Trakya’da Tohumculuk ve Geleceği Çalıştayı için yoldayız. Yazar arkadaşım Rüştü Bozkurt; “tohuma dair ön yargılarını bir yere not et, çalıştaydan sonra ne öğrendiğini de yaz” dedi. Vahap Munyar ben önyargılarımı sıralamadan not düştü; “tohumculuğumuz çok gelişti.”
Önyargılarımın ilki, Türkiye’nin tohumda dışa bağımlılığıydı. İkincisi küresel güçler tohumculuğumuzun gelişmesine set vuruyor. Üçüncüsü de atalık tohumlarımızı kaybettiğimiz idi. Çalıştay; Tekirdağ Ticaret Borsası Başkanı Osman Sarı’nın Turgut Özal’dan aktardığı söz ile başladı; “Trakya, anaya tohum üretecek, ana da bu tohumu ekecek, üretecek.”
Öyle de olmuş. Trakya Tohum A.Ş, Anadolu için artık tohum üretiyor ve ülkemiz tohumculukta çıtayı çok yükseğe taşımış. Trakya Tohum, üniversite-sanayi işbirliğinin başarı örneği olmuş. Burada bilim ile sanayi el ele vermiş, egoları bir kenara bırakıp ekosistem oluşturmuş.
Bu başarının altında, ihtiyacı doğru belirleme ve aynı hedefe koşan insanların birlikteliği yatıyor. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, önümüzdeki 5 yılda bu işbirliği sayesinde Türkiye’yi tohumculukta küresel boyutta başarıya taşıyacaklarını belirtiyor.
Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cengiz Günay ve Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin de bu hedefi akla yakın kılan bilgileri paylaşıyor. Prof Dr İsmet Başer, daha hızlı yol alabilmek için tohum ıslahçı eksiğimize işaret ediyor.
TOHUM; BAŞLADIK…
Oğuz Atay; “ben ancak, başlamazsam durdurulabilirim” der. Tohumda Trakya başladı. Durdurulacağını sanmıyorum. Birkaç somut rakam verelim; 260 milyon $ ihracata karşılık 240 milyon $ ithalat… Hiç fena değil. Üstelik bu daha başlangıç…
5 yıl sonra Trakya Tohum Akademisi, Türkiye’ye örnek oluşturacak adımları attığında, tohum gibi stratejik üretimde kendimizi yetmiş hatta aşmış olacağız.