Müşterilerin şarj altyapısı, üreticilerin batarya hücre tedariği, çevrecilerin yeşil enerji stresleri devam ede dursun; otomobil markaları, fosil yakıt çağının kapanışındaki otomotivin evrimine zaman kaybetmeden uyum sağlıyorlar.
Elon Musk’ın yüksek zekasıyla ya da hayalperestliğiyle attığı cesur adımlar, ilk başta eleştirilse de; şimdi ülkelerin çevre komisyonlarının da baskısıyla asırlık otomobil markaların neredeyse tamamı, Tesla ve diğer tam elektrikli küçük üreticilerinin yükselişlerini taklit etmeye başladılar. Çinli ve Amerikalı Start-Up’lar ile TOGG gibi sıfır karbon hedefindeki sürdürülebilir geleceğe doğru iyimser mantık oluşturan eko-sistem adımları, yılda 10 milyon adet üreten otomotiv gruplarının fikrini değiştirdi. Hatta, elektriklilere özel yepyeni platformlara ihtiyaçları olduğunun da farkına vardılar.
Fakat, elektrikli araçların, içten yanmalı motorlulardan farklı bir şekilde yapılması gerekir. Standart bir otomobilin alt şasisine bir elektrik motorunu doğrudan taktığınız zaman, her şey mahvolabilir!.. Bir elektrik motoru için tork artışı, o kadar hızlı gerçekleşir ki, standart bir alt şasi bununla başa çıkamaz… Anlık gücün direksiyonu bozmayacağı, fren rejenerasyonunu gerektirmeyecek elektrikli aksların kullanılacağı, normal motor olmayacağı için belki sürüş kabininin daha öne geleceği elektrikli otomobiller için bilinenlerden çok farklı hatta benzersiz bir alt çerçeve geliştirilmeliydi!.. Fark, elektrikli versiyonları üretmenin maliyetlerini ve karmaşıklığını artıran, bataryaları zemininde sıkıştıracak yeni alt şasiyi oluşturmak için yeni presleme kalıplarına ihtiyaç duyulması da problem idi…
Ayrıca, örneğin; yandan darbelerde bataryada çok sınırlı bir deformasyon bölgesi olmasıyla oluşacak ekstra sertliğin, ekstrüde aluminyum krişler gibi daha pahalı iskeletlerle çözülmesi gerekiyor. Yani, yalnızca elektrikliler için yeni bir platform geliştirmenin maliyetinin, içten yanmalı motor platformununkiyle benzer olduğunu tahmin edebiliyoruz. Modüler Elektrikli Araç Kitlerini oluştururken karmaşıklıklardan kaçınmak, kalıplarda tasarruf yapabilmek için çok uğraşan markalar, kompakt otomobillerden büyük modellere kadar değişik araçların çoğunda aynı parçaları kullanarak üretim yaparak BEV'leri karlı hale getirecek ölçek ekonomileri araştırıyorlardı.
Volkswagen’in on yıl içinde 15 milyon elektrikli araç üreteceği ve Ford’un da katılacağı MEB/PPE, Renault Nissan Mitsubishi ittifakının CMA, Mercedes EVA2/MEA, Volvo SPA-II, Honda’nın arkadan itişli EP ve sadece Citroen DS Opel’in değil Alfa Romeo ile Fiat markalarının da kullanacağı Peugeot SA’nın çok yakında sunacağı eVMP gibi; ICE platformlardan dönüştürülmüş veya esnek mimarilerden türev değil, çok pahalı Ar-Ge’lerin sonucunda yüzde yüz elektrikli olarak sıfırdan geliştirilmiş modüler elektrikli araç platformları, markaların tüm modellerini üzerinde geliştireceği milyarlarca dolarlık alt yapılar olacak. Hatta, bu yeni platformlar için eski fabrikalarının içini tümüyle boşaltıp, tesislerini baştan aşağı elektrikli araç üretimi için adeta yeniden inşa ediyorlar.
Ve, geçtiğimiz hafta iki dev, Toyota ve Hyundai de, üzerlerinde milyonlarca tam elektrikli modellerinden üretecekleri yeni nesil mimarilerini gösterdiler.
Hyundai’nin Kia için de kullanacağı C-segmentinden büyük araçları için E-GMP sistemi, sürüş dinamiklerini maksimize edecek, 800 Volt’a kadar çoklu şarj, araçtan araca enerji aktarma, esnek batarya yerleşimi ve tam düz zemin sayesinde daha geniş kabinlerle bilinen otomobil tasarımlarından çok farklı yapılara izin verecek. Ekonomik veya yüksek performans için uyarlanabilecek bu Güney Koreli platform ile gelecek ilk ürün Ioniq 5’te 18 dakikada bataryaların dolması veya 5 dakikada 100 kilometrelik şarj da mümkün olacakmış.
Diğer yanda özellikle Lexus modellerinde başlayacak olan Toyota’nın Subaru ile birlikte hazırladığı e-TNGA tam elektrikli araç mimarisi, farklı tipte gövdeler için değişik dingil mesafelerinde, çeşitli batarya ve elektrik motoru büyüklüklerinde kullanılabilecekmiş. Bu platformun ilk modeli yepyeni nesil bir SUV da, Toyota’nın Japonya’daki ZEV fabrikasında üretime girmeye hazırlanıyor. Hatta, “solide state” denilen kuru pilleri de değerlendiriyor ve endüstrinin en iyi verimlilik seviyesi hedefleniyor.
Avrupalı ve Amerikalı örneklerden farklı olarak Hyundai ve Toyota’nın bu modüler elektrikli araç platformlarının ortak noktaları, aşırı dayanıklı çelik güvenlik kafesleriyle korunan çok ince ve daha hafif batarya paketleri, özellikle arka aksa entegre elektrik motorları, Direct4 denilen her tekere ayrı tork aktarabilen yazılımları ve tek bir modüle sığdırılmış tüm elektrik sistemiyle BEV invertörünün kompakt yapısı…
Tüm bunlarla Uzak Doğulu otomotiv devlerinin, Çinli ekonomik elektrikli otomobilleri değil,
Almanların en iddialısı Porsche Taycan’ı örnek aldıkları aklımıza gelirken, sadece 5 yıl sonra bile her birinin milyon adetlik tam elektrikli otomobil satışı planladıklarına artık şaşırmıyoruz!..
Ancak, elektromobilite talebi gerçekleşmez ise, tüm bütçelerini bu değişime harcayan tüm otomotiv endüstrisi çok büyük bir problem yaşayacak!..
Sanki, elektrikliler için bağımsız platform çözümünü yerine, BMW ile MINI’nin iNext planındaki ve Jaguar Land Rover MLA mimarisindeki gibi hem içten yanmalı yanma hem de elektrikli aktarma organlarını kapsayan esnek platformların yaratılması biraz daha mantıklı gibi…
Platformların esnek tutulması, talebe göre belirli bir aktarma organının üretimini artırabilmesini veya azaltılabilmesini sağlayabilir. Böylece trendlerdeki değişimler, farklı güç aktarma organlarının verimliliği kaybedilmeden tek bir platforma entegre edilebilir veya uyarlanabilir.
Diğer yanda otomobil müşterileri, tek amaçlı bir platform ile bir dönüşüm platformu veya esnek bir mimari arasındaki farkı, satın alırken ve hatta araçlarını kullanırken hissetmeyebilirler.
Sonuçta, bugün muhtemelen hiçbir marka, pazarların elektrikli araçlara ne kadar hızlı geçeceğinden kesinlikle emin değil. Tek güvenilen konu, yasaların karbondioksit emisyonlarını sıkılaştırıyor olmasıyla müşterilerin BEV'lere geçeceğine dair inanç… Fakat, BEV platformu yatırımını yaymak için çok marka erişimi olmayan daha dar hacimli üreticiler, esnek platformlarla riski en aza indirerek mantıklı davranıyor, görünüyorlar.