TCMB’den altına imza atılacak bir değerlendirme

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Merkez Bankası'nın politika faizini 2 puan artırarak yüzde 17'ye çıkarmasından belki de daha önemli olan PPK toplantısından sonra yapılan açıklama... Merkez Bankası şimdiye kadar herhalde bu kadar yalın, bu kadar somut, sorunları ve yol haritasını böylesine açıkça ortaya koyan bir açıklama yapmamıştı. Ders niteliğinde hap gibi bir açıklama...

Merkez Bankası haftalık repo ihale faiz oranını, yani politika faizini 2 puan artırarak yüzde 15’ten yüzde 17’ye çıkardı.

Bu karar şaşırtıcı değil. Her ne kadar ağırlıklı beklenti 1.50 puan idiyse de daha yüksek bir faiz artışının sürpriz sayılmaması gerektiği dile getiriliyordu.

Gerçek anlamda ilk faz artırımı

Dünkü karar aslında Naci Ağbal yönetimindeki Merkez Bankası’nın gerçek anlamdaki ilk faiz artırımı. Merkez Bankası Ağbal başkanlık koltuğuna oturduktan sonra her ne kadar 19 Kasım’daki PPK toplantısında haftalık repo ihale faizini yüzde 10.25’ten yüzde 15’e çıkarmışsa da, biliniyordu ki o tarihte zaten fiili faiz olan ortalama fonlama maliyeti yüzde 15’e yakındı. Yani Merkez Bankası o zaman fiili faize uyan bir politika faizi belirlemiş oldu, pratikte bir artış söz konusu değildi.

İşte o yüzdendir ki dünkü faiz artışı gerçek anlamdaki ilk artıştır. Yan yollara sapılmadan, politika faizine dokunmuyormuş gibi yapılarak tali yollara girilmeden yapılan bir artıştır dünkü. Gerçi aksi olamazdı; çünkü Merkez Bankası son zamanlarda kaç kez piyasanın politika faizi olan haftalık repo ihale faizinden fonlanacağını açıklamıştı.

Mesajlar...

Merkez Bankası faizi artırarak, hem de genel beklentinin üstünde bir artışa giderek çok önemli birkaç mesaj vermiş oldu.

Naci Ağbal başkanlık koltuğuna oturduğunda ve politika faizini yüzde 15’e çıkardığında, ki bu gerçek bir faiz artışı bile sayılmazdı, hep bir kuşku vardı. Ağbal’ın yeni faiz artırımlarına gidemeyeceği, bir anlamda tek bir faiz artışı için onay alabildiği ileri sürülüyordu. Dünkü karar gösterdi ki durum hiç de öyle değil.

Bir başka iddia da faiz artışı yapılabilse bile bunun sembolik düzeyde kalacağıydı. Sembolik bir faiz artışı Naci Ağbal’ın bindiği dalı kesmesi olurdu. Ağbal bindiği dalı kesmedi.

Merkez Bankası’ndan hap gibi açıklama...

Ve üçüncüsü... Para Politikası Kurulu’nun dünkü toplantısından sonra yapılan açıklama...

Merkez Bankası hatırladığım kadarıyla son zamanlarda hiç böylesine hap gibi ve sorunlara böylesine yalın bir şekilde işaret eden, ne yapılması gerektiğini böylesine somut şekilde ortaya koyan açıklama yapmamıştı. Bu çok önemsediğim açıklamayı özetleyerek aktarmak istiyorum:

“Üçüncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanma sürüyor. Ancak, aşıya ilişkin olumlu gelişmelere karşın, son dönemde artış gösteren Covid- 19 vakaları nedeniyle küresel ekonomiye dönük belirsizlikler devam ediyor.

Milli gelir verileri ve son çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyette güçlü seyre işaret etmekle birlikte artan vaka sayıları yüzünden getirilen kısıtlamalar, başta hizmetler sektöründe olmak üzere iktisadi faaliyetin kısa vadeli görünümüne ilişkin belirsizlik oluşturuyor.

Diğer yandan, salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talep, cari işlemler açığını artırıyor.

İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Bu doğrultuda Kurul, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için 2021 yıl sonu tahmin hedefini göz önünde bulundurarak, güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.

Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.

Düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir.

Merkez Bankası, karar alma süreçlerinde orta vadeli bir perspektifle enflasyonu etkileyen tüm unsurları ve bu unsurların etkileşimini temel alan bir analiz çerçevesi benimsemektedir.”

VE FAİZ-DÖVİZ GRAFİĞİ İŞTE BÖYLE OLUŞTU

Merkez Bankası’nın faizi 2 puan artırması kuşkusuz ilk etkisini döviz kurları üstünde gösterecekti ve nitekim öyle de oldu.

Faizin 2 puan artırılmasıyla birlikte dolar 7.55 ile 7.60 arasında dalgalandı. Bu satırların yazıldığı saatte dolar 7.56 dolayında işlem görüyordu.

Euro ise 9.22-9.28 arasında dalgalanma gösterdi. Biz bu yazıyı yazarken euro 9.22 düzeyinde bulunuyordu.

Dünkü yazımızda “Eğer faiz artışı daha fazla (1.50 puandan fazla) olursa yeşil-mavi makası daha da açılır” demiştik. İşte grafiği görüyoruz; yeşil ile mavi makası iyice açıldı.

MEVDUAT VE KREDİ FAİZLERİ DE YÜKSELECEK

Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 17’ye çıkarmasının ekonomide kuşkusuz bir dizi etkisi olacak.

Öncelikle piyasada faizler artacak. Zaten amaç da bu; faizler artsın ve giderek yükselme eğiliminde olan enflasyonla mücadele edilebilsin.

Ayrıca önümüzdeki dönemde dövizden TL’ye geçişin özendirilmesi amaçlanıyor, bunun yolu da getirisi yüksek TL’den geçiyor. Elbette bunu sağlayabilmek için bir dizi başka koşul da gerekir ama en başta gelen TL’nin reel olarak kazanç sağlar duruma getirilmesi, şimdi bu oluşturulmaya çalışılıyor.

MB’nin diğer faizleri

Bu arada Merkez Bankası’nın haftalık repo ihale faiz oranını yüzde 17’ye çıkarmasıyla gecelik borç alma faizi yüzde 15.50’ye, gecelik borç verme faizi yüzde 18.50’ye, geç likidite penceresinden borç verme faizi de yüzde 21.50’ye yükselmiş oldu.

Tüm yazılarını göster