Bir ülkede uygulanan faiz politikasının hem tasarruf sahibini hem de yatırımcıyı memnun etmesi zordur. Faiz seviyesinin, enflasyonu ve döviz kurlarını kontrol altında tutması da beklenir. Merkez Bankasının bu açıdan işi kolay değildir. Türk Lirası (TL) mevduat faizi bu yıl bir ara yüzde 30’a dayandı. Bir arkadaşımın bir kamu bankasından yüzde 29 faiz aldığını biliyorum. TL’nin cazibesini artırmak için ekonomi yönetimi stopajları da belli vadelerde indirdi. Tabii o şartlar geride kaldı. TL mevduat faizi bugünlerde yüzde 11 dolayında. Bu faiz oranından stopajı ve enflasyonu düşerseniz geriye bir şey kalmıyor. Tasarruf sahipleri doğal olarak şansını dolarda deniyor. Dolar/TL paritesi bir ayda yüzde 4.8 yükseldi. Dolar mevduatının ‘‘hafif’’ aylık faizi eklenirse bir ayda yüzde 5’lik kazanç oluyor. Bu oran, TL mevduatında altı ayda kazanılıyor. Aslında son on altı ayda yüksek seviyelerden dolar alanların ağzı yandı. Dolar kuru ortalama alım maliyetlerinin altına indi. Yukarıda belirttiğim yüksek TL faizleri de kaçtı. Dolar yatırımcısının umudu yeni bir yükseliş dalgasının başlamasıdır.
Dolar kurunda son bir ayda yaşanan yükseliş için farklı sebepler öne sürülüyor. Kimisi faizlerin gereğinden fazla düşürüldüğüne, bazısı dış politikadaki gelişmelere, kimi de yıl sonundaki olağan dolar talebine vurgu yapıyor. BDDK’nın swap hamlesi de nedenlerin arasına sıkıştırılıyor. Kamu bankalarının devreye girmediğini düşünüyordum. Bir bankacı dostum dün, ‘‘Müdahale ediliyor’’ dedi. O zaman daha kontrollü gidiliyor. Ekonomi yönetimi, 2020’de mali disiplinin korunacağını söylüyor. Özel sektörün devreye girmesi bekleniyor. Tüketmeden, yatırım yapmadan üretim olmuyor. Üretimi artırmadan büyüme gerçekleşmiyor. Özellikle ihracatın büyümeye ekstra katkı vereceği düşünülüyor. İhracat artışı arzu ediliyorsa, döviz kurlarına ince bir ayar çekilebilir. Kurların kademeli biçimde yükselmesine izin verilir mi düşüncesi zihnimde dolaşıyor. Tabii kurların sürekli kontrol altında tutulup tutulamayacağı tartışılır. Ekonomi yönetiminin bu konuda öz güveninin yüksek olduğu gözleniyor.
İhracat konusunda döviz kurlarının gidişatı kadar, ihracat pazarlarımızın durumu da belirleyici oluyor. 2019’da en fazla ihracat yaptığımız ülkeler; Almanya, İngiltere, İtalya ve Irak oldu. Durgunluğun kıyısından dönen Alman ekonomisi için 2020 beklentileri pozitif. İngiltere’de Brexit kaosu bitecek gibi gözüküyor. Ekonomik aktivitede canlanma yaşanacağı düşünülüyor. İtalya’da 2019 boyunca yaşanan politik belirsizlik önümüzdeki yıl yaşanmayabilir. Irak’ta sular durulmuyor. Ancak bu ülkeye belli bir ihracat her zaman oluyor. Dünya ekonomisi için 2020 tahminleri, üç ay öncesinin beklentilerinden daha pozitif. İçeride radikal reformlar olmazsa olmazımızdır. Yapısal reformları serpiştirirsek; yüksek büyümeyi de, düşük enflasyonu da, düşük işsizliği de yakalarız.