2012’den bu yana uygulanan 6 bölgeli teşvik sisteminin uygulama sonuçlarını irdelemeye devam ediyoruz. Bugün konuya, teşvik sisteminin performansına en hayati göstergelerden birisi olan istihdam penceresinden bakacağız. Değerlendirmemize esas alacağımız gösterge 6 teşvik bölgesinde istihdam miktarı ve istihdam oranındaki değişimler olacak.
Bu noktada teşvik bölgelerine ait istihdam miktarı ve istihdam oranlarını nasıl hesapladığımızı da açıklamamız gerekiyor. Teşvik bölgelerinin istihdam verilerini hesaplayabilmek için il düzeyinde verilere ihtiyacımız var. Oysa Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bölgesel işgücü rakamlarını il düzeyinde değil 26 bölgeli Düzey-2 coğrafi bölge düzeyinde açıklıyor. Söz konusu 26 bölgenin çoğunda yer alan iller birbirinden farklı teşvik bölgelerinde yer alıyor. Bu nedenle 26 Bölge’nin verilerinden hareketle illere ait istihdam düzeyi konusunda bir tahmin yapmamız gerekiyor.
İl düzeyinde istihdam düzeylerini tahmin için, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) il düzeyinde aktif çalışan sigortalı (ücretli, memur ve esnaf) verilerinden yararlandık. 26 bölgenin her birinin toplam istihdam sayısını, ilgili yıldaki aktif sigortalı sayılarının oranlarına göre dağıtarak illerin istihdam miktarlarını tahmin ettik.
15 yaş ve üzeri kurumsal olmayan nüfus için il düzeyinde tahminlerimizde ise TÜİK’in nüfus istatistiklerindeki 15 yaş ve üzeri toplam nüfusun illere dağılımından yararlandık.
Böylece il düzeyinde tahmin yoluyla hesapladığımız istihdam ve kurumsal olmayan nüfus miktarlarının toplamıyla 6 teşvik bölgesinin istihdam ve kurumsal olmayan nüfus düzeyini, bunları kullanarak da istihdam oranlarını hesapladık.
Elde ettiğimiz sonuçlarla 6 bölgeli teşvik sisteminin başladığı 2012 yılı ile 2020 yılı sonuçlarını karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan tablo şöyle:
- 8 yılda Türkiye’de 15 yaş üzeri kurumsal olmayan nüfus yüzde 14.35 artarken istihdam artışı yüzde 8.02 ile nüfus artışının çok gerisinde kaldı. 2012’de yüzde 45.36 olan istihdam oranı, 2.51 puan gerileyerek yüzde 42.85’e düştü. 8 yılda çalışma çağındaki nüfusta artan her 100 kişinin sadece 25’ini karşılayacak kadar istihdam yaratılabildi. Artan nüfusun yüzde 75’i için iş yaratılamadı.
- Kuşkusuz 2020 yılı verilerinde COVID-19 salgınının olumsuz etkileri de var. Ancak karşılaştırmayı 2019 verileriyle yapsak da ortada başarısız bir karne var. 2012-2019 arasındaki 7 yılda istihdam oranında meydana gelen artış sadece 0.32 puan. İstihdam artışı yüzde 13.13 ile yüzde 12.33 olan nüfus artışının kıl payı üzerinde. 7 yılda artan nüfusun sadece yüzde 48’i kadar istihdam yaratılmış.
- Yani 7 yılda bir salgın ile ortadan kalkıp eksiye dönecek kadar zayıf bir istihdam artışı sağlanabilmiş. 2019’da da 1. ve 6. Bölge dışındaki 4 bölgenin istihdam oranı, 2012 seviyelerinin gerisinde. Bu da 2020’da ortaya çıkan 8 yıllık kötü karnenin, son bir yılın değil yıllardır süren kötü performansın bir sonucu olduğunu gösteriyor.
- Teşvik bölgeleri arasındaki eşitsizlikler açısından baktığımızda da olması gerekene ters bir manzara var. Hem nüfus hem de istihdam artışının en yüksek olduğu bölge, en gelişmiş illerin yer aldığı 1. Bölge. Buna karşın en geri ikinci grup illerden oluşan 5. Bölge yüzde 8.19 ile kurumsal olmayan nüfus artışında en geride.
- İstihdamda ise yine geri kalmış illerin yer aldığı 4. Bölge en kötü durumda. 4. Bölge’de istihdam 2012 yılına göre artmak bir yana yüzde 2.85 azalmış. Salgın öncesinde 4. Bölge’deki 7 yıllık istihdam artışı da sadece yüzde 1.62 ile yine en son sırada. 4. Bölge’nin istihdam açısından da mevcut sistemden en zararlı çıkan bölge olduğu görülüyor.
- En geri illerden oluşan 6. Bölge’de istihdam oranının hala yüzde 35’in bile altında olması, sistemin başarısız kaldığı noktalardan birisi.