Uzun uzun, günlerce, aylarca tartışılabilecek ve hatta tartışılması gereken, tarihi derslerin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Elimizdekiler şunlar: i) para politikaları asla değişmez değildir ii) ancak, değişmez olmamaları doğru düzgün bir politika çerçevesinde şekillenmemeleri lüksünü kimseye vermiyor iii) modern merkez bankacılığı devrindeyiz ve bu gerçeklere karşı durma şansınız yok iv) neyi, nasıl yaptığınız ve yapacağınız kadar iki şey daha önemlidir: zamanlaması ve kurulacak olan iletişimi v) bankacılık sektöründe hiçbir banka yoktur ki tüm mevduatların çıkışını aynı anda karşılayabilecek güçte olsun; hele ki böylesi sosyal medya ve kulaktan dolma haberlerin elden ele kısa sürede gezebildiği dönemlerde.
Ders niteliğinde günlerden geçiyoruz derken ortada herhangi bir şaka söz konusu değil. Gayet ciddi ve önemli gelişmelerin paralelinde bu yorumlar yapılıyor. ECB’nin Fed’in hemen öncesinde aylardır sürdürdüğü +50bp faiz artırımı iletişimine sadık kalması ve fakat risk-belirsizlik ikilemine kapıyı açık bırakması, olayı tüm yönleri ile anlamak isteyen herkes için önemli detaylar barındırıyordu. Devam eden süreçte ise dünyanın merkez bankası konumunda olan Fed’i takip ettik. Kimin ne dediği ya da ne düşündüğü pek de önemli değil: içerisinde bulunduğumuz globalleşme ve ticaret çağında farklı bir düzen söz konusu olmadıkça Amerikan dolarının ticaret, rezerv ve siyasi kanallar üzerinden hakimiyetinin de değişmesi kolay olmayacak. Kısa vadeli pazar paylarındaki değişiklikler aldatıcı olmasın: ağaç-orman ilişkisi hayatın her aşamasında geçerlidir, daima günceldir.
FOMC toplantısını hangi noktada durarak izlemeye çalıştığınıza göre anladıklarınız değişebilir. Oysaki rasyonel gerçekler masanın tam ortasında duruyor. Peki, Fed, tam olarak ne diyor? Ne kadarı ne kadar anlaşılabildi?
Öncelikle ne olmuştur? Fed, sıkılaşma döngüsüne şu aşamada sadık kalmıştır. +25bp kendi çapında koşulları çok ciddi değiştirebilecek bir faiz adımı değildir. Ancak, fiyat istikrarı-finansal istikrar tartışmasının tam göbeğinde sizin niyetinizi belli etmenize yardımcı olacak bir hamledir. Fed’in yaptığı da tam olarak budur. Enflasyon konusu odanın tam ortasında durmaya devam ederek sizin hareket alanınızı kısıtlamaktadır. Öte yandan yaşanan son bankacılık krizi gelişmelerine elbette ki değinildi. 300 kelimenin hemen üzerindeki ek açıklama ve yönlendirmeler hayatımıza takip edilecekler listesinden yeni bir tanımı dahil etti: kredi koşullarındaki sıkılaşma.
Doğrudur, orta-küçük ölçekli bankalarda yaşananlar, mevduatlarını çekme yönünde talebi olmayan Amerikan halkını da daha güvenli hissetmek adına bu yönde bir hamleye sevk etmiştir. Daha da edebilir. Böyle bir risk söz konusudur. Tüm bunların doğal bir sonucu da bankaların kredi kullandırımı noktasında daha isteksiz ve/veya yüksek maliyet ile davranmalarıdır. Basit bankacılık sistemini tam da burada hatırlamak yanlış olmaz: mevduatların toplanması, kredilerin kullandırılması kuralı. Kimin koordinasyonunda? Ülkenin merkez bankası.
Fed ne diyor? Her zaman daha sıkı koşulları yaratmanın tek anahtarı faiz artırımı değildir. Örneğin, bankaların kredi kullandırım iştahlarındaki azalış koşulları bu yönde etkileyebilir. Tersi durumda da genişlemeci süreç -sizin yürürlükteki politikalarınız rasyonaliteden kopmadıkça ve güven kanalını zedelemedikçe- devreye girer. Aksi durumun yaşandığı örnekler de vardır. Faiz indirimleri her zaman çalışmaz, her zaman maliyetleri düşürmez. Neyse, konumuz bu değil. Neredeydik? Tamam, Fed de tam olarak buna atıf yapıyor ve kurduğu iletişimi bu eksende güncelliyor diyorduk: “devam eden faiz artırımları” ifadesi “bazı ek düzeltmeler gerekebilir” şeklinde değiştiriliyor. Ancak, sıkılaşma patikası “şu an için” korunuyor.
Net/net ders niteliğinde gelişmeler” ifadesini gerçekten anlamaya çalışmaktan zarar gelmeyeceği açıktır. İletişim önemlidir. İletişim vazgeçilmezdir. İletişim lüks değil zarurettir. Fed’in faiz artırımlarında hem ilerleme hem de yaşananları gözlemleme isteği söz konusudur. Mayıs toplantısı takvim olarak kayda değer ölçekte uzaktır. Şurada son 2-3 haftada yaşananların beklentileri nasıl değiştirdiğini hesaba kattığımızda Mayıs için opsiyonların son derece açık ve çeşitli olmasını anlamak daha kolay bir hal alıyor. Esas sorulması gereken soru ise belki de başkadır: büyük bankaların bilançolarındaki durum endişeye açık mıdır? Kredi koşullarında sıkılaşma halihazırda ve gelecekte mümkün müdür? Doğru soru doğru yanıtın kapısını açar. İstediğiniz koşullar gerçekleşmiyorsa ya soru sorulmuyordur ya da doğru sorudan uzaksınızdır.