TL değer kaybı dış dengeye yaramadı fiyat istikrarını bozduğuyla kaldı

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Zayıflayan TL’nin dış ticareti ve dolayısıyla cari işlemleri kısmen dengeleyeceği sanılıyordu. Ama TL’deki sert değer kaybı dış dengeye yaramadı, bozuk olan fiyat istikrarını daha da bozduğuyla kaldı

Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan cari işlemler dengesi ilk sekiz ayda 26.5 milyar dolarlık açık verdi. Oysa geçen yılın aynı döneminde 5.3 milyar dolarlık fazla verilmişti. Bu yıl resmi tahmine göre GSYH’nın yüzde 3.5’i ve IMF’nin önceki gün açıklanan tahminine göre yüzde 3.7 açık verilecek. Aslında bu düzeyde bir açık Türkiye ekonomisi için yüksek sayılmaz. Ancak ekonominin IMF’ye göre daraldığı, hükümete göre büyümediği bir yılda bu düzeyde bir açık kaygı vericidir. Çünkü geçmişte bu tip daralma ya da sıfır büyüme yıllarında ya çok sınırlı bir açık verilir ya da fazla verilirdi. Geçmişte ekonominin daraldığı 2009’da açık 11 milyar dolarda frenlenebilmiş, yüzde 0.8 büyüdüğü 2019’da ise fazla verilmişti.

İlk sekiz aylık açıkta taşımacılık gelirlerinin 16.4 milyardan 10 milyara ve yolcu gelirlerinin 8.2 milyardan 3 milyara gerilemiş olması etkili oldu. Ancak açıktaki artışın ana nedeni bunların da ötesinde dış ticaret dengesindeki bozulmaydı. Geçen yılın ilk sekiz ayında 118.9 milyar dolar olan ihracat 101.6 milyara gerilerken ithalat 129.5 milyardan 127.2 milyara indi. Sonuçta 12 aylık bazda cari açık tırmanarak 23 milyar doları aştı. Oysa bir yıl önce 13.8 milyar dolarlık fazlalık veriliyordu. Dolayısıyla tabloda başrol son bir yılda 12 aylık bazda 10.5 milyar dolardan 31.6 milyara yükselen dış ticaret açığınındır.

Oysa sert değer kaybeden TL’nin dış ticareti ve dolayısıyla cari işlemleri kısmen dengeleyeceği sanılıyordu. Genel görüşe göre TL’deki değer kaybının dış ticaret dengesini düzelttiği sanılır. Teoride de öyle kabul edilir ama realite teoriden farklı olabiliyor. Bizde de öyle oldu. Böylesine sert bir “kur düzeltmesi”ne rağmen ihracattaki gerilemenin önüne geçilemedi.

Liranın değer kaybetmesi teoride ithal edilen malların lira cinsinden fiyatını artırır; ihracatın ise yabancı paralar cinsinden fiyatını düşürür ve ucuzladığı için daha çok ihracat imkânı verir. Ancak dedik ya, teori ve gerçek her zaman aynı olmayabiliyor. Talebin ve çıktının yeni kur seviyelerine adapte olması hemen olmayabiliyor. Liranın değer kaybının ithal fiyatlarında etkisi hemen görülüyor ancak ihracatta düzelmenin görülmesi biraz daha fazla zaman alabiliyor. Bu nedenle TL’deki sert değer kaybından sonra dış ticaret açığında beklenen düzeltme hemen olmayıp, aksine açık daha da kötüleşebiliyor. Bazı durumlarda ulusal paranın değer kaybı ile dış ticaretteki düzelme arasındaki zaman farkı iki yıla varan bir süreyi de alabiliyor. Öte yandan TL’deki değer kaybının ithal girdiler ve dolarizasyon nedeniyle enflasyon üzerindeki etkisi o kadar beklemeyip daha kısa sürede görülebiliyor. Sonuçta ithal girdi fiyatlarında yaşanan artışın yol açtığı maliyet baskısı nedeniyle enflasyon yükselirken, faiz oranları da peşi sıra artıyor. Sonuçta TL’deki sert değer kaybı ümit ettiğimiz gibi dış dengeye yaramadı, ancak zaten bozuk olan fiyat istikrarını daha fazla bozduğuyla kaldı.

Tüm yazılarını göster