Başlığı yanlış yazdığımı düşünenler muhtemelen çıkmıştır. “Değerli” yazacağım halde yanlışlıkla “değersiz” yazdığım düşünülmüş olabilir. Yok hayır; yanlış yazmadım. Merkez Bankası’nın hesaplamaları Türk parasının fazlasıyla değersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Yani Merkez Bankası’na göre, bu açıkça dile getirilmiyorsa da, bankanın yaptığı hesaplamalara göre, doların ya da diğer dövizlerin artması değil, tam tersine düşmesi gerekiyor.
Durun, hemen saldırıya geçmeyin! Bir kez daha vurgulayayım; bu benim görüşüm değil ki, Merkez Bankası’nın resmi veriyle ortaya koyduğu görüş.
Yaygın kanı Türk parasının değerli, hatta çok değerli olduğu yönünde ya... Bundan dolayı da kurun hızla artması gerektiği çok taraftar buluyor ve birileri de neyi dayanak aldıklarını izah etmeden, edemeden dolar için havada uçuşan tahminlerde bulunuyor ya; işte bu yüzden Merkez Bankası’nın “çığlığı” bir türlü duyulmuyor.
Merkez Bankası da bunu açık açık söyleyemiyor ama her ay web sayfasında bu durumu ilan ediyor.
Reel efektif döviz kuru
Türk parasının diğer paralara karşı gerçek anlamda değerli mi, yoksa değersiz mi olduğunu ortaya koyan veri Merkez Bankası’nın hesapladığı reel efektif döviz kuru endeksi, kısaca REK...
Reel efektif döviz kuru; Türkiye’nin ticaret yaptığı ülkelerin paralarıyla Türk parasının karşılaştırılması. Bu yapılırken hem ilgili ülkelerdeki, hem Türkiye’deki enflasyon dikkate alınarak bir değer bulunuyor. REK için başlangıç yılı 2003 ve o yılın endeksi 100 kabul ediliyor.
100’ün üstündeki değerler Türk parasının reel anlamda değerli olduğunu gösteriyor, 100’ün altındaki değerler ise Türk parasının reel olarak değersiz kaldığı anlamına geliyor.
Grafiklerin söylediği...
Yazımda iki grafik var. İlk grafik aylık REK’in yıllık ortalamasını gösteriyor ve 2003 yılından bu yılın ocak ayına kadar olan dönemi kapsıyor. (2024 yılı ortalaması olarak eldeki tek veriyi, ocak ayını kullandım.)
İlk grafiğin açılımı niteliğindeki ikinci grafik ise 2018 yılından bu yana olan dönemin aylık seyrini ortaya koyuyor. Bu grafikler bize neler mi söylüyor:
■ Reel efektif döviz kuru endeksi, özellikle TÜFE bazlı hesaplamaya göre 100’ün çok altında ve bu da Türk parasının aşırı değersiz olduğuna işaret ediyor.
■ 2003 yılında 100 olan reel kur endeksi, bu ocakta TÜFE bazlı hesaplamaya göre 56.95’e, Yİ-ÜFE bazlı hesaplamaya göre 86.53’e inmiş durumda.
■ Reel efektif döviz kuru endeksinin 2003 düzeyine, yani 100’e gelmesi için Türk parasının değer kazanması, örneği dolarla verirsek, ocak ayı ortalaması 30 lira olan doların TÜFE bazlı hesaplamaya göre 17 liraya, Yİ-ÜFE bazlı hesaplamaya göre ise 26 liraya inmesi gerekiyor.
■ Baz yılı olarak 2003’ü almayıp daha yakın zamana odaklansak da durum pek değişmiyor. TÜFE bazlı endeks 2016 yılında da 100, aynı yıl Yİ-ÜFE bazlı endeks de 97 idi. 2003’ten 2016’ya kadar TL genellikle değerli seyretti; 2016’da 2003 düzeyine geri dönüldü, sonrasında ise TL’nin reel değeri hızla düştü.
Ya enflasyon hesabı yanlışsa?
■ Eğer reel efektif kur doğru ve gerçeği yansıtıyor ise dövizin düşmesi, yani TL’nin değer kazanması gerekiyor. Ama unutmayalım; bu hesaplamada enflasyon temel belirleyici. Sakın biz enflasyonu yanlış ve eksik ölçüyor olmayalım!
■ 2003’ten 2018’e kadar olan dönemdeki reel kur endeksi TÜFE ve Yİ-ÜFE’de paralel sayılabilecek bir seyir izliyor. 2018 yılıyla birlikte bir ayrışma başlıyor. Yİ-ÜFE bazlı endeks yüksek seyrediyor, TÜFE bazlı endeks ise adeta dibe oturuyor. Bu da akla son yıllarda TÜFE ölçümünün pek doğru olmadığı iddialarını getiriyor. Doğrusu TÜFE bazlı endeksin böylesine düşük bir düzeye gerilemesine, hele hele Yİ-ÜFE ile makasın böylesine açılmış olmasına başka türlü bir izah da bulunamıyor.
Düzeltmenin bir başka yolu...
■ Özellikle TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksinin 100’den 56.95’e kadar gerilemesi bir yanlışa işaret. Biraz önce belirttim, bu yanlışı düzeltmek (düzeltmek gibi bir çaba yok da, diyelim var), doların 17 liraya indirilmesiyle mümkün. Bu tabii ki söz konusu değil. Düzeltme için bir yol daha var; fiyat endeksini doğru yazmak!
■ Bugünkü fiyat düzeyi bir kata yakın artarsa, TL reel düzeyine gelir. Bu söylediğimden fiyatlar artmalı anlamı çıkmaz; TÜFE’nin fiyat artışlarını tam yansıtmadığı anlamı çıkar. Fiyatlar örneğin yüzde 100 arttığı halde endekse yüzde 50 artmış gibi yansırsa, bu süreçte kur ise yüzde 70 yükselirse (ki reel kur endeksi böyle olduğuna işaret ediyor) sonuçta Türk parası da bu enflasyona göre değer kaybetmiş görünür.
Merkez Bankası’nın çaresizliği
Bu veriler herhalde en çok Merkez Bankası’nın canını sıkıyordur. Her ay bir veri açıklıyor ve adeta “yarım ağız” bir şekilde “Paramız da çok değer yitirdi, ne yapsak” diyorsun. Sonra da paranın gerçek değerinin çok uzağında kalmasına yol açan başlıca etken olan enflasyonun ölçümüne bir etkide bulunamıyor ve olan biteni izliyorsun. Ve yaptığın hesapların şaşmasına yol açan o enflasyona göre de politika belirlemeye çalışıyorsun.
Türk parasının aslında reel olarak çok değersiz olmadığını da biliyorsun ama ne çare ki her ay o veriyi de açıklamak zorundasın.