TL’ye güvenmek demek tasarruflarınızı TL mevduata ya da diğer Türk Lirası cinsi borçlanma araçlarına yatırmaktır. Kur Korumalı Mevduat (KKM) Türk Lirası’na güvenmek demek değildir; aklı dövizde kalmış, yabancı paradan kopamayan yatırımcıların tercihidir. Oysa birikimleri Türk Lirası mevduatlarda değerlendirmek TL’ye güvenin en somut ve basit halidir. Ve Türk Lirası’na güvenip parasını TL’de tutan yatırımcı son 1.5 yıldır uygulanan negatif faiz politikası ile cezalandırılmıştır.
Hükümet geçen yıl defalarca “TL’ye güvenin” dedi. Mesela 24 Şubat 2022’de “vatandaşlarımızın Türk Lirası ve Türk Lirası cinsi varlıklara olan güveninin devam etmesinin ve riskli pozisyonlar almaktan kaçınmalarının her açıdan önemli olduğu değerlendirilmektedir" demişti. O gün bu açıklamaya güvenerek parasını Türk Lirası vadeli mevduata yüzde 20 faizle yatıran bir küçük tasarruf sahibi 12 ay sonunda 100 lirasını 120 lira yaptı. Ancak bu dönemde enflasyon yüzde 55 oldu. Yüzde 20 faiz kazancına karşın tüketici fiyatları ise yüzde 55 artı. Yani tasarrufunun satın alma gücü reel olarak 54 liraya indi. Diğer bir deyişle o günkü 100 lirası bugün 54 lira oldu.
ING Türkiye'nin “Türkiye'nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”na göre yastık altı altın ve nakit yüzde 22 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 17 ile Bireysel Emeklilik Sistemi, yüzde 16 ile sistem içi altın ve yüzde 11 ile döviz ve TL vadeli hesap ve yüzde 6 ile kripto para takip ediyor. Türkiye’nin dertlerinden biri de yastık altındaki yüzde 22’yi sisteme çekememektir. Oysa ideal olan sistemdeki paranın TL cinsi tasarruf araçlarında toplanmasıdır.
Mevduat güvencesinin de etkisiyle Türkiye’de parasını bankacılık sisteminde tutan tasarruf sahibi ise sabit getiriyi seviyor. En son verilere göre mevduatların yüzde 42’si TL ve yüzde 41’i ise yabacı para cinsinden tevdiat hesaplarında tutuluyor. TL mevduat sahibini korumaktan çok parasını dövizde tutmaya alışmış yabancı para tevdiat sahiplerini rahatlatmaya yönelik bir uygulama olan KKM’nin payı ise yüzde 17’dir. Bu tutarı TL mevduat olarak değerlendirmek yanlıştır. Çünkü ya sonunda dövize dönecektir ya da dövize endekslidir. Dolayısıyla mevduatta aslan payı hala döviz cinsi ya da döviz endeksli hesaplardadır. Bu durum aynı zamanda ekonomideki dolarizasyonun da bir göstergesidir.
Uygulanan politikaların temelinde “faizin neden ve enflasyonun sonuç olduğu” varsayımı vardır. Buna rağmen ekonomi yönetimi TL’ye güvenenlerin kaybettiklerini görmüş olmalı ki son dönemde dolaylı yollarla da olsa TL mevduat faizlerinde artışa kapıya açtı. Buna rağmen TL mevduat tasarruf sahibi açısından hala cazip olmaktan uzaktır.
Şu anda bankalar çok yüksek tutarda olmadıkça normal mevduata yıllık bazda yüzde 15-20 arasında faiz öneriyorlar. Piyasanın 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 32 dolayında. Mevduattan hiç kesinti olmadığını varsaysak bile bu, hala yüzde 10’un üzerinde negatif bir reel getirinin var olduğu demektir. Yani 100 lirasını bugün bir bankaya yıllık yüzde 15-20 faizle yatıran bir tasarruf sahibinin parasının alım gücü bir yıl sonra 90 liranın altına inmiş olacak. O da beklentiler gerçekleşirse ki; son yıllarda hiç gerçekleşmedi. Beklentiler ile gerçekleşmeler arasında çok büyük sapmalar oldu. Bazı ülkelerde reel faiz hesabı yaparken merkez bankalarının açıkladıkları hedef enflasyon dikkate alınır ama ona hiç girmemek lazım çünkü bizde hedefe en son 2012’de yaklaşılmıştı. Özellikle 2018’den bu yana TCMB enflasyon hedeflerinin bir anlamı ve inandırıcılığı kalmadı.
Kısacası mevcut politikalar ve uygulamalar TL’ye güvenen küçük tasarruf sahiplerini cezalandırmaktadır. Yüksek miktarda parası olan pazarlıkla bankalardan daha yüksek faiz oranı alabilse bile onların da enflasyona karşı korunduğunu söylemek mümkün değildir. KKM ise seçim ekonomisinin bir aracı olarak seçim öncesi kurda aşırı hareket yaşanmamasına hizmet etmekten başka bir şeye yaramıyor. TL yatırımcısını enflasyona karşı korumak gibi bir iddiası zaten yok çünkü adı üzerinde kur korumalı. KKM ile mevduat sahibine enflasyon oranının üzerinde getiri sağlayacağı değil, kur artışı kadar getiri sağlayacağı taahhüt edilmiştir. TL yatırımcısının korunması sadece ve sadece enflasyon karşısında korunarak, yani reel faiz kazanarak mümkün olur. Tasarruf edenler ise bu imkandan yoksun bırakılmışlardır.