Bu kadar e-dönüşüm konuşurken, tabii bu tespit gerçekten insanı şaşırtıyor. Ekonomide geçtiğimiz süreci düşünürsek, belki doğal karşılanabilir. Ama hem e-dönüşüm hem bulut, hem de bu teknolojilerin alt yapısı için yapılan yatırımlarda gerçekten çok altlardayız. Birkaç hafta önce dikkat çekmiştim, bulut yatırımlarında da çok gerilerdeyiz. Seviyemiz, Türkiye ekonomisi ile kıyaslanmayacak, Bulgaristan, Yunanistan düzeyinde… Bulut dönüşümü ya da ben “bulutlaşma”, diyorum aslında e-dönüşümün en temeli, en ekonomik de yolu. KOBİ’ler için dijital dönüşüm, eşittir bulutlaşma… Yukarıdaki yoruma gelirsek Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu bugünkü durumumuzun tespitini, gözlemlerine dayanarak böyle yaptı. Tabii onlar da işin bu kısmını tam da çözmek için bulutlaşmada çözüm yaratan, “Bulut Pazaryeri”ni oluşturmuşlar. Aslında biraz ABD’den çıkan ve yazılımları satın almak yerine şirketlere kiralayan Salesforce modelini andırıyor. Ama tamamen Türkiye ihtiyaçlarına göre kurgulanmış. Bir de Türkiye’de tutulan bulut alt yapısı, TL tarifeler nedeniyle de farklılık yaratıyor. Buraya geleceğim ama biraz tespitlerden gidersek…
Özlem Kestioğlu’na, “E-dönüşüm neden istediğimiz hızda gitmiyor?” dediğimde tespitleri çok net oldu: “Konuyu ikiye ayırmak lazım birincisi, Türkiye’deki kurumsal şirketlerin dönüşümü. Diğeri de KOBİ’lerin dönüşümü. Aslında 3.3 milyon KOBİ’miz olduğu için, ekonominin içinde de çok yer kapladığı için, KOBİ’nin dönüşümü dipte çok fazla değer katıyor ve Türkiye için önemli. KOBİ’ler bunu hala masraf kalemi olarak görüyor. Hatta büyükler için de aslında durum böyle, teknoloji yatırımları hala masraf kalemi olarak görünüyor”.
Büyük şirketlerde dönüşüme direnen ekiplerin olması, KOBİ’lerde uzman kadroların olmaması gibi pek çok nedeni de sıralayabiliriz. Tabii ekonomimizdeki durum da belki yatırımı zorlaştırıyor. Kısaca ‘koyun can derdinde, sen et derdindesin’ diyebilirsiniz. Ancak şunu da söylemek gerekiyor, kaçınılan ve masraf denilen dönüşüm yatırımı, aslında maliyetleri azaltmak ve ekonomideki bu zorluklardan çıkış için de çözüm. Örneğin yine hep değindiğim, e-ihracat KOBİ’lerin tek çıkış yolu, bunu da bulutta dönüşüm ile başarabilirsiniz.
Tabii hiç değişim yok demeyelim işte herkes de gayret ediyor. Özlem Kestioğlu şöyle diyor: “Pandemi oluncaya kadar, yani yakın zamanda bile herkesin uzaktan çalışmasına gerek var mı? Neden bu kadar hızlı internete ihtiyacımız var? Gibi sorular soruluyordu… Pandemiyle birlikte bütün yatırımlar hızlandı. Pek çok teknolojinin önü açıldı ama hala büyük şirketlerde bile maliyet analizi yapılıyor. Sektör sektör fark etse bile şirketlerin teknoloji yatırımlarının, bugünkü değişim hızına yetişmesi için, cironun yüzde 9-10’unun ayrılması gerekli. Bizde bu oran yüzde 1’lerin bile altında. Banka ve Telekom sektöründe bunun biraz üzerinde ama diğer sektörlerin hepsi yüzde 1’in altında. Kuşkusuz pandemi sonrası şirketler ilgi olarak bu alana ciddi olarak odaklanmış durumdalar. E-ticaret, güvenlik gibi pek çok alanda dönüşümlerin başladığı dikkat çekiyor. Ama hala çok yetersiz ve gidecek çok yolumuz var”.
Gelelim biraz daha KOBİ tarafına, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu şöyle diyor: “Kurumsal ile karşılaştırıldığında tabii daha geride. Orada da ciddi bir bilgi eksikliği var. Hala daha KOBİ’ler ne yapılması gerektiğini bilmiyorlar.
Neye para yatırırlarsa, ne çıktısı olacak bilmiyorlar. Bizim de artık onları bu konuda desteklememiz gerekiyor. Daha teorik konuşmalardan, elle tutulur somut örneklerle desteklememiz gerekiyor. Gidecek çok yol var. Buradaki sıkıntı: 1-Eğitim sıkıntısı, 2-Dijital Yol Haritasını belirleme sıkıntısı 3-Teknolojilerin de ulaşılabilir, erişilebilir ve maliyetlerinin de karşılaşılabilir olması gerekiyor. KOBİ bunları kimden alacağını bilmiyor. Almaya kalksa da döviz bazlı yatırımlar nedeniyle IT harcamaları fazla geliyor. Büyük masraf oluyor. Diğer taraftan bugün örneğin Anadolu’da bir organize sanayi bölgesinde bunu yaptınız. Orada teknik personeli nasıl bulacaksınız ve nasıl bulunduracaksınız “.
Vodafone’un bahsettiğimiz sorunlar için attığı adımdan yukarıda biraz bahsetmiştim. Özlem Kestioğlu bunu şöyle anlatıyor: “Vodafone olarak Red Bulut Pazaryeri Platformu’nu birkaç ay önce duyurduk.
Bütün programları buluta kurguladık. Örneğin santralin var ama büyük yatırım yapmak istemiyorsun. 20 kullanıcı için santral yazılımına ihtiyacın var. E-fatura ihtiyacın var. CRM’e ihtiyacın var. Ürünlerini satacaksın e-ticarete ihtiyacın var. Biz veri merkezinde o ürünleri seçtik. Bu platform içine koyduk. O yüzden KOBİ’lerin hangisini seçsem diye bir kaygısı olmuyor. Onlar adına araştırdık ve ihtiyaç olan çözümlere yatırımları biz yaptık. KOBİ’ler gelip ihtiyacı olduğunda ve ihtiyacı kadar kullanıyor”.
Tabii burada seçim yanı sıra aslında uzman danışmanların bunu yapması çok önemli. Çünkü zaten beceremedikleri de bunlar. Özlem Kestioğlu bunu şöyle aktarıyor: “Kurulumu da biz yapıyoruz, Vodafone’dan teknik desteğini alıyor. Uzaktan bağlanıp her türlü ihtiyaçlarını uzman kadrolarımız ile çözebiliyoruz. Paketin içinde tüm bu destekler, çağrı merkezimizde ücretsiz olarak veriliyor. Şu anda 4.200 KOBİ’ye ulaşmış durumdayız. 3 ayda, yani yıl sonuna kadar da 10 bin KOBİ’ye ulaşmayı hedefliyoruz”.
İşin maliyet seviyesi ve modeli de önemli. Kestioğlu buradaki modeli şöyle anlatıyor: “Çıkış noktalarımızdan bir tanesi de teknolojinin önce erişilebilir, sonra da ulaşılabilir fiyatlı olmasını hedefl edik. Biz yatırımları burada kendimiz yapıp, aynı cep faturası öder gibi bulutta bulunan bahsettiğimiz alt yapı hizmetlerini, programlarını kullanabilmelerini sağladık. O yüzden faturalar da TL cinsinden oluşuyor. Burada tabii 50 TL ödeyen KOBİ’de var. Aylık 200 bin TL ödeyen KOBİ’de var. Ama kullandıkları programlar örneğin, enerjide bugünkü rakamlarla ödedikleri bu ücretlerin de neredeyse 3 ayda geri dönüşünü sağlayabiliyorlar. Tabii bu her KOBİ’ye göre değişiyor”.
SON SÖZ: Dönüşmeden, bugünün ekonomik zorluklarına çözüm bulmak ve rekabette avantaj yaratmak da mümkün değil.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu, “Biz Vodafone olarak organize sanayi bölgelerine odaklandık. Yıldız Üniversitesi ile bütün organize sanayi bölgelerinde bin civarında dijital elçi yetiştirdik. 4 Aylık bir program yaptık ve böylece 400 organize sanayi bölgesi için bin kişilik bir teknik insan gücü oluşturduk. Bunlar dijital dönüşümün elçisi olacaklar. Burada da Türkiye’nin şartları gereği verimlilik sağlayan ve ciro sağlayan projeleri önceliklendiriyoruz. Nesnelerin internetiyle, aslında örneğin enerji yönetimini yaparak, yüzde 20-30 kadar tasarruf sağlayabiliyoruz. Nesnelerin interneti artık bugünün önemli teknolojisi, geleceğin değil. Böylece KOBİ’lere bu kadar yatıracaksın ama bunu kazanacaksın diyebiliyoruz.