni gelir kaynaklarına ihtiyaç vardı.
Ancak torbadan, yeni kaynaklardan vergi alma değil, aksine vergi almama yani vergiden vazgeçme ile ilgili düzenlemeler çıktı.
Gelelim torbadaki vergi düzenlemelerine. Başta hukukçular olmak üzere, yasa koyucuların ve ilgililerin çok iyi bildiği üzere; bir kanun teklifinin önce genel gerekçesine, özelde madde gerekçelerine ve sonra da yapılmış olan madde düzenlemesine bakılır.
Biz de bu teklif niçin getirildi diye önce genel gerekçesine baktık; Şöyle bir ifade gördük: “...vergi rekabeti, vergide adalet, basitlik, etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde bazı güncellemelerin yapılması öngörülmektedir. Bu çerçevede kanun teklifinde yer alan düzenlemelerle, mükelleflerin gönüllü uyumunu gözeten, vergi güvenliğini güçlendiren, yatırımları ve sermaye piyasasını teşvik eden, idarenin etkin ve hızlı karar almasını sağlayan değişiklikler öngörülmektedir.”.
Sadece bu gerekçeye bakınca beğenmemek mümkün değil, son derece anlamlı ve önemli hususlar. Ancak; getirilen düzenlemelere bakıldığında bu gerekçelere uygun düzenlemeler olduğunu söylemek mümkün değil.
Dilerseniz torba kanunda yer alan düzenlemelerden birkaçına bakalım.
►İşyeri açmadan ve sanayi tipi seri üretim yapan makine kullanmadan evde ürettiği ürünleri internet ve benzeri elektronik ortamda satanlara belli koşullarla esnaf muaflığı kapsamına alınıyor. Çok perakende ve mikro önemde bir konu yeni ve önemli bir düzenleme olarak sunuluyor
►Ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğini geliştirmek adına, ürün ihracatı yapan tam mükellef gerçek kişilerin ihracattan elde ettiği kazancının yarısı gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılıyor. Bu da reform niteliğinde bir düzenleme değil.. Kaldı ki ihracata ilişkin vergi ve nakit teşviklerinin kısıtlamalarının göz ardı edildiği anlaşılıyor.
►Esnaf muaflığından yararlananların muafiyet sınırının her yıl yeniden değerleme oranında artırılması gibi çok teknik bir düzenleme öngörülüyor.
►Vergi tekniğine ve uygulama sorunlarına açıklık getirmek üzere; çok küçük bir azınlığı oluşturan bazı mükelleflerin menkul kıymet gelirlerindeki stopaj düzenlemesi ele alınıyor ve kaldıraçlı işlemlerin istisna süresi 2025 yılı sonuna kadar uzatılıyor.
►Zenginlerin keyfi ve kumar amaçlı at yarışlarında görev alan ve 2004 yılından beri uygulanagelen jokeyler, yardımcıları ve antrenörlere ödemeler üzerinden yapılan vergi kesintisi oranı aynen korunuyor ve süre 2025yılının sonuna çekiliyor.
►Perakende ve palyatif davranışla işsizliğe çare bulmak adına kısmi zamanlı çalışmayı kabul eden hizmet erbabı için gelir ve damga vergisi istisnası getiriliyor. Ancak bu madde ile ilgili sosyal çevrenin görüşünün alınmaması uygulanmasını zor ve hatta imkânsız kılıyor.
►Daha önce birkaç kez uygulanan yurt dışındaki para, altın, döviz ve menkul kıymetlerin vergisiz olarak Türkiye’ye getirilmesi ile ilgili düzenleme yeniden devreye sokuluyor. Galiba paranın, dövizin ve varlıkların güvenli yere yöneldiği, ne yazık ki bu süreçte yurt dışına varlıkların çıkarıldığı unutuluyor.
►Çok önemli bir düzenleme (!) olarak UEFA Kupası Şampiyonlar Ligi finalinin İstanbul’da oynanmasına ilişkin tanınan KDV ve kurumlar vergisi istisnası önümüzdeki yılın sonuna kadar uzatılıyor.
►Bu arada ülkenin tam vergiye ihtiyacı olduğu dönem itibariyle zamansız olarak kurumlar vergisi oranında yüzde 5 indirim imkânı getiriliyor. Ayrıca Borsa’da işlem gören şirketler için de vergi oranının 2 puan düşürülmesi öngörülüyor. Ancak ticaret yoksa, üretim yoksa ve dolayısıyla kazanç yoksa vergi oranının indirilmesinin anlamı olmadığı unutuluyor. Aslında biliyoruz ki gelir üzerinden alınan verginin yüksek oranlı olması zorlayıcıdır, ama düşük oranlı olması cezbedici değildir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Torbadan çıkan düzenlemelerin reform ile bir alakası yoktur, çok küçük ve önemsiz konulardır.
Madem böyle bir vergide yeniden yapılandırma diye bir düzenleme getiriliyor; o zaman kapsamı daha geniş ve uygulaması daha etkin olabilirdi. Örneğin;
►COVID-19 nedeniyle getirilen 518 sayılı VUK Genel Tebliği ile “mücbir sebep” hallerine bağlı vergi asıllarının ertelenmesi ile ilgili düzenleme bu torba kanun kapsamına alınabilirdi. İş dünyası bu düzenlemenin getirilmemesinden dolayı hoşnut değil.
►Aynı şekilde uyuşmazlık konusu olan yargı aşamasındaki vergilerin kapsama alınmaması eksiklik.
►Yine vergi incelemesi aşamasındaki mükelleflere ilişkin bir kolaylığın getirilmemiş olması sıkıntı.
►...
Dolayısıyla bu torbaya çok bel bağlamadan, gelecek yılın Şubat ayından sonraki önemli düzenlemeleri beklemek uygun olur.