Tekstil makinelerinde “net ihracat” hayal değil

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Bir süredir tekstil makineleri üretiminde önde gelen kuruluşlarımızın yetkilileriyle söyleşileri sürdürüyorum. TEMSAD Başkanı Adil Nalbant(*) yazdıklarımızı izleyenlerden biri… Toplantı yapmamızı istedi: Genel Sekreter Hayri Etçi ve danışmanları Richard Salvatore’nin katıldıkları ortak toplantıda DÜNYA ekibinden de Barış Sedef, Güray Erdoğan ve Alper Bakır vardı.

Ulaştığınız sonuçlar nelerdir?

Başkan Adil Nalbant , “Tekstil makineleri üretiminde önde gelen kuruluş yetkilileriyle söyleşiler yayınladınız… Yazdıklarımız kadar yazmadıklarınızın birikimleriniz olmuştur. Her zaman tekrarladığınız konunun uzmanı olmayan ama dışardan sistemli gözlem yapan biri olarak ulaştığınız genellemeler nelerdir?” diye sordu.

 Hiçbir otokontrole izin vermeden, yanılmaktan korkmadan, erdemine inandığım açık sorgulamanın özüne saygı duyarak yanıtladım:

1- Tekstil makineleri konusunda söyleşi yaptığımız ve yayınladığımız çok sayıda girişimcimizin “tekil başarıları” güneşin balçıkla sıvanamayacağı kadar nettir. Değişik zamanlarda görüşme yaptığımız bir düzineden fazla tekstil makine üreticisinin “hünere akıl katan yaratıcı yenilik” katkıları ülkemiz insanı adına gurur verici. Dikkat ederseniz “tekil başarı” diyorum. Gözlediğimiz başarıların temel özelliği, girişimci insanlarımızın kişisel tutkuları, iş bilgileri, deneyimleri ve yarattıkları sonuçlar daha çok bireysel çabalarına bağlı. Eğer tekstil makineleri üreten insanlarımızı besleyen, simbiyotik etkilerini giderek artıran bir “ekosistem” oluşturabilseydik bugün çok farklı üretim düzeyine erişmiş olabileceğimizi düşünüyorum. Oluşmakta olan ekosistemde “asalak etkileşimler” girişimcinin önünü kesiyor; küresel ölçekte iş yapmalarını engelliyor kanısı zihnimde ağırlıklı yere sahip,

2- Söyleyebileceğim engellerden biri siyasi irade, bürokrasi, mesleki örgütlenmeler, üniversiteler ve iş insanları gibi aktörlerin hepsinin güç birliği yapacakları “tekstil makineleri üretimi ve ithalatı stratejisi” kurgulanmamış olması… Açık ve paylaşılan tutarlı olmadığı için tutarlı bir vizyon ortaya koymak zorlaşıyor. Uygulanan teşvik sistemleri, indirgemeci yaklaşımla düzenleniyor; bağlantı, iletişim-etkileşim, yurtiçi ve yurtdışı işbirliklerini dikkate alan bütünsel yaklaşımdan önemli ölçüde sapılıyor. Teşvik sistemlerinin düzenlenmesinde nokta bakış tuzaklarına bir de “geribildirimle etki değerlendirmesi yapan” mekanizmaların olmaması. Bütünlükten yoksun teşvik sistemlerinin iyi niyetli de olsa tahsis ettiği kaynaklar yaratılmak istenen sonuca götürmüyor.

3- Talep cephesinden baktığımızda, ülkemizde tekstil ve hazır giyim alanlarında 2020 yılında 23,3 milyar lira, 2021 yılında Ocak-Eylül dönemlerinde 21, 7 milyar liralık yatırım için teşvik belgesi alınmış… Ülkemizde tekstil sektörün her alanında yatırımlar var: İplik, örme kumaş, teknik tekstil alanlarına yatırımlar yoğunlaşıyor. Tekstil makinelerinde de boyama, apreleme, baskı makineleri ile yedek parça üretimi hızlanıyor. Yurtiçinde makine üretimi alanında artan talep kapasiteleri zorluyor; yurtdışından getirilen makinelerin teslim sürelere uzuyor; 2,5 yıla kadar uzadığı görülüyor. İplik ve triko makinalarında sıkıntı yaşanıyor. 2020 yılında tekstil makineleri sektörü salgın etkisi nedeniyle 752 milyon dolar ihracatla bir önceki yıla göre yüzde 5,9 gerilemişti. Salgın etkisine rağmen 1,8 milyar dolarlık ithalat yapılmış, yüzde 50’lik bir artış olmuştur. 2021 Ocak-Ekim ayı sonuçlarına göre 766 milyon dolarlık ihracatla, bir önceki yılın aynı dönemdeki 571 milyon dolara göre yüzde 34,1 oranında artış gerçekleşmiş. 2021 yılının sonuna kadar 1 milyar dolar hedefinin aşılması bekleniyor. Öte yandan tekstil makinaları ithalatı da zirvelere ulaşmıştır. Ocak-Ekim döneminde 1,9 milyar dolarlık ithalat gerçekleşmiş, bir önceki aynı döneme göre ithalattaki artış da yüzde 45,1 düzeyini bulmuş. Çin, Almanya, İtalya, Belçika, Japonya ve Hindistan’dan tekstil makineleri ithal ettiğimiz ülkeler arasında

4- Güçlü bir talep ortamı oluştuğu halde tekstil makineleri üretiminde olması gereken yere ulaşamamamızın temel nedenlerinden biri, “ yan sanayi-tam sanayi bağlamı” kurulamıyor. Bu sorun bütün aktörler tarafından gerektiği kadar ciddiye alınmış değil. Tekil başarısından söz ettiğimiz üreticiler, kalite güvenirliliği gerekçesiyle hemen hemen bütün parçalarını kendileri üretme gibi maliyetli bir iş yapıyor. Sektördeki firmaların küresel ölçekte sıçrama yapmaları için “yan sanayi tam sanayi işbirliğinin” mutlaka geliştirilmesi gerekiyor. Ülke ölçeğinde tutarlı bir strateji çerçevesinde teşvik sistemi düzenlemeleri yapılması kadar, üreticinin de uzun soluklu gelişmenin “ölçek ekonomisinin erişilebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapıların esneklik ve hızından yararlanan işbirlikleri” bilincini artırmalarına ihtiyaç var.

Yeni yatırım ihtiyaçları artıyor

5- Diğer sektörler gibi, tekstil makineleri üreticilerimiz de üç alanda yatırım ihtiyacının baskısı altında: Birincisi, geleneksel teknolojilerde orta-ileri teknolojilere geçerek daha yüksek katma değer yaratan ürünler için süreç yapılandırmaları gerekli. İkincisi, dijital uyumu aşırı ve noksan değerlendirme yapmadan, gereksiz bedeller ödemeden uzman bilgisiyle devreye sokulmadan rekabet gücü yaratılması imkansız. Üçüncüsü de, “yeşil mutabakat” bağlamında bütün dünyada yükselen yatırım ihtiyacının erken uyarı mantığıyla izleyip gerekli yatırımların tam zamanında yapılmasının artan baskısı. Yeni yatırım ihtiyaçlarını uygun maliyetlerle yapmak, sektörün gelişmesini ilerletmek bütün aktörler ivedilikle işbirliği yapmaları da gerekli. Siyasi irade, bürokrasi, sektör ilgilileri, STK yetkilileri, üniversiteler ve medya mensupları orta ve uzun vadeli plan bağlamında nelerin yapılması, nelerin yapılmaması gerektiği konusunda net bilgi sahibi olmalı. Hedeflere ulaşmamız net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanmayı gerektiriyor. Özellikle salgın sonrası oluşan dış talebin ne kadar kalıcı olduğu analiz etmeden veri-odaklı analize dayanmadan, kulaktan dolma bilgilerle hareket edilmemeli. Yakın zamanda “maske makinelerinde” yaşanan kaynak israfından ders alınmış olmalı.

6- Diğer birçok sektör gibi tekstil makineleri sektöründe de “mekan sorunu” var. Bugünkü mekanlar önemli sıçramalar yapabilmek için elverişli değil. Özellikle İstanbul ve çevresindeki üreticiler için üretim mülkiyeti odaklı – girişimcinin taşa,toprağa ve betona sermaye bağlamasını önleyen- çok sayıda “özel ihtisas OSB’leri” gerekiyor. İstanbul’un iki yakasındaki mekan sorunu ülke ölçeğinde tasarlanacak stratejinin bileşeni olarak ele alınmalı.

7- İleri düzeyde gelişmiş, yüksek yenilikçi işgücü arzı olmaksızın, tekstil makine üretimini de küresel ölçekte ön sıralara tırmanamayız. Proje-odaklı mesleki eğitim programlarına bir an önce geçmeli, teorik bilgileri kadar uygulama yetkinlikleri de olan insan kaynağı arzını artırmalıyız.

8- Salgın sonrasında “iklim değişikliği”, “sağlık sisteminin yeterliliği” hassas sektörleri oluşturan “gıda, su, enerji ve lojistik akış” alanlarında öne çıkan “korumacı eğilimleri” dikkate almadan da tekstil makineleri sektörünü olması gereken yere taşıyamayız.

9- Bütün üretim alanlarında olduğu gibi, “tekstil makineleri üretimi” için de bir “ana plana” ihtiyacımız var… Sektör ilgilileri “planlı ekonomi”, “planlı yatırım”, “plana dayalı olarak tahsis edilen kaynakların yerli yerine harcanması” konusunda seslerini iyice yükseltmeli.

Söyleyecek daha çok söz var, ama yazının sınırları bu kadarıyla yetinmemizi gerektiriyor… Gelin söylenenlerin en ince ayrıntısını tartışalım, hepimiz için iyi neyse onun yelkenini rüzgarımızla dolduralım…

(*) TEMSAD (Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği) aktif bir STK… Tabela örgütü değil. Ayrı bir yazıda etkinlerini anlatacağım.

Tüm yazılarını göster