2019 yılı Kasım ayının ilk günleri, Hakan Güldağ, Servet Yıldırım ve Şeref Oğuz’la birlikte Türkiye’nin önde gelen bir bankasının Genel Müdürünün yanındayız.
O günlerde ismini 3 yıllığına kiraladığımız Dünya Gazetesi’nin yayınını 4 Aralık 2019’dan itibaren “Dünya, çalışanlarıyla yola devam ediyor” anlayışıyla sürdürmek üzere kolları sıvamıştık.
Söz konusu hazırlık döneminde iş dünyasının önde gelen isimleriyle görüşüp, nabız yokluyorduk:
- Nasıl bir ekonomi gazetesi sizi tatmin eder. Bir ekonomi gazetesinden beklentiniz nedir?
Aynı kapsamda ziyaretine gittiğimiz önde gelen bankacı, iç geçirdi:
- Eskiden hangi görüşten olursa olsun, bir gazete alıp yarım saat okuyunca ülke gündemini anlıyorduk. Şimdi iktidar yanlısı ve karşıtı toplam 4 gazeteye bakıyorum. 2 saat zaman ayırıyorum. Yine de gündemi anlamakta zorlanıyorum.
Banka genel müdürüne medyanın durumunu şöyle özetlemeye çalıştım:
- Bizim mesleğin en önemli kriteri, bir İngiliz gazetecinin 1921 yılında The Daily Telegraf Gazetesindeki yazısında kullandığı şu cümleyle anlamını bulur: “Haber kutsal, yorum hürdür.”
Tanımı ortaya koyduktan sonra ekledim:
- Gazeteden televizyon kanallarına, radyolardan haber sitelerine kadar hemen her mecrada epey zamandır “haberin kutsallığı”na uyan kalmadı. Her yayın organı haberleri temsil ettiği görüş doğrultusunda eğip büküyor. Haberin yalın halini vermiyor.
Hakan Güldağ, Servet Yıldırım, Şeref Oğuz ve ben şu mesajı verdik:
- Biz en azından ekonomide haberin kutsallığına özen göstereceğiz. Bizim gazeteyi okuyan kısa sürede o günün ekonomi gündemini rahatlıkla anlayabilecek.
Yazarlar konusundaki yaklaşımımızı da paylaştık:
- Yazar arkadaşlarımız hakaret etmemek, verileri çarpıtmamak kaydıyla eleştirilerini rahatlıkla yansıtabilecek.
4 Aralık 2019-18 Kasım 2022 döneminde Dünya Gazetesi’nde bu kriterlere uygun yayıncılık yaptık. 21 Kasım 2022’den itibaren yayın hayatına başlayan “Nasıl Bir Ekonomi” Gazetesinde de aynı anlayışı koruduk.
18 Kasım 2022’den sonra ara vermeden hızla yola devam edebilmek için 21 Kasım 2022’de yayın hayatına başlayan gazetemize, şirketimizin adından hareketle “Nasıl Bir Ekonomi” adını verdik.
“Haber kutsal, yorum hürdür” dedik, 2 yıl önce yeni bir başlangıçla yola koyulduk.
“Gazetecilerin gazetesi” dedik, ülkemizde patronsuz yayıncılık yapılabileceğini kanıtladık.
220 kişilik ekiple, okurun gündemi rahat anlayabileceği şekilde habercilik yapmaya özen gösteriyoruz.
“Haber kutsaldır” ilkesini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmıyoruz.
Gazetemizin resmi adı “Nasıl Bir Ekonomi” olsa da, kendimizi anlatmada kolaylık arayışıyla, “EKONOMİ” demekle yetiniyoruz.
İnternet sitemizde “ekonomim.com” adresini kullanıyoruz.
YouTube’da da haftanın 5 iş günü sabah 07.30-09.00’da ekranlarınıza, telefonlarınıza konuk olan EKONOMİ MASASI yayınını “Nasıl Bir Ekonomi TV” markasıyla yansıtıyoruz.
“Hafta” gazetemiz Cuma günleri EKONOMİ’nin içinde adreslerinize ulaşıyor, e-gazete şeklinde telefon, tablet ve bilgisayarlarınıza düşüyor.
Ayrıca “Paranın Yönü” de Cumartesi günleri siz okurlarımızla buluşuyor…
220 kişiyle ekmeğimizin ve mesleğimizin peşinde koşmayı sürdürüyoruz.
Desteğinize devam edin, “EKONOMİ”yi uzun yıllar boyu hep birlikte yaşatalım…
Nice yıllara “Gazetecilerin gazetesi”…
‘Made in Italy’ için 3 haftada bir Bologna’dayım
Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız’la Pomposa’daki fabrikalarından dönerken Bologna Havalimanı’nda Desa Deri CEO’su Burak Çelet’le karşılaştık.
Çelet, bu yıl Bologna’ya 18’inci kez seyahat ettiğini belirtti:
- Fabrikamız Bologna Havalimanı’na 2 saat mesafede. Bu yıl 2.5-3 haftada bir Bologna’ya seyahat etmiş oldum.
Tam o anda yanımızdan geçen havalimanı teknik görevlisiyle selamlaştı:
- 2.5-3 haftada bir gelince bu küçük sayılabilecek havalimanında epey görevli ile tanışmış olduk.
Haluk Yıldız, Desa’nın İtalya’ya neden yatırım yaptığını sordu, Çelet yanıtladı:
- Çanta, valiz ürettiğimiz bazı dünyaca ünlü markalar, “Made in Italy” olmasını önemsiyor. O müşterilerin taleplerini karşılamak üzere İtalya’daki tesisi aldık, üretime geçtik.
İtalya’da 70’e yakın personelle çalıştıklarını bildirip, müşterilerine sundukları 3 seçeneği sıraladı:
- Daha uygun fiyatlı ürün isteyenlere “Made in Türkiye” öneriyoruz.
- “Made in Italy olsun ama fiyatı da çok yüksek olmasın” diyenlere, Türkiye’den yarı mamul olarak İtalya’daki fabrikamıza gönderip tamamladığımız ürünlerimizden öneriyoruz.
- “Tümüyle İtalya’da üretilmiş ürün isterim” diyen müşterilerimiz için de seçenek sunmuş oluyoruz.
İtalya’ya yarı mamul ürün gönderme vizesi almak için 11 ay uğraş verdiğini bildirdi:
- İtalyan gümrükleri Türkiye’den yarı mamul ürün getirmemiz konusuna sıcak bakmıyordu. 1 ay gümrük idaresinin hemen her biriminin kapısını aşındırıp yapmak istediğimizi anlatmaya çalıştım. Sonunda ikna oldular.
Burak Çelet’e ihracatta fiyat tutturma konusunda neler yaşadıklarını sordum, anlattı:
- Biz çok şükür çanta ve valizde hâlâ fiyat tutturabiliyoruz. Ancak, Avrupa’daki durgunluk bizi olumsuz etkiliyor.
Ayakkabıyı tasarlayıp Desa Deri dışındaki üretim merkezlerinde ürettirdiklerini kaydetti:
- Ayakkabıda İtalya’dan Türkiye’ye bitmiş ürün getirmek bazı modellerde fiyat açısından daha avantajlı olmaya başladı. Düşünebiliyor musunuz, İtalya’dan ithal ettiğimiz ayakkabıyı Türkiye’de üretilenden daha uygun fiyata satabiliyoruz.
İtalya’da Etiler, Ulus’taki daireden daha ucuza mücevher atölyesi var
Bologna Havalimanı’nda THY’nin İstanbul seferini yapacak uçağına geçerken “Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği”nin Mustafa Kamar başkanlığındaki kurucu ekibinden Berk Ünler’le karşılaştık.
Bologna’ya seyahat nedenini sordum, içini döktü:
- İtalya’daki mücevher sektörünün üretim merkezi Bologna’ya yakın. Burada üretim için yer baktım. Ciddi ciddi burada üretimi düşünüyorum.
Desa Deri CEO’su Burak Çelet’e döndü:
- Burak Bey, yanlış anımsamıyorsam siz, “İtalya’da Etiler ve Ulus’taki daireden daha ucuza üretim merkezi almak mümkün” gibi bir açıklama yapmıştınız.
Kendi baktığı atölyelerle ilgili fiyatlardan bir örnek paylaştı:
- 400 metrekarelik içinde makineleri olan, personeli hazır atölye 700 bin Euro. Gerçekten de Etiler’deki, Ulus’taki daire fiyatından daha uygun.