ABD ile Çin arasındaki ticaret (güç) savaşı gittikçe sertleşmekte. Üstelik bu savaşın seçim sonrası Biden’in başa geçmesi ile de bitmeyeceği anlaşılmakta. Bundan dolayı da ABD uyguladığı ambargo ve vergi politikalarına başka ülkeleri de dahil etmeye çalışmakta. Örneğin Türkiye’de Çin’in bir telefon şirketinin satışlarının artırması üzerine ABD Dış İşleri Bakanı kendince bu konuda uyarıda bulundu. Geçen hafta ABD bir adım daha attı ve Çinli öğrencilerin ülkede teknoloji casusluğu yaptığını, bunları sınır dışı edebileceklerini açıkladı.
ABD’yi bu kadar sertleştiren gelişme Başkan Trump’un 2017 başından beri Çin’e karşı uyguladığı ilkel merkantilist politikaların işe yaramamış olması. ABD’ye bu politikalara sürükleyen Çin lehine oluşan dış ticaret açığı geçen dört yılda bırakın azalmayı, arttı. Trump göreve başlamadan önce ABD’nin dış ticaret açığı 346 milyar dolardı (2016), açık 2017 de 375 milyar dolara, 2018 de ise rekor artışla yaklaşık olarak 419 milyar dolara yükseldi. Dış ticaret açığı 2019 yılında 345 milyar dolara geriledi. Bu veriler açıkçası ABD’nin Çin ile ticarette başa çıkamadığını göstermekte.
Çin’in karşı hamleleri
ABD son bir yıldır da belden aşağı vurmaya başladı. Çin’de üretim yapıp ABD’ye ihracat yapan ABD kaynaklı firmaları da bu ambargo kapsamına sokmakla tehdit etti. Kısaca söyledikleri Çin’de üretim yapmayın, katma değer ve istihdam yaratmayın. Yetinmediler, Çin’i teknoloji çalmakla, casuslukla suçlamaya başladılar.
Son yıllara kadar ABD, Çin'in önce ekonomik ve sonra politik olarak daha liberal hale geleceğini, bunun bir zaman meselesi olduğunu savundu. Bundan dolayı hemen hiç gündeme getirmediği Çin’deki insan hakları, işçi haklarından bahsetmeye başladı. Türkiye’nin bile sesini çıkarmadığı Uygur Türklerine yönelik soykırımı gördü. Kendisine diğer batılı ülkeler de bu konuda destek verdi (Bu hafta muhafazakâr The Economist Dergisi Uygur Türklerini kapak yaptı). Bu önlemlere karşı Çin de karşı ataklar yapmaya başladı. ABD mallarına vergiler koydular. Ancak Çin’in bu önlemleri daha yukarıya çekmesi zor. Çünkü Çin ekonomisinin ihracat yapmadan ayakta kalması mümkün değil.
Çin’den Taşınma Başladı
Çinli firmalar/hatta Çin’de üretim yapan ABD’li ve diğer ülkelerin firmaları son zamanlarda bazı sektörlerde üretimlerinin nihai aşamasını yurtdışına taşımaya başladılar. Bu firmaları kapmak için Hindistan, Pakistan hatta Tunus gibi bazı Afrika ülkeleri yarış içindeler. Türkiye’nin Çin’i küstürmeden bu yarışa girmesi olası. Yakın gelecekte Çin’den doğrudan yabancı yatırımın artması sürpriz olmayabilir.
Çin’in bu atağına ABD elbette bir yanıt verecek. Ancak bu defa ABD’nin muhatabı sadece Çin değil, birçok ülke olacak. Dolayısı ile ABD açısından cephe genişlemiş olacak. Bu da ABD’yi zorlar.
Bu arada Türkiye’nin ciddi ülkeler olarak gördüğü (aslında ABD’nin uydu eyaletleri diyebileceğimiz) Körfez Ülkeleri ve S. Arabistan’ın (Bu ülkenin Kralı’na dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kaldığı otele kadar gidip şükranlarını sunduğu anımsatmak isterim) ülkemiz menşeli ürünlere uyguladıkları ambargoyu da bu çerçeve de düşünmeliyiz.
Haftanın okuma önerisi: Robert B. Reich, “Kapitalizmi Kurtarmak: Azınlık İçin Değil Çoğunluk İçin”.