Dünyayı Temu telaşı sarmış durumda. Eğer hâlâ duymadıysanız, Temu bir e-ticaret platformu. Yaptığı iş de Çin’deki fabrikalardan kapınıza doğrudan ürün getirmek. Çin’de ihracat yapan bir fabrikanız varsa, 1000 dolar verip Temu’ya kaydoluyorsunuz. Ardından da bu platforma kayıtlı bir milyon tedarikçinin arasına katılıyorsunuz. Sonra da dünyanın herhangi bir yerinden sipariş almaya başlıyorsunuz. Temu, siparişinizi “fabrika satış fiyatı”na alıcının adresine ulaştırıyor. Hem de azami 12 günde. El vantilatörü, iç çamaşırı veya cep telefonu tutacağı gibi birçok ürünü Temu’dan almak mümkün.
Bugün artık Temu’dan kolayca ulaşılabilen Çin menşeli ürünleri almak için eskiden o ürünün yerel distribütörüne ulaşmanız gerekiyordu. Bu distribütörler e-ticaret platformları üzerinden de satış yapıyordu ve yine de bir aracı vardı. Aracı aradan çıkınca fiyatlar düşmeye başladı. Ama “satın alınan üründe bir problem çıkarsa muhatabım kim olacak?” diye sorarsanız, Temu üç ay içinde ürününüzü iade alıyor. Hatta çoğu zaman siz ürünü geri de göndermeyin, biz ücreti iade edelim diyormuş. Buraya kadar herkes mutlu. Ticaret demokratikleşiyor, herkes ucuza Çin ürünlerine erişebiliyor.
Temu kurulalı daha iki sene oldu. Şimdiden 350 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşmış. 60’tan fazla ülkede Temu’dan sipariş verilebiliyor. Temu, geçen sene Avrupa Birliği ve ABD pazarlarına girince, kıyamet koptu. Özellikle rahatsız olan kesimlerin başında yerli e-ticaretçiler ve Çin’den gelen ürünlerin bu ülkelerdeki distribütörleri geliyor. Diyorlar ki, Temu yılda 20 milyar dolar lojistik harcaması yapıyor. Yani muhtemelen tüm kargo ücretlerini kendi ödüyor. Distribütörler de diyor ki, “bu ürünü ülkede ben tanıtıyorum, benim mağazalarıma gelip deneyenler daha sonra Temu’dan sipariş veriyor. Ama kargo da bedava olunca rekabet etmek neredeyse imkânsız hale geliyor.”
Sonuçta Avrupa Birliği bu nedenle kendi “Dijital Hizmetler Yasası” kapsamında Temu’yu Mayıs ayı sonunda “çok büyük online platform” ilan etti. Bugün Temu kanundan gelen yükümlülüklere nasıl uyum sağlayacağını Brüksel’e bildirecekti. Bakalım bu bildirimden neler çıkacak? Endonezya’daysa daha önce TikTok Shop’u yasaklayan Ticaret Bakanlığı, Temu ile ilgili de benzer bir çalışma başlattığını açıkladı. Bakanlık diyor ki, Temu işi büyürse benim esnafım iş yapamaz.
Türkiye’de vatandaşların yurtdışında kredi kartı kullanımı 2024’ün ilk beş ayında %115 artmış. Bu kişilerin bir kısmı, sosyal medyadan gördükleri hesapların cazibesine kapılıp Yunanistan’a turistik olarak gidenler. Bir kısmı ise Temu gibi e-ticaret platformları üzerinden alışveriş yapanlar. Bu trend dünyada da benzer olmalı zira aynı dönemde dünyada hava kargosu hacmi %12 yükselmiş (toplam ticaret hacmi artışı %2,6). Tabii Türkiye’de TL’nin aşırı değerlenmeye başlaması da yurtdışından alışveriş trendini körükleyen bir başka neden. Sonuçta aynı ürünü Türkiye’den aldığınız zaman aşırı değerli TL ile yapılan dükkân/depo kirası, çalışan ücreti gibi birçok hizmet harcaması nedeniyle maliyetler artıyor ve bu da fiyatlara yansıyor. Temu’dan aldığınız üründe ise bu maliyetler olmadığı gibi kargoyu da Temu karşılıyor.
Temu gibi yabancı platformlar aslında e-ticaret mevzuatındaki bir açığı kullanıyor: Eğer beşten az kalemde, 30 kg’dan az ürün sipariş verdiyseniz ve bu ürünlerin toplam değeri 150 euro’nun altındaysa, e-ticaret siparişiniz gümrüğe takılmıyor. Sadece fiyata eklenen belli bir vergi ödüyorsunuz. Bu mesela Türkiye’de bulunmayan bir ürünü e-ticaret yoluyla sipariş verebilmeniz için konmuş bir istisna. Ancak kargo bedavaya gelince, bu durum bir tür istisna olmaktan çıkıp kural halini alıyor. Normalde Çin’den buraya tek bir ürün getirmenin konteynerle topluca gelmiş bir ürünü almaktan daha pahalıya gelmesini beklersiniz.
İstinalar kural haline gelirse, piyasanın ne hale düşeceğini öngörmek lâzım. İşte bu nedenle, Avrupa Birliği şimdi e-ticarette gümrük muafiyeti istisna sınırlarını düşürmeyi planlıyor. Bu sınır neden 25 euro değil de 150 euro? AVM’lerde ithal ürün satan dükkanlar, e-ticaret yüzünden kapanırsa ne olacak? O zaman tek eğlencesi AVM’de gezmek olan kitleler ve daha önemlisi bu mağazalarda çalışanlar ne yapacak düşünmemiz lâzım. Amazon ilk çıktığında kitapçılar için bu durum düşünülmemişti. Herkes kitapçıda baktığı kitabı ucuza Amazon’dan sipariş etmeye başlayınca, bugün dünyanın en kültürlü ülkelerinde bile doğru düzgün kitapçı bulmak imkânsız hale geldi.
Anlaşılan o ki, kanunların teknolojik inovasyonu yakalaması çok zor. Biz e-ticaret kanununu 2022’de çıkarmıştık. O zamanki amaç tekelleşmeyi önlemekti. Temu da bu yasanın çıktığı 2022 yılında kuruldu. Biz kanunu daha yeni yürürlüğe koyarken, e-ticarette rekabetin kuralları zaten çoktan değişmişti! Son olarak, teknolojik inovasyon her zaman insanlığın faydasına olmayabilir. Dünyada bu kadar ürünün ticarete konu olmasına ihtiyaç var mı? Lüzumsuz alışverişler yaparak, çevreyi koruyamayız. Hele hele zaten karbon emisyonu maliyetleri yansıtmayan kargo ücretlerinin sübvanse edildiği bir sistem çevreye doğrudan zararlıdır.