2001 krizi ardından Türkiye iktisat literatürüne giren “faiz dışı fazla” kavramı, faiz ödemeleri dışarıda tutulduğunda, -vergi başta olmak üzere- olağan bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılama kapasitesini ifade ediyor. Yani bütçe denkliğini ölçen bir tür turnusol kağıdı… Dolayısıyla da uzun yıllar ekonomik istikranın üç temel çapasından biri olarak gösterildi.
Ancak son yıllarda harcamaların gelirlerin üzerinde artmasıyla bütçe performansında da bir zayıflama var. Özellikle son iki yıldaki bozulma dikkat çekici… Hızlı büyüyen açık ise geçmiş yıllardakinden çok daha yüksek miktarda tek seferlik gelir yaratılarak kapatılmaya çalışılıyor. Diğer bir ifadeyle, bütçe açığının finansmanında giderek daha fazla oranda olağandışı gelir türleri kullanılıyor.
Nitekim, 2019 yılında faiz dışı bütçe dengesi, maliye tanımlı hesapla 23,7 milyar lira açık verirken, IMF tanımlı ya da diğer ifadesiyle program tanımlı açık miktarı 128,1 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu iki hesap arasında 104,3 milyar liralık fark, aynı zamanda tek seferlik gelirlerin de büyüklüğünü ifade ediyor. Tek seferlik gelirlerde geçen yıl en büyük kaynak Merkez Bankası oldu. TCMB’den 37,5 milyar lirası bankanın karı, 40,8 milyar liralık bölümü de yedek akçelerden olmak üzere 78,3 milyar lira bütçeye aktarıldı. Geçen yıl ayrıca imar affından 8,8 milyar, bedelli askerlik uygulamasından da 1,5 milyar lira tutarında gelir yaratıldı.