Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2022’de taşınacağını Bankanın Başkanı TBMM’de yaptığı sunumda açıkladı. Her şey hazır, sorunsuz taşınırız demiş. Televizyonda izledim, TCMB Başkanı ve Milletvekilleri sanki ev taşıyor havasındalardı. Üzüldüm, çünkü TBMM, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Devrimi’nin bir eseri, O’nun bir başka eseri Başkent’ten koparılıyor, ve de TBMM Milletvekilleri seyirci kalıyorlar. TCMB’nin Ankara’dan taşınmasının anlamı var. Bu anlam Bankanın tarihine bakıldığında kolayca anlaşılabilir.
Bakalım.
Son yirmi yıldır üstüne övgüler dizilen Osmanlı Devleti’nin bir Merkez Bankası yoktu. Merkez Bankası işlevlerine kısmen sahip olan banka Osmanlı Bankası (“Ottoman Bank ya da Bank-ı Osmanî) idi. Adının Osmanlı olduğuna bakmayın Banka 1856’da İngiliz sermayeli kuruldu sonra 1863’de Fransızlar da ortak oldu ve adı “Bank-ı Osmanî-i Şahane” olarak değiştirildi. Bankanın görevleri kısıtlıydı, temel yaptığı işler kredi plase etmek, hükûmete avans vermek, bunun için hazine bonolarını iskontoya tabi tutmak olarak sıralanabilir. Osmanlı Devleti bir Merkez Bankası’na sahip olmamasının acısını I. Dünya Savaşı’nda fiili olarak yaşadı.
Cumhuriyet daha kurulmadan Şubat 1923’de toplanan Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi’nde milli bir Merkez Bankası kurulacağı ifade edildi. Atatürk kuruluş sürecinde yurtdışından uzmanlara raporlar hazırlattı ve nihayetinde 11 Haziran 1930’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bir A.Ş. olarak kuruldu. TCMB 3 Ekim 1931 tarihinde de faaliyete başladı. Bankaya Cumhuriyeti yerine Cumhuriyet denmesinin ve A.Ş. olarak kurulmasının nedeni bankanın hükümetten bağımsız olduğunu vurgulamak içindir. Yani bugünlerde hala sürdürdüğümüz tartışma kuruluşta yoktu. Çünkü kurucu irade TCMB’nin bağımsız olması gerektiği bilecek kadar “iktisat” biliyordu.
Vesayetçi dönem diye anlatılan yılların Cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü 1942’de TCMB’nin bağımsızlığı ile ilgili olarak şöyle diyordu: “Merkez Bankası’nın başından beri müstakil bir müessese olmasını, diğer hususi bankalarla ilişiği şöyle dursun, Devlete karşı da, bizzat Maliye vekaletine karşı da vazifesinin icab ettirdiği dürüstlük ve sertlikle çalışması gerektiğini biliyordum. Bunun için uğraştım”.
Bir ülkenin Merkez Bankası ve bankanın çıkardığı para o ülkenin hükümranlığının temel göstergelerinden birisidir. Bu geçmişten günümüze hep böyle olmuştur. Bundan dolayı Merkez Bankaları siyasal erkin oturduğu, yönettiği başkentlerde çalışırlar. Dünyanın belli başlı ülkeleri arasında Merkez Bankaları başkentte olmayan iki ülke var. Birisi Almanya, diğeri Hindistan. Bundesbank Berlin de değil, çünkü kurulduğunda işgal altındaydı. Hindistan da ise merkez bankası Yeni Delhi’de değil, çünkü banka kurulduğunda başkent Bombay idi.
TCMB’nin taşınması bankanın bağımsızlığını yitirdiğinin bir başka göstergesidir. Artık kimse hükümetin bağımsızlığı önemsediğini söyleyemez. Çünkü öyle bir dertleri yok.
Hükümet TCMB’yi İstanbul’a taşıyarak aslında siyasi gücünün bir kısmını Başkent’ten kopartmakta. Bu sıradan bir yer değiştirme değil. Aynı zamanda siyasal bir eylem. Cumhuriyet’in kurumsal yapılanmalarından birisi daha yerinden edilmekte. Devamı gelecek. Ülkeyi yöneten siyasal erk 20 yılda bunun birçok örneğini verdi.