Markaların dijital dünyadaki sonsuz içerik okyanusunda kendilerine yer açması ve izleyicilerle buluşması giderek zorlaşıyor. Sosyal medya platformlarının da reklam pastasından pay alabilmek için sürekli olarak yeni çözümler yaratması gerekiyor. Meta olarak yapılanan Facebook’un gelirleri ve hisse değeri azalıyor. Yıllardır karlı bir model geliştirmeyi başaramayıp sonunda Elon Musk’a satılan Twitter zor günler yaşıyor. Kısa video formatıyla tüm kıtalarda kullanıcıları kendisine çekmeyi ve tutmayı başaran TikTok ise büyümeye devam ediyor.
TikTok’un kullanıcı sayısındaki artış, reklam gelirlerine de yansıyor. 1 milyarı aşkın kullanıcısı olan kuruluşun Los Angeles, New York, Londra, Paris, Berlin, Dubai, Singapur, Jakarta, Seul ve Tokyo'da küresel ofisleri bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki bir toplantıda konuşma fırsatı bulduğum TikTok Doğu Avrupa, Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Küresel İş Çözümleri Genel Müdürü Shant Oknayan, TikTok’un başarısının gerisinde özgün ve gerçekçi içerikler olduğuna dikkat çekti. Oknayan bazı reklamverenlerin platformda yarattıkları marka hikayelerinin sonuçlarını da paylaştı. Elde edilen yüksek erişim oranlarını markaların yeni şeyler yapmaya duydukları isteğin ve insanların hayatlarına getirdikleri neşenin bir kutlaması olarak gördüklerini ifade etti.
Aynı toplantıda görüştüğüm, TikTok Türkiye İş Birlikleri Yöneticisi Barış Aldanmaz TikTok'taki içeriğin kişiye ve ilgi alanlarına özel dağıtıldığına dikkat çekerek, aynı zevkleri taşıyan toplulukların bir araya gelmesinin kolaylaştığını hatırlattı. Aldanmaz markalara şu öneride bulundu. : "Özgün içerik, gerçekliğinden en az şüphe duyulan içerik anlamına geliyor. Markayla toplulukları bir araya getiren de tam olarak bu. Dolayısıyla TikTok’ta bir reklamveren olarak başarılı olabilmenin yolu platformda vakit geçirmekten, topluluğu anlayabilmekten, bir içerik üreticisi gibi düşünebilmekten ve gerçek olmaktan geçiyor. Markaların artık bildiğimiz reklam tarzında içerikler değil, TikTok tarzı içerik üretmeye başladığını gözlemliyoruz. Görüştüğümüz markalara da “Reklam değil TikTok çekin”
Markaların TikTok'u pazarlama aracı olarak kullanması dışında, çeşitli topluluklara da dahil olabildiğini hatırlatan Barış Aldanmaz. “Bu pazarlama iletişiminden ziyade, aidiyetle, bir topluluğun parçası olmakla ve katılım sağlamakla ilgili bir durum. TikTok aslında kendini ifade etmenin, köprüler kurmanın ve topluluklar yaratmaya çok uygun bir platform.” yorumunu yaptı.
Aldanmaz dört başarılı örnek vererek şu bilgiyi paylaştı.
- “TikTok geçtiğimiz yıl Türkiye'nin önde gelen içecek şirketi Dimes'le ortak bir kampanya yaptı. ‘DİMES Kapışması’ adı verilen bu kampanya sayesinde Z kuşağının reklam bariyerini aşıldı. Kampanya kapsamında gençlerin takım tutma ruhunu sosyal medyanın doğasındaki rekabetle harmanladık. DİMES Kapışması, TikTok’ta yılın en fazla kişiye erişen kampanyası oldu”
- “Şarkıcı Ece Seçkin'in, Samsung Electronics Türkiye ile iş birliği kapsamında TikTok üzerinden #acaipiyi hashtag'i altında başlattığı bir dans challenge'ı çok dikkat çekti. Kampanya kapsamında Ece Seçkin’in yayınladığı ilk video sadece YouTube'da 1 günde yaklaşık 6 milyon izlenme sayısına ulaştı.”
- “Süpermarket zinciri A101'le de Şefler Sofrası adında bir hashtag hareketi başlattık. Kullanıcılardan en çok sevdikleri yemek tariflerini göstermelerini istedik. A101 bu pazarlama kampanyası sonucunda satın alma eğiliminde yüzde 9'luk artış yakaladı.”
- “L'Oréal, TikTok’ta en sevilen L'Oréal ürünlerini kapsayan ilk global #TikTokMadeMeBuyIt / #TikToktaGördümAldım kampanyasını başlattı. Kampanya, L’Oreal markalarında Türkiye’de geçen yılın aynı dönemine göre online satışta %148 büyüme gerçekleşti.”
Son dönemde kahve zincirlerinin etkisiyle ülkemizdeki kahve tüketimi büyük bir hızla artıyor. Kahve dövizle aldığımız bir ithalat ürünü. Oysa, çay tümüyle yerli çiftçilerimizin, köylülerimizin emeğiyle yetişiyor. Gelir de harcama da yurtiçinde kalıyor. Bu yüzden, çay üreticilerimize büyük destek vermemiz, Türk çayını dünyayla rekabet edecek düzeye taşımamız gerekiyor.
Çay kültürünü yaygınlaştırmak ve özellikle kadın çay üreticilerinin gücünü artırmak için çalışmalar yapan Lazika çay tüketimiyle de ilgili araştırmalara kaynak ayırıyor. Kuruluşun son beş yıllık çay satış verileri bazında yaptığı analizlere göre, ülkemizde poşet çay kullanımı artıyor. Veriler, 2022'in ilk dokuz ayında tüm segmentler içinde poşet çayların satış oranı yüzde 30'lara yaklaştığını gösteriyor. En çok poşet çay ise ise sırasıyla Rize, Samsun, Çorum, Aydın ve Batman’da tüketiliyor.
Araştırma sonuçları dünyada hızla büyüyen bitki ve yeşil çay kategorisinin Türkiye'de de büyüdüğü gösteriyor. Lazika'nın verilerine göre bu segment toplam pazarın yüzde 20'sini geçmiş durumda. En fazla bitki çayı ise Sakarya, Malatya ve Zonguldak’ta içiliyor.
Lazika Kurucu Ortağı Emre Erçin, poşet çayların kullanım kolaylığı sayesinde en koyu tiryaki tüketicilerin bile kalbini kazanmaya başladığına dikkat çekiyor. Modern hayatın koşturmacası içinde hiçbir şeye zaman bulamayan insanların çayı demleyeme de eskiden olduğundan daha az zaman ayırabildiğini söyleyen Erçin, doğal poşet üretimi konusundaki hassas davrandıklarının altını çiziyor.
“Tüketicilere lezzetten ödün vermeden onlar için en doğal poşetleri sunabilmek, yani poşet çayın malzemesi önem kazanıyor. Doğada çözülebilen PLA bazlı (biodegradable) poşet çaylar dünyamız için bir kirlilik yaratmazken insan sağlığı açısından bir risk taşımıyor. Lazika olarak bunun ülkemizde öncüsüyüz. Çaylarımızın geleneksel lezzetini doğa dostu piramit poşetlerle tüm dünyaya yaymak için yeni çaylar geliştiriyoruz.” diyen Emre Erçin, ayda içinde Türk çayı bulunan 6 milyon doğa dostu piramit poşet üreterek bunu dünyanın dört bir yanına ihraç ettiklerini belirtiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Şişli Belediyesi, Beşiktaş Belediyesi, Bodrum Belediyesi, MİTSO (Milas Ticaret ve Sanayi Odası) destekleri ile DEMOS Fuarcılık tarafından düzenlenen III. SANAT VE ANTİKA FUARI bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda kapılarını açıyor.
Crowne Plaza İstanbul Harbiye ev sahipliğinde 15 Kasım 2022’de düzenlenen basın toplantısında verilen bilgiye göre, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen galeri, sanatçı, kurum ve kuruluşlarını İstanbul ‘da sanatseverlerle bir araya getirmeyi hedefleyen fuara, yaklaşık 40 galeri, 50 antikacı, yurt içi ve yurtdışından 500 sanatçı, koleksiyonerler ve sanat camiasının önemli isimleri katılacak.
Arthill Müzecilik & Koleksiyonculuk tarafından düzenlenecek olan müzayedenin de gerçekleşeceği fuarda; antika, mücevher ve resimlerden oluşan özel bir seçki, sanatseverlere sunulacak. Ziyaretçiler, fuar boyunca fuar boyunca Radyo Voyage müzikleri eşliğinde dünyanın en eski (1862) kahve markasının ikramları ile sanat sohbetlerine katılabilecek ve Osmanlı mutfağı şerbetleri sunan Şerbetçi Ali Baba’nın fuar alanında renkli bir sanat deneyimi yaşayacaklar.
Fuar boyunca tüm eserler, mücevher ve antikalar 80 yıllık tecrübesi ile Securitas Türkiye’ye emanet olacak.
(16 Kasım 2022 Çarşamba günü saat 18:00’de, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda resmi açılış töreninin yapılacak olan İAAF III. SANAT VE ANTİKA FUARI, 17-21 Kasım günlerinde 11:00- 20:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.)