Yukarıdaki rakamlar sizi şaşırtmasın. Eğer 2006 yılında paradan altı sıfır atılmasa idi bugün döviz kuru (ABD doları) olarak telaffuz ettiğimiz $/TL=32 TL demek yerine $/TL=32.000.000 TL diyecektik.
Hemen her ülkede iktidara gelen partiler önceki hükümetlerinden aldıkları mirası kamuoyuyla paylaşırlar. Hele ki iktidara siyasal ve/veya ekonomik kriz sonrası gelmişlerse miras söylemi hiç bitmez.
Türkiye yerel seçimler giderken iktidar partisi yine 2002 öncesi ile, hatta Cumhuriyetin kuruluş yılları ile hesaplaşmaya girişti. Miras ile ilgili konuşulanlara özellikle az okuyan hatta okumayan fakat masal dinlemekten hoşlanan sıradan yurttaş kolaylıkla inanmakta. Sıradan yurttaş belki hoş görülebilir. Ancak bu söyleme kimi zaman bakanlar, milletvekilleri de katılınca cehaletin ülkede adeta virüs gibi yayıldığını görmekteyiz.
Okuyacağınız yazıda işte bu söylemlere açıklık getirecek bazı veriler paylaşılacak. 2002 yılı Türkiye için bir önceki yıl yaşanan krizden çıkış yılı idi. Krize yönelik alınan önlemler tam sonuç vermeden koalisyon ortağı MHP’nin ısrarı ile 3 Kasım 2002’de seçime gidildi. Seçimde yüzde 10 barajını iki parti geçti. AKP oyların yüzde 34’ünü aldığı halde seçim sistemi sayesinde TBMM’de yüzde 66 ile çoğunluğu sağladı ve 18 Kasım 2002’de hükümeti kurdu. O günden bu yana da ülkeyi yönetmekte. Bir başka deyişle 100 yıllık Cumhuriyet’in 22 yılını AKP yönetimde geçirdik.
Nereden Nereye
Şimdi gelelim 2002 vs 2024’e. Önce döviz kurundan başlayalım. 2002 Kasım ayı sonunda $/TL kuru 1.606.336 TL idi. Mart 2024’de eğer altı sıfır atılmasa idi bu kuru 32.000.000 TL diye okuyacaktı, altı sıfırı 2006’da attık şimdi 32 TL olarak ifade ediyoruz. Üstelik bu kur özellikle 2015’ten sonra artmaya başladı en fazla hareketliliği de son üç yılda yaşandı. Grafiğe dikkat ederseniz Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilerek rejimin değiştiği 2017 yılından bu yana döviz kuru sürekli artmakta. Basit bir ifade ile rejim değişikliği döviz kuruna pek yaramadı.
Tablodaki verileri izlemeye devam edelim. 2002 yılında enflasyon oranı yüzde 29,7, gıda enflasyonu ise yüzde 24, 7 idi. Aynı veriler Şubat 2024 ayı itibari ile yüzde 67,07 ve yüzde 71,12 olarak gerçekleşti. 22 yıllın sonunda enflasyon oranı 2002’ye göre iki kattan fazla arttı. Büyüme oranında 2023 yılı itibari ile 2002’in gerisine düşüldü. Verilerin iyi olmamasına rağmen 22 yılda muhteşem bir borçlanma yapıldı. Borç, stok bir değişkendir (tıpkı havuzdaki su gibi). Bundan dolayı borç verisini şöyle okumalıyız. 1923-2002 döneminde yani 79 yılda Cumhuriyet hükümetleri toplam 258 milyar TL borçlanırken (bu arada Osmanlı’dan kalan borçlar da ödendi. Borç ödemesi devletlere 1954 yılına kadar, şahsi borçlara ise 1990 yılına kadar sürdü). AKP hükümetleri ise 22 yılda borcu 6 trilyon 722 milyar TL’ye çıkarttılar yani 22 yılda 6 trilyon 464 milyar TL borçlandılar. Ülkenin dış borç stoku da 2002 yılında 131 milyar 887 milyon dolardan 2024 yılında 482 milyar 639 milyon dolara yükseldi.
Unutulmaması gerek bir başka olguda bu dönemde yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı ve bu gelirde kamu tarafından adeta yutuldu. Dış denge bu dönemde hep sorun oldu. Nitekim 2002 yılında 626 milyon dolara gerileyen cari açık 2023 yılı sonunda 45 milyar 150 milyon oldu.
Türkiye ekonomisi büyük bir krizin içinde. Bu kadar yüksek maliyetli krizi ülke daha önce hiç yaşamadı (Osmanlı Devleti bugünlerde göklere çıkarılan II. Abdülhamid’in iktidarı döneminde iflas etmiş ve 1881 yılında maliyesini kurulan Düyun-u Umumiye’ye teslim etmişti). Krizden aşmaya yönelik nerede ise tek başına mücadele veren Sayın Mehmet Şimşek’in programının özü de ülkeyi borç alabilir ve mevcut borçlarını ödeyebilir seviyesinde tutmaya dayalı. Benzer bir programı 2010 yılında Yunanistan da uygulandı. Sonuç Yunanistan’ın borç stoku/GSYH oranı yüzde 147,5 iken 2023’de oran 160,3 düzeyine yükseldi.
Okuma önerisi: Ekonomide Masallar Gerçekler, Ömer Faruk Çolak