Suzan ve Hüseyin Molla Bulgaristan’da aynı köyden geç dönemde göç eden iki girişimci… Hüseyin Molla’nın dedesi ve babası da zanaatkâr. Hüseyin Molla, “Ailede üretme sevincini yaşama geleneği var” diyor. Suzan ve Hüseyin Molla işe birlikte asılıyorlar.
İlkesiz tutku tehlikelidir; ama ilkeli tutku insanı başarıya götüren büyük güçtür. Suzan ve Hüseyin Molla’nı Saver Makine tesisleri, ilkeli tutkunun neler yaptırabileceğinin kanıtı.
Yeşil mutabakat üretimin her alanında ciddi “karbon izi haritaları” gerektiriyor; tekstilde boyama da dikkat ve özen gerektiren bir alan. Boya makineleri üretiminde iddiası olan Suzan ve Hüseyin Molla’ın penceresinden bakarak “durum değerlendirmesi” yapmak istiyoruz.
Saver Makine’nın kurucuları Suzan ve Hüseyin Molla ile üreticilerin sorunlarını tartışıyoruz. Genç girişimcilerin kimliklerini nasıl tanımladıklarını öğrenmek istiyoruz. Bir çırpıda anlatıyorlar: “Bizim bir numaralı odağımız satış ayağının sağlam olması. Ne olursan ol, önce iyi bir pazarlamacı ol, diyoruz. Bir başka özelliğimiz çağımızın rekabetinde belirleyici olan inovatif ürünlerle müşterin ihtiyaçlarına yanıt vermek. Üreticiliğin, özellikle de makine üretmenin olmazsa olması olan ‘kalite” konusuna azami özeni gösteriyoruz: Kaynakların düzgünlüğünden polisaj ve kumlamaya kadar her alanda en ilerideki rakibimizi hedef alıyoruz. Kendimizin kullanmayacağı bir ürünü satmama konusuna da özen gösteriyoruz. Sattığınız bir ürünün montajı, işletme döneminde bakım-onarımı ve arıza anında müşterinin yanında ve yakınında olmanız da bizim işimizin temel unsurlarından bir başkası. Saydığımız bu özelliklere tutkularla bağlıyız !”
Tekstil boyama işlemlerinde önemli sorunlardan biri “su tüketimi”. Suzan ve Hüseyin Molla, ileriye doğru bakıyor ve “susuz boyama yapma” hedefine kilitlenmek istiyorlar. Teknolojinin şu anda “susuz boyama öncesi son adıma” gelindiğini özellikle belirtiyorlar. Bu hususun yeşil ekonominin de gündeminde olduğunu, geleceğe ilişkin yol haritalarını belirlerken yeşil mutabakat bağlamında nelerin yapılması gerektiğinin belirlenmesinin, bir erken uyarı sistemi kurulmasının hayati öneme sahip olduğunun altını çiziyorlar.
Suzan ve Hüseyin Molla’ya, “ Hüner, sizinle aynı işi yapan en ilerdekinin düzeyine erişmektir. Yaratıcılık ise hünere akıl katarak bir adım öne göçmektir” tanımlamasını anımsatarak, hünere erişmek için kendileri için “rol modeli” olan firmayı soruyorum. Daha önce çok düşünmüş ve tartışmış olmalılar ki, soru bitmeden Almanya kökenli bir firmanın adını veriyorlar.
Saver Makine yöneticilerinden “rol modeli” olarak seçtikleri firmanın ayırt edici özelliklerini anlatmalarını istiyorum: “Her müşterinin istediğini değil, kendisinin iyi bildiği işleri yapıyor. Fiyat konusunda asla pazarlık ve sorgulamaya izin vermiyor. Sözleşmesini yaparak sattığı ürünlerin teslim zamanı konusunda ödün vermiyor; dediği zamanda teslim ederek güveni pekiştiriyor. Ayrıca, kendisinden bir makine alanın ‘kalite’ konusunda en küçük bir kuşku taşımasına izin vermeyen bütün önlemleri alıyor. Kurucu ve önder kimliğini koruyor, geliştiriyor ve tanıtıyor. Kalite konusunda her çeşit ayrıntının ‘A kalite’ olması konusunda asla ödün vermiyor.
Üretim sürecinde birikim, bilinç, bakış, buluş, beklenti ve bereket üretiminin önemine değinerek, birikimlerden yararlanma konusunda attıkları adımların neler olduğunu da öğrenmek istiyoruz. Saver Makine yöneticileri, önce “ekip kurmanın” ne denli önemli olduğunun altını çiziyorlar ve çalışanların birikimi olmadan başarının olmayacağını söylüyorlar. İlk işe başladıkları yerde edindikleri birikimin, oluşturdukları çevrenin etkili olduğunu anlatıyorlar. Önce ülkenin bilimsel-teknolojik birikiminden herkes gibi yararlandıklarını, sonra da müşterinin karşılaştıkları sorunlarda en küçük ayrıntıyı bile dinleme özeni gösterdiklerini belirtiyorlar. İş yaşamında herkesi dinlemenin gerektiğini, ama başarı yolunun kendi sentezlerini uygulama becerisinden geçtiğini hatırlatıyorlar. Tekstil boyama makinelerinde “j-box” hacimlerinde yaptıkları inovatif katkının, patentli buluşlarının sürekli sorgulamanın, çalışan, müşteri ve süreçle ilgili analizlerin bir sonucu olduğunu vurguluyorlar. Buluşları olan “hacim kazandırma” işleminin ciddi su tasarrufu yaptığını ileri sürüyorlar. Bu konuda ki iddialarının “müşteri referansları” ile doğrulanabileceğinin de altını çiziyorlar. Ayrıca ısı eşanjörlerinde yüzde 60 makinede, yüzde 30 atık haline gelen enerji kullanımında, eşanjörlerin makine içine alınarak minimum yüzde 30 enerji tasarrufu yarattıklarını belirtiyorlar.
Ülkemizde tekstil üretimi belli bir düzeye geldi; makine-donanım talebi makine üreticisi için önemli bir etken… Müşterinin alacağı makine-donanım üzerinde ön-araştırmaları yaparak, ihtiyacını tam ve doğru tanımlaması ise makine üreticinin işini kolaylaştırması, kullanıcının da verimini artırması açısından önemli… Yan sanayi-tam sanayi iletişim ve etkileşimi tam olarak kurulamadığı ve simbiyotik etkileşimlerin belirleyici olamaması nedeniyle boya makineleri üretiminde de bütün parçaların aynı üretim tesisinde üretilmesi ek bir maliyet yaratıyor. Yan sanayi-tam sanayi iletişim ve etkileşiminde temel ilke olan eşdeğerlilik işlemiyor; çünkü yapılan sözleşmelere uymayanlara etkin yaptırım uygulanamıyor. Ayrıca yan sanayi fırsat bulur bulmaz makinenin tümünü yapmaya yöneliyor; böylesi bir eğilim parçaların üretiminde de makinenin bütününde de “ihtisaslaşmayı” geciktirdiği gibi, rekabet edebilir ölçeklere erişmeyi, rekabet edebilir teknolojik donanımı ve rekabet edebilir işyeri yönetimi anlayışını da engelliyor.
Yurtiçi piyasanın başka bir aksaklığı daha var: Üretilen makineler 15 vadeyle satılıyor… Kurlardaki aşırı hareketlilik, faiz oranları ve sermaye maliyetindeki belirsizlik, risk alanlarının tanımlanamaması, maliyet hesaplarının yapılamaması, satış fiyatı belirlemenin güçlükleri üreticilerin yeni yatırımlarını engellediği gibi gelişme ve modernizasyon yatırımlarını da erteleten bir etken… Ayrıca üretici ve kullanıcı arasındaki etkileşimde de güvensizlik yaratan etken.
Makine üreticilerinin gelişebilmesi için 2 yıl ödemesiz 5 yıl eşit taksitlerle ödeme yapılan bir kredilendirme talebi var. Son yıllarda üreticiye başta KOSGEB kanalı olmak üzere TÜBİTAK gibi kurumlar destek sağlıyor. Teşvik sistemlerine erişebilmede işyeri yöneticilerin güçlük çektikleri yaygın bir yakınma. Verilen krediler gerçek ihtiyaç sahiplerine, gerçek anlamda işi geliştirmeye odaklanması, bu alanda ödünsüz gözetim ve denetim yapılması gerekiyor.
Makine üretimi konusunda firmalar tekil örnekler olarak incelendiğinde çok önemli gelişmeler var. Bu gelişmeleri yerelden küresele taşıyacak, uzun soluklu bir gelişmenin gücü yapacak olan ekosistemin yaratılmasında ise bir dizi eksiklikten söz edebiliyoruz… Eksikliklerin farkındayız, bundan sonra atılacak adım bağlantıların güçlendirilmesi, iletişim-etkileşimin derinleştirilmesi ve işbirliği alanlarının yaygınlaştırılması olmalıdır…
Uzmanı olmadığımız makine-üretimi alanında simboyitik etkileşimi güçlendiren asalak etkileşimi arındıran yol haritalarını bir an önce hayata taşımak için burada yazılanların eksiklerini tamamlamaya, yanlışlarını düzeltmeye ve doğru olanın ne olduğunu söylemeye herkesi davet ediyoruz…