Teşvik sisteminin kişi başına gelir karnesi

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI

2012’den bu yana 6 bölgeli olarak uygulanan bölgesel-sektörel teşvik sisteminin 7 yıllık sonuçlarını değerlendirmeye devam ediyoruz. Önceki bölümlerde 6 teşvik bölgesinin büyüme performanslarını ve 6 bölgenin ekonomisindeki sektörel ağırlıkların nasıl değiştiğini ele almıştık.

Bugün ise değerlendirmeye nüfus parametresini de katarak konuya kişi başına gayrısafi yurtiçi hasıla (GSYH) penceresinden bakacağız.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019 yılı il bazında bölgesel GSYH verilerinden yararlanarak yaptığımız hesaplamanın ortaya koyduğu tablo şöyle:

- 6 bölgeli bölgesel-sektörel teşvik sisteminin uygulandığı 2012-2019 arasındaki 7 yılda Türkiye ekonomisi toplam yüzde 39.38 büyüdü. Bu süre içerisinde nüfus da yüzde 9.85 arttı. 2012’de cari fiyatlarla 21 bin TL olan kişi başına gelir 7 yılda nominal olarak yüzde 149’luk bir artışla 52 bin TL düzeyine ulaştı. 7 yıllık sürede 12 aylık ortalamalara göre Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki (TÜFE) artış ise yüzde 102.21 oldu. Buna göre kişi başına gelirdeki enflasyondan arındırılmış reel artış yüzde 22.98 oldu.

- 7 yıllık dönemde kişi başına gelirde en düşük reel artışta son sırada, en geri illerden oluşan 6. Bölge yer aldı. 6. Bölge’de kişi başına gelir, 7 yılda reel olarak ancak yüzde 18.94 arttı. 6. Bölge ekonomisinde en yüksek büyümenin güvenlik, eğitim ve sağlıktan oluşan kamu ağırlıklı sektörlerde yaşandığını hatırlarsak, yerel ekonomi aktörleri açısından kişi başına gelir artışının daha aşağılarda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

- Kişi başına gelirin reel olarak en az arttığı ikinci bölge yine geri kalmış illerden oluşmakla birlikte desteklerden göreli olarak daha az yararlanan 4. Bölge oldu. Diğer bazı göstergeler açısından da bu sistemden en zararlı çıkan bölge durumunda olan 4. Bölge’de kişi başına gelir 7 yılda yüzde 20.17 arttı.

- Kişi başına gelir artışında ilk sırayı, geri kalmış illerden oluşan 5. Bölge aldı. 5. Bölge’de kişi başına gelir 7 yılda reel olarak yüzde 24.18 arttı. Ancak burada 5. Bölge’nin nüfusunda yaşanan tersine gelişmenin etkisini de hesaba katmak gerekiyor. 5. Bölge, 7 yıllık dönemde yüzde 5.18 ile nüfusu en az artan bölge oldu. Bu da dışarıya göçün diğer bölgelerden daha yüksek olduğunun bir işareti. Nüfus artışının, dışarıya göç yüzünden daha düşük olması, kişi başına gelirdeki artışın göreli olarak daha yüksek çıkmasına katkı yaptı.

- 5. Bölge’nin ardından en yüksek kişi başına reel gelir artışı olan bölgelerin en gelişmiş illerin yer aldığı 1. ve 2. Bölge olması, bölgeler arasındaki eşitsizliğin azalmak yerine sınırlı düzeyde de olsa arttığına işaret ediyor. Nitekim 2012’de en gelişmiş 1. Bölge’nin kişi başına GSYH miktarı, en geri 6. Bölge’nin 3.21 katı iken 2019’de bu 3.29 kata yükseldi. 6. Bölge’de kişi başına GSYH 2012’de Türkiye ortalamasının yüzde 44.81’i kadarken, 2019’de yüzde 43.34’ü düzeyine geriledi. Kamusal sektörlerin etkisini dışlarsak bu farkın yerel ekonomi aktörleri açısından daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Tüm yazılarını göster