ECE Çiftçi, Enka Okulları’nda öğrencilik günlerinde keman çalmak üzere sahnedeyken bir arkadaşı da “matematik ödülü” almak üzere sahneye çıktı. O an aklından şu geçti:
- Herkes aynı şeyi yapmak zorunda değil. Herkes kendi parmak iziyle farklılığını ortaya koyabilir. Ben keman çalmak üzere sahneye çıktım. Arkadaşım da matematikteki başarısıyla sahnede yerini aldı.
Bir süre sonra Nepal’den bir profesör, misafir öğretim üyesi olarak Ece Çiftçi’nin de aralarında bulunduğu öğrencilere kendi deneyimden sosyal sorumluluk örnekleri anlattı:
- Okullara yardım ediyorum. Yardım için okulların duvarlarını da boyuyorum.
Nepal’den gelen profesörün sosyal sorumluluk konusunda anlattıkları Ece Çiftçi için dönüm noktası oldu. 14 yaşındayken okul arkadaşlarını organize ederek Şanlıurfa’da Suriye sınırına yakın bir gençlik merkezinde ilk saha çalışmasını yaptı. Buradaki çalışmaları 7 yıl sürdü. Bu dönemde şöyle düşündü:
- Her zaman gönüllülüğün başkalarına olan etkisinden söz ederiz. Oysa başkasından önce bize çok katkısı oluyor.
Nitekim üniversite eğitimiyle ilgili kritik kararı saha çalışmalarının etkisiyle verdi:
- New York Üniversitesi’nin İletişim Becerileri programından mezun olduktan sonra sosyoloji lisans eğitimimi tamamladım. Sosyal Projeler ve Sivil Toplum Yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. Halen Yeditepe Üniversitesi’nde Antropoloji doktorasına devam ediyorum.
2013 yılında “SosyalBen”i kurup çalışmalarını daha düzenli hale getirdi. 2017 yılında Mütevelli Heyeti Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenip “SosyalBen”i vakfa dönüştürürken yaptıkları işi şöyle tanımladı:
- Köy Enstitülerinin modern halini hayata geçiriyoruz. Kendi köyünde okul olmayan çocuklarla çalışıyoruz.
“SosyalBen”in yol haritasını çizerken şu konuyu dikkate aldı:
- Çocuk deneyimleyemediği bir şeyi isteyemez ve hayal kuramaz. Bu yüzden belli meslek gruplarında yığılma var. Herkesin doktor, polis, öğretmen olmak istemesi tesadüf değil. Köyündeki rol model o çünkü.
7-13 yaş grubu çocukları kucaklamak üzere strateji belirlendi:
- 8-9 temel atölye ile 7-13 yaş grubu çocukların yeteneklerini keşfedip güçlendirerek yönlendiriyoruz. Bu atölyeler resim, müzik, dans, yaratıcı yazarlık, oyun, icat, spor, kısa film ve fotoğrafçılık gibi alanlarda çocukların becerilerini keşfetmeye yönelik çalışmalar var.
Afet dönemlerinde acil müdahale sonrasında “psikososyal destek” için devreye girdiklerini belirtti:
- “Psikososyal destek” için atölyelerimiz araç haline geliyor. İlk olarak Soma, Savaştepe, Kınık’ta çalıştık. Bu çalışma 3 yıl sürdü. Ardından Nepal depremi sırasında devreye girdik.
6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremleri sonrasında da sahaya çıktıklarını kaydetti:
- “Psikososyal destek” öyle bir şey ki, önceliklendirme söz konusu olamıyor. Depremin vurduğu tüm şehirlere hızla ulaşabilmek için “Umut TIR’ı”nı oluşturduk ve yola çıktık.
Sosyal medyadan yaptıkları çağrı üzerine yüzlerce kişinin destek verdiğini, ana sponsorun hazır giyim markası Mavi olduğunu vurguladı:
- 18 günde 2 bin 725 kilometre yol yaptık. 9 şehirde 2’şer gün çalıştık. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep’te 250 gönüllümüzle 5 bin 200 depremzede çocukla atölyelerimizde çalıştık.
“Psikososyal desteğin” sürdürülebilir olması gerektiğinin altını çizdi:
- Evler yapılır, içleri doldurulur ama psikolojik yara için sabra, toleransa, zamana ihtiyacımız var. Sahada çocukların acılarını ve sevgilerini bizimle paylaşmak istediklerini gördük. Oyun oynamaya, oyun arkadaşlarına, sosyalleşmeye ihtiyaçları var.
Ece Çiftçi, bu noktada Avrupa Konseyi’nin Gençlik Delegesi olduğunu aktarıp, şu bilgiyi paylaştı:
- Avrupa Konseyi’nin 27 Nisan 2023’teki Genel Kurulu’ndaki konuşmamda “Umut TIR’ı” deneyimimi baz alarak deprem gibi felaketlerde çocuklara yönelik bir koruma politikası olması gerektiğine dikkat çekeceğim. Böylelikle konuyu uluslararası arenaya taşıyacağım.
Aklına, yüreğine sağlık Ece Çiftçi…
İyi ki 14-15 yıl önce Nepal’den gelen profesörü can kulağıyla dinlemişsin…
‘SosyalBen Akademi’de gönüllülük ve sosyal girişim dersleri veriyor
- En önemli özelliklerimizden biri çocuklara gençlerle gitmemiz. Gönüllülerimizin yaş ortalaması 23. “Ne olacak bu gençlerin hali” lafını sıkça duyuyoruz ama bizim örneğimizde de görüldüğü gibi Türkiye’de gönüllülükte gençler önde gidiyor.
“SosyalBen”in 10 yaşında olduğunu, 11 ülkeye uzandığını bildirdi:
- Hindistan, Şili, Ürdün, Karadağ, Moğolistan, Nepal, Gambia, Makedonya gibi ülkelerde çocuklarla çalışırken aynı zamanda sürdürülebilirlik için eğiticinin eğitimini yapıyoruz.
“SosyalBen Vakfı”nın kaynağı nasıl sağladığını merak ettim, yanıtladı:
- “SosyalBen”in bünyesinde iki iktisadi işletme var. “İyiliğe Açılan Mağaza: SosyalBen Store” ve “SosyalBen Akademi”.
Ardından ekledi:
“SosyalBen Store”dan (hediyelik eşya, kırtasiye, aksesuar satışı söz konusu) elde edilen kârın yüzde 35’i vakfa aktarılıyor.
“SosyalBen Akademi”nin gelirlerinin de yüzde 45’i vakfa gidiyor.
“SosyalBen Akademi”yi 2015 yılında kurduklarını kaydetti:
- Akademimiz Türkiye’de gönüllülük oranını artırabilmek için ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için kurumsal firmalara, eğitim kurumlarına, öğrencilere sosyal sorumluluk proje danışmanlığı hizmeti veriyor.
Ayrıca sponsorlardan da destek aldıklarını aktardı:
- Nike ve Lacoste Vakfı, global partnerlerimiz…
Şehirli eğitim sistemi taşraya konuşmuyor
SOSYALBEN Vakfı Mütevelli ve Yönetim Kurulu Başkanı Ece Çiftçi, Türkiye’de “taşımalı eğitim” kapsamındaki öğrenci sayısının 1.5 milyon olduğunu vurgulayıp şu noktalara dikkat çekti:
Bu grup okula devamın en az, akran zorbalığının ve öğrenme kaybının en fazla olduğu grup. Diğer yandan modern ve şehirli eğitim sistemi taşrayla konuşmuyor.
Şehirli eğitim sistemi bu çocukların aynı zamanda ahırdan ve tarladan sorumlu olduğunu dikkate almıyor.
Bu çocuk grubu akademik performansa erişmede belli bir problem yaşarken, sosyal ve kültürel deneyimleri yok denecek kadar az. Bunun için ilçe ya da il merkezine inmeleri gerekiyor ki bu da fiziki ve ekonomik anlamda çok zor.
Sonra bu çocukları yetişkin olduklarında tiyatroya, sinemaya gitmemeleriyle, kafede sosyalleşmeleriyle eleştiriyoruz. Onların köyünde kahve kültürü var, sanatın dalları yok.
“SosyalBen Vakfı” olarak dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş aralığındaki çocukların sosyal gelişim ve sosyal kimliklerini desteklemek, ufuklarını genişletmek, özgüvenlerini güçlendirerek daha mutlu bireyler olarak yetişmelerine katkı yapmaya çalışıyoruz.