Dünyada 672 unicorn yani 1 milyar dolar değere ulaşmış startup var. İzlediğimiz unicorn listesine Getir’in de girmesiyle unicorn kavramı Türkiye’de daha çok bilinir oldu. Unicornların teknolojilerine ve sektörlerine bakınca, son yıllarda derin teknoloji startuplarının bu listeye daha fazla dahil olabildiğini söyleyebiliriz. Hala unicornlar arasında en fazla e-ticaret ve fi nansal teknolojiler startupları çoğunlukta olsa da, yapay zeka ve sağlık teknolojileri son yıllardaki artışıyla dengeleri değiştirmeye başlıyor.
Teknolojilerini daha çok gündeme getiriyoruz ama yatırımcılarını çok konuşmadık bugüne kadar. Unicorn listesinde yer alan bu startuplara kimler yatırım yapmış? 672 unicorn’a yatırım yapan 1300 kadar yatırımcı olduğunu görüyoruz. Unicorn yatırımcılarının yüzde 56’sı sadece 1 unicorn’a yatırım yapmış. Kalanında ise 180 unicorna yatırım yapan bir fon bile var: New York merkezli Tiger Global. 69 unicorna yatırım yapan Softbank Group ise 2.sırada. Onları, 58 unicorn yatırımı ile Çin’den Tencent Holding izliyor. İlk 10’daki yatırımcılardan biri de Goldman Sachs. Hani artık kendisini teknoloji şirketi olarak tanımlayan 150 yıllık yatırım bankası (https://www. ekonomim.com/kose-yazisi/goldman-sachs-bir-teknolojisirketidir/ 397158).
Unicornların hala yüzde 52’si ABD merkezli. Yüzde 21 ile Çin beklediğimiz gibi ikinci sırada. Bu ikiliyi Hindistan, İngiltere, Güney Kore izliyor. Yatırım fonları ise, genellikle merkezleri neredeyse oradaki unicornlara daha fazla yatırım yapmışlar. Örneğin Tiger Global’ın yatırım yaptığı unicornların yüzde 67’si ABD’den, yüzde 10’u Çin’den. Tencent’in ise yüzde 60’ı Çin’den, yüzde 14’ü ABD’den. Yatırımcıların startuplara hangi aşamada yatırım yaptıkları ayrı bir öneme sahip, yatırımcı açısından ayrı, startup açısından ayrı. Unicornlara en fazla yatırım yapan 10 yatırım fonu arasında yer alan ABD merkezli Accel, erken aşamada yaptığı yatırımlarla öne çıkıyor. Accel, unicornların yüzde 52’sine tohum ve Seri A yani erken aşamada girmiş. Softbank ve Goldman Sachs’ın erken aşama yatırımları çok az. Unicorn yatırımcılarının daha geniş listesine bakarsak, erken aşama yatırımları yoğun olanların, genellikle aynı zamanda kuluçka ve hızlandırma rolü üstlenenler olduğunu görüyoruz. Şimdi Türkiye’ye geri dönersek, biz hem erken aşama yatırımcılarının az olmasından hem de Seri A sonrasında hatta Seri A’da yatırım yapacak fonların olmamasından şikayet ediyoruz. Hep dediğimiz gibi, son 10 yılda girişimcilik ekosistemi önemli ölçüde değişti ve gelişti. Yatırım bileşeni bunlardan biri. Tohum yatırımı yapan fonlar arttı. Seri A yatırımlarını da görmeye başladık. Fakat Seri A’ların sayısının beklediğimiz gibi artmamasının yanında daha büyük yatırımlar yapabilecek fonları da Türkiye’de göremedik. Geçen gün Diff usion Capital Partners (DCP) Kurucu Ortağı Altan Küçükçınar ile girişimcilik ekosistemi ve derin teknolojiler üzerine keyifl i sohbetimizde bunun nedenlerini iki başlık altında değerlendirdik: Teknoloji arzı ve fon arzı. Girişimcilik ekosisteminin oluşması için teknoloji arzı olmazsa olmaz. Türkiye’de dijital teknolojilerde teknoloji arzının hızlı gelişimini son 10 yıldır daha rahat izliyoruz. Derin teknolojilerde ise aynı şeyi söylemek henüz mümkün değil. DCP, derin teknolojilere odaklanmak isteyen bir fon fakat Türkiye’deki havuzda derin teknoloji girişimcilerinin sayısının yeterince artmadığını görüyorlar. Burada farklı teknolojiler ve girişimci profi lleri için farklı ihtiyaçlar öne çıkıyor. Üniversitedeki araştırmacılar, yeni mezun ya da öğrenci girişimci adayları ve tecrübeli girişimci diyebileceğimiz farklı startup tecrübesine sahip olanların ihtiyaçları ve teknoloji üretimine katkıdaki problemleri farklı oluyor. Bu farklılık bir de işin içine teknoloji alanları girince daha kritik hale geliyor. Pandemide en önemli gündemimiz haline gelen sağlık teknolojilerinde örneğin klinik çalışma süreçlerine ilişkin sorunların önemine dikkat çekiyor Altan bey. Startupların klinik çalışmalarını hızlı yürütebilecekleri odaklı merkezlere ihtiyaç var gibi görünüyor. Girişimcilik ekosisteminin geldiği yerde teknoloji arzına ilişkin sorunları çözmek için bu farklılaşan ihtiyaçlara yönelik odaklı ve tematik yaklaşımlar gerektiği açık. Jenerik çözümler artık yeterli olmuyor. Akademik yenilikçilik ve girişimciliği tetiklemek ise, tüm bunlarla birlikte derin teknolojilerde teknoloji arzını sürdürülebilir kılmak için kritik. Altan bey, fon arzı tarafını 3 ana başlık altında değerlendiriyor: 1.Türkiye’ye para akışı, uluslararası fonların radarına Türkiye’deki havuzun girmesi. 2.Türkiye’de farklı sektörlerdeki paranın derin teknolojilere akışı, inşaat, tekstil gibi geleneksel sektörlerin derin teknolojilere ilgisinin artması. 3.Kurumsal şirketlerin kendi kurumsal fonlarını kurmaya ve açık inovasyona daha yakın olmaları. Dünyadaki yatırım ortamı dinamiklerine unicornlar özelinde baktığımızda izlediğimiz eğilimlerden hareketle, teknoloji arzı ile doğrudan ilişkili olan fon arzının saydığımız birinci bileşenini beklemenin ötesinde, ikinci ve üçüncü bileşenlerle fon arzını tetiklemeye odaklanmamız gerekiyor.