Geçtiğimiz hafta Linkedin içerisinde bir paylaşım üzerine, benim de dahil olduğum bazı yorumlar yapıldı.
Konunun özünde, uluslararası ticarete konu olan bazı işlemlere ait bilgilerin açıklanarak satılması vardı.
Bazı ülkeler, uluslararası ticareti yapılan ürünlere ait alıcı, satıcı, işlem tarihi, işlem fiyatları vb. gibi bilgilerin kamuya açıklanmasında sakınca görmüyor. Açıklanan bu bilgiler de bazı veri bankaları tarafından toplanıp işlenerek kolayca kullanılabilir hale getirilip satılıyor.
Tartışma bu bilgilerin nasıl kullanılabildiği ve bu işin etik olup olmadığı üzerinde dönüyordu.
Ben hemen rengimi belli edeyim “Böyle bir bilgi açıklamasını uygun görmüyorum.”
Çünkü bana göre, hangi satıcının alıcılarının kim olduğu ve onlara ne zaman ne satıldığı, hangi fiyatla verildiği ticari sır olarak değerlendirilmelidir.
Bu benim kişisel görüşüm ve buna katılan epeyce yorumcu olduğunu gördüm.
Düşüncemizin böyle olması bu bilgilerin açıklanmasını engelleyecek mi?
Bugün için hiç böyle bir şey olmayacaktır?
Bu tartışma genişler, uluslararası çerçevede destekçi bulur ve birileri de buna kulak verir ve bu açıklamalar durdurulur mu bilinmez.
Şunu da belirtmek gerekir ki küresel çapta ülkelerin sayısal olarak ciddi bir çoğunluğu bu açıklamayı yapmıyor. Ancak başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kaynaklı olmak üzere bir kısım devletlere ait bu bilgiler açıklanıyor ve bunlar da ciddi boyutta müşteri buluyor.
Bir dostumuz bunu “Hırsızlık” olarak nitelendirmiş.
Eğer bu bilgiler devletler tarafından açıklanmamış olsaydı, sert bir ifade bile olsa, bir bakıma çok doğru bir ifade diyebilirdik.
Çünkü…
Her hangi bir ticari ilişkiye ait bilgilerin, bu ilişkiye taraf olan kişilerin açık rızası olmaksızın açıklanması, en azından “Industrial Espionage / Sınai Casusluk” gibi yorumlanmalı ve buna göre muamele görmelidir görüşündeyim.
Bu görüşümüze katılmayanlar elbette olacaktır amma bu tarz bilgi ifşasının “Adil Ticaret Olmadığı” da çok açık bir gerçektir.
Elbette ve kuşkusuz ki bu paylaşımı savunanların ileriye sürecekleri farklı savları da vardır.
Amma ve lâkin uzun araştırmalar, görüşmeler ve çabalar sonucu bağladığınız işin arkasından, işinize ait ürün bilgisi, alıcı adı ve fiyatınız v.b. gibi kritik bilgilerin ulu orta paylaşılmasının, bu işin başarılması için gecesini gündüzüne katanlar ve firmanız açısından ne kadar rahatsız edici olabileceğini bir düşünmek gerek.
Bilgi paylaşımına, ticari istihbarat çalışmaları yapılmasına, firmalar hakkında bilgi yayınlanmasına ve toplanmasına elbette karşı değilim. Hiç şüphe yok ki bu tür çalışmalar, uluslararası ticaret yapanlara yol gösteren bir pusula gibi katkıda bulunacaktır.
Ancak bunlarda da etik sınırlar olmalıdır…
Öte yandan, ticari sır sayılabilecek nitelikteki bilgilerinizin parayı bastıran herkesin ve rakiplerinizin elinde olmasının ne kadar huzursuzluk verici olduğu da açıklama gerektirmeyecek bir gerçektir.
Bunu kullananlar elbette biliyorlar ki yarın bir gün kendilerinin de bu bilgilerin açıklandığı ülkelerle yapacakları işlerin detayları da piyasaya düşecektir.
Bence tercih ve etik anlayış meselesi…
Her işin bir uygunsuz tarafı olduğu gibi, uluslararası ticaretin rahatsız edici yönü de bu olsa gerek…