Geçen ay TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan İstanbul’da kiraların çok yüksek olduğunu söyledi. Hatta daha ileri gitti. New York’un gözde semti Manhattan’da bile kiralar bu kadar yüksek değil saptamasını yaptı. Bu sözleri kamuoyunda tartışma yarattı. Ancak tartışma düzeyi sığ ve hakikatten uzak. TCMB Başkanın sözlerinden yola çıkarak önce biz de bazı saptamalar yapalım sonra da irdelenmesi gereken asıl konuya gelelim.
Bu tartışmalardan öğrendiklerimiz:
-TCMB personeli yüksek ücret almasına rağmen İstanbul’a taşındıkları için ek 9.000 TL kira yardımı ödeniyormuş. (Diğer kamu çalışanlarında böyle bir yardım yok)
-TCMB personeli İstanbul’da enflasyon oranını Ankara’ya göre yüksek bulmuşlar.
-TCMB Başkanı kamu da hiçbir personelin almadığı maaşı aldığı halde şikayetçi olduğu enflasyon konusunda site çalışanından bilgi alıyormuş.
İstanbul’da AKP döneminde inanılmaz inşaat yatırımı yapıldı daha açıkçası kent rant için yağmalandı. AKP 2002 yılından bu yana ülkeyi yönetiyor, yine AKP İstanbul’u 1994-2019 arasında kesintisiz 25 yıl yönetti. Yani yüz yaşına basan Cumhuriyetimizin dörtte birinde AKP İstanbul’un adeta sahibi idi. Sahibi diyorum çünkü gelen belediye başkanları kenti babalarının ve partinin malı gibi gördüler. Halkın hafıza sorunun olduğunu bildiklerinden kendi yaptıkları hatayı bile muhalefete satıp yerine yeni bir tez ortaya attılar ve tekrar seçildiler.
Bu saptamamıza karşı çıkanlar olacak. İstanbul’a metro, köprüler, tüneller yapıldı diyecekler. Bu tespitler doğru. Ancak İstanbul’a bu kadar yatırım yapılmasına rağmen ne ulaşım sorunu ne de konut sorunu çözülmedi, tam aksine daha da ağırlaştı. Çünkü İstanbul sürekli göç alıyor. Üstelik bunca soruna rağmen hükümet bu göçü teşvik etti. Bunu da kamu kurumlarının bazılarını İstanbul’a taşıyarak yaptı. BDDK, SPK, Ziraat, Halk, Vakıflar Bankası ve en önemlisi TCMB İstanbul’a taşındı. Hükümet görünürde bu taşınmalara gerekçe olarak İstanbul’u finans merkezi yapma isteğini gösterdi.
Banknot Çıkartma Gücü
Bu gerekçe oldukça masum görünebilir. Ancak kabul edilemez. Merkez Bankaları devletin gücünü temsil eder. Para basmak yani banknot çıkarmak bu gücün somut fiziksel göstergesi. Yani Merkez Bankası siyasi otoritenin de gücünü gösterir. Bundan dolayı pamuk ve mürekkepten oluşan banknot iktisadi bir değer taşır. Yoksa banknotun nesnel değeri yoktur. Dolayısıyla banknot satınalma gücü ekonominin ve hükümetin gücünü gösterir. Bunun somuta dökülmesi ile de merkez bankaları basım maliyeti ile paranın üzerindeki nominal değer arasındaki fark kadar senyoraj (hükümranlık hakkı) geliri elde ederler.
İlk merkez bankası 1668 yılında İsveç’te Swedish Riksbank adı ile kuruldu. Daha sonra diğer ülkelerin merkez bankaları kuruldu. Bugün dünyanın en güçlü merkez bankası olan ABD Merkez Bankası (fed) öyle kolay kurulmadı. ABD bugünkü fed’e kadar ağır bedeller ödedi. Sonunda 1913 yılında fed bugünkü yapısına kavuştu.
Bugünlerde yerlere göklere sığdırılamayan Osmanlı Devleti’nin merkez bankası yoktu. Merkez Bankası’nın bazı işlevlerini Fransız-İngiliz sermayeli Osmanlı Bankası (Bank-ı Osmanî-i Şahane) yürütüyordu. Aslında Osmanlı Devleti bankacılık sektörünü büyük ölçüde yabancı bankalara ve Galata Bankerlerine bırakmıştı. Sonunda da 1881 de iflas etti ve Düyun-u Umumiye İdaresi kuruldu. Böylece Osmanlı’nın ancak ölümü ile sona erecek olan mali tutsaklık dönemi başladı (Baştaki padişah Abdülhamid’di).
Başkenttin Değişmesi ve Merkez Bankası
TCMB, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün emriyle kuruldu. 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yasası 11 Haziran 1930 yılında TBMM’de kabul edildi ve 3 Ekim 1931 yılında da TCMB faaliyete başladı. Bankanın bağımsız olması istenildiği için Anonim Şirket olarak kuruldu. Yani ATATÜRK ve o tarihte başbakan olan İsmet İnönü bankanın uygulayacağı para politikasına karışmayı düşünmedikleri için böyle bir tercihte bulundular (Bağımsız merkez bankacılığı).
Merkez bankaları ülkenin başkentinde görev yapar. Bunun istisnası altı ülke ile sınırlı. Bu altı ülkeden ikisi önemli Almanya ve Hindistan. Almanya’da Bundesbank’ın Berlin olmamasının nedeni banka kurulduğunda Berlin’in Doğu Almanya tarafında kalmasındandır. Hindistan ise başkenti değiştiği için merkez bankası eski başkent Bombay’da. Bunların dışındaki tüm ülkelerde merkez bankası başkentte faaliyet gösterir. Örneğin ABD’nin finans merkezleri Chicago ve New York iken fed Washington’da çalışır.
Yeniden gündeme gelen Anayasa değişikliği ile eğer başkent değiştirilmeyecekse TCMB’nin İstanbul’da olmasının hiçbir anlamı yok (SPK, BDDK için de aynı düşüncedeyiz). Bundan dolayı başta TCMB olmak üzere kamu kurumlarını Ankara’da İstanbul’a taşınmak kenti kalabalıklaştırmaktan başka bir amaca hizmet etmez. Eğer rejim değişti başkentte değişmeli düşüncesi var ise bu ayrı bir tartışma konusu.
Okuma Önerisi, Haydar Kazgan, Galata Bankerleri