Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’nin kuzeyine yeni bir sınır ötesi operasyonun işaretini vermişti. Şimdi hedefleri de açıkladı; Tel Rıfat ve Menbiç.
Her ikisi de halen PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG’nin kontrolündeki bu iki kentin adı, daha önce de Rusya-Türkiye arasında 2 Ekim 2019’da imzalanan Soçi Mutabakatında geçiyordu. Rusya, bu iki kent merkezinin kontrolünü Türkiye’nin devralmasını kabul etmişti. Ama o uzlaşma belgesinde yazanlar hiç hayata geçmedi.
Menbiç’in adı bir kez de ABD ile Türkiye arasında varılan uzlaşmada geçti; ABD yönetimi, Türkiye’nin yeni operasyon hazırlıkları karşısında 2016’da PYD-YPG’nin Menbiç’in şehir merkezinden çekilmesini sağlamış, ancak kırsal kesimde PYD-YPG teröristleri yer almaya devam etmişti.
KONTROL RESMEN ESAD’DA, FİİLEN PYD-YPG’DE
PYD-YPG’nin Ankara’nın hem Rusya, hem de ABD’yle yürüttüğü pazarlıklar sonrasında Tel Rıfat ve Menbiç’te boşalttığı alanlara ise Esad rejimi askerleri yerleşmişti. Ancak Esad’ın ordusunun bu yerleşmesi, daha çok sembolik düzeyde kalmış, her iki kentin de asıl kontrolü PYD-YGP tarafından yürütülmeye devam etmişti.
Şimdi Türkiye, bu iki kentteki fiili PYD-YPG kontrolüne son vermek için harekete geçiyor.
SURİYE’NİN TÜM KUZEYBATISI KONTROL ALTINA ALINACAK
Türkiye Suriye’nin kuzeyine yaptığı üç ayrı sınır ötesi operasyonla önce Fırat’ın batısında kalan Cerablus-Mare hattını, ardından Afrin bölgesini ve son olarak da 2019’daki Fırat’ın batısındaki Rasulayn-Tel Abyad hattını kontrol altına almıştı. Türkiye-Suriye sınırında yer alan, Türk ordusunun desteklediği Suriyeli muhalif silahlı grupların kontrolündeki bu bölge içinde, sadece Fırat nehrine komşu Menbiç kenti PYD-YPG’nin elinde kalmıştı. Menbiç’in alınması, Türkiye açısından Fırat’ın doğu ve batısında kontrolü altındaki iki cebin birleştirilmesi, PYD-YPG açısından ise Fırat’ın iki yakası arasındaki bağlantıyı tamamen kaybetmesi anlamına geliyor.
Bu durumda PYD-YPG’nin elinde Fırat’ın batısındaki bölümde sadece Tel Rıfat kalacak. Halep’in hemen kuzeyinde kalan Tel Rıfat’ın da yeni bir operasyonla Türk ordusu destekli milislerin eline geçmesi halinde, PYD-YPG tamamıyla Fırat’ın batısından atılmış olacak.
RUSYA’DAN YEŞİL IŞIK MI?
Suriye’nin kuzeyindeki güç dengesi, Türkiye’nin kontrolü dışındaki bölgelerde Fırat’ın batısında Rus etkisi, Fırat’ın doğusunda ise ABD etkisi olarak açıklanabilir. Her ikisi de Fırat’ın batısında kalan Menbiç ve Tel Rıfat’a yönelik askeri operasyon, Ankara’nın Rusya’dan “yeşil ışık aldığı” olarak da yorumlanabilir.
Diplomatik kulislerde, Rusya’nın sınır ötesi operasyona yeşil ışığı “bedelsiz” vermeyeceği, bunu Ukrayna ile “bağlantılayacağı” da konuşuluyor.
Malum; Ukrayna’nın nüfusun çoğunluğunu Ruslar’ın oluşturduğu Donbass bölgesini işgal gerekçesi olarak Moskova, buradaki Ukraynalı neo-nazi grupların varlıkları ve etkilerini öne sürüyor. Rusya bu grupları, sınırının hemen ötesindeki “teröristler” olarak adlandırılıyor.
Lavrov’un Suriye’de TSK’nın olası yeni sınırötesi operasyon konusunda kullandığı “Türkiye Suriye’de yaşananlara kayıtsız kalamaz” açıklaması da bu açıdan okunmalı. Rusya, TSK’nın Suriye’de terörle mücadele için yapacağı sınır ötesi operasyon ile kendi Ukrayna operasyonları arasında benzerlik/bağ kurmaya çalışıyor. Türkiye’nin yapacağı yeni Suriye operasyonu üzerinden kendi yaptığı Ukrayna işgalini “meşrulaştırmaya” çalışıyor. Tam bir diplomatik tuzak.
ABD’DEN UYARI ÜZERİNE UYARI
Türkiye’nin Tel Rıfat ve Menbiç’e olası askeri operasyonun Rusya ayağı halledilse bile, ABD ile ilişkilerde ciddi sıkıntılara yol açmasını beklemek gerek.
ABD yönetimi bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyu önünde defaatle yaptığı serzenişlere rağmen, Ankara’daki mevcut hükümetle doğrudan ilişki kurmak konusuna sıcak bakmıyor.
Bunun son örneği de Suriye sınırındaki sığınmacılara yönelik BM çalışmalarını yerinde görmek için Türkiye’ye gelen ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield’ın Ankara’ya hiç uğramaması. İki gün sınır bölgesinde ABD’nin Ankara Büyükelçisi Flake ile birlikte gezen Thomas-Greenfield’in Türk hükümetiyle tek teması, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’la bir telefon konuşması oldu. Nitekim bu telefon konuşması sonrasında ABD tarafından yapılan açıklamada da, Thomas-Greenfield’ın Ankara’nın yeni olası sınır ötesi operasyonuna karşı olduklarını söylediği kamuoyuna aktarıldı.
ABD’nin -eğer sınır ötesi yeni operasyon yapılırsa- Ankara’ya yönelik tavrı konusunda ilk akla gelen sonuç, Türkiye’nin talep ettiği F-16 modernizasyonu konusunu askıya alması olabilir. Ayrıca zor durumda olan Türk ekonomisini daha da sıkıntıya sokacak tedbirler gelmesi de olası Washington yönetiminden.
Ancak diplomasi bir pazarlık sanatıdır;
Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine veto koyan AK Parti hükümeti, Biden yönetiminin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. Şimdi Suriye’ye bir sınır ötesi operasyon, Washington’un Ankara’ya daha dikkatli bakmasına neden olabilir.
Kim bilir? Belki de, Ankara’nın NATO’nun genişlemesine vetoyu kaldırmasının karşılığı, ABD’nin sınır ötesi operasyon konusunda fazla gürültü çıkarmamasıdır.
İşin bir de içeriye dönük kısmı var elbette; Suriye’ye yönelik yeni sınır ötesi operasyon Türkiye’de ekonomik krizin konuşulmasını engelleyip, kamuoyu gündeminin “militerleşmesinin” önünü de açacaktır.
Üstelik halka karşı ekonomik krizin nedeninin “kötü yönetim” değil de, “terörle mücadelenin maliyeti” olduğu bahanesi de kullanılabilir.
Ne diyordu Erdoğan?
Kazan-kazan..