Küresel tedarikte Türkiye’nin tercih edilme popülaritesine dair araştırma gösterdi ki; Çin’in salgın yüzünden zedelenen şöhreti; bizlere fırsat penceresi açmış. Tüm dünyada Türkiye’yi tercih edenlerin oranı 2019’da %4 iken bu yıl %9’a tırmanmış.
En çok ticaret yaptığımız Avrupa Birliği’nde durum daha da umut verici… 2019’da Avrupalı alıcıların tercihinde ülkemiz %14 düzeyinde iken 2020’de %30’a zıplamış. Aradaki farkın en büyük sebebi, Çin’e karşı duyulan güvensizlik…
Bu fırsatı değerlendirebilecek miyiz? Bazılarımız işe girişti bile. Ancak hala pek çok sektör, durumun farkında değil. Eski normale takılıp kalanımız çok. Salgın geçse de eski pazarımıza, alışkanlıklarımıza dönelim derdindeler.
Ancak Çin’in boşalttığı tedarik zincirinden daha fazla halka alabilmek için gayret gösterenlerimizin sayısı şükür ki giderek artıyor. Tedarik pazarında değişen dengelerin sunduğu bu imkânın en büyük handikabı; tedarik güvenliğini sağlayabilmektir.
Tedarik güvenliği derken; büyük zincirlerine büyük hacimli taleplerini karşılayabilmek için bizlerin içeride ölçek ekonomisinin gereklerini yerine getirmemizi kastediyorum. Misal her ay 5 milyon gömlek isteniyorsa, bunu KOBİ ölçeğiyle çözemeyiz.
Çin; ölçek gücüyle tedarik zincirini besliyordu. Şimdi bizlere düşen; yükselen yıldız olmanın gereğini yapmak ve işbirliği- işbölümü ile dev ölçekleri yakalamaktır.
FIRSAT PENCERESİ SÜRGİT AÇIK KALMAZ
Fırsatlar ancak ve ancak, gelirken ve önü kesilerek yakalanabilir, ardından koşularak değil… Tedarik lideri Çin’in yerine tercih edilen biz olduk ancak bu geçici bir durum.
Bizim kaçıracağımız trene Vietnam şimdiden bindi bile. Çin’den göç eden yatırımcı Vietnam’a geçmiş. Bize neden gelmediğini düşünsek iyi olur.