TCMB enflasyon lobisine teslim oldu

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Kronik yüksek enflasyondan çok çekmiş olan Türkiye ekonomisi ne yazık ki bir kez daha enflasyon lobisinin etkisi altında ciddi bir krize doğru sürükleniyor. TCMB’nin daha doğrusu RTETCMB’nin son faiz indirimi kararı bunu açıkça gösteriyor. Bir kez daha emir demiri kesti ve şu anda en yapılmaması gereken şey yapıldı. Enflasyonla mücadele bayrağını açtığı ve TCMB’ye dış dünyada prestij kazandırmaya başladığı için görevden alınan Naci Ağbal’ın son uyarısı da dikkate alınmadı ve faiz indirimine gidildi.

Bu karar Türkiye’nin en etkili lobisi olan enflasyon lobisinin yüzünü bir kez daha güldürürken dolar üzerindeki spekülasyon yeni zirvelere tırmandı. Dün ben bu yazıyı yazarken İsmet Berkan’ın günlük 10 Haber bülteni gözüme takıldı, Türkiye’de vatandaşın 2 milyar dolar satması doları yeni zirveden döndürmüştü.

Enflasyona karşı çare olarak da zincir marketlerde sıkı fiyat denetimleri başladı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de uluslararası finans çevrelerine kendi özgün faiz teorisini anlatmasından bu yana dış dünyada da yakından izlenen komedinin yeni bölümü böylece vizyona girmiş oldu.

AKP’nin kaçırdığı büyük fırsat

Kronik yüksek enflasyon 50 yıllık hastalığımız bizim. Türkiye’de TÜFE ile ifade edilen yıllık enflasyon ilk kez 1971 yılında iki haneli rakamlara tırmanmış. 1970’lerde hızla yükselerek 1980’de üç haneli rakamlara erişen enflasyon 12 Eylül askeri yönetimini getirmişti. 1983’de askeri yönetimden %37’lik bir enflasyon mirası devralan Turgut Özal’ın Anavatan Partisi döneminde enflasyon %70’lere yükselmiş. Daha sonra DYP-SHP iktidarının işbaşında olduğu 1994 yılında yaşanan Çiller kriziyle birlikte yeniden üç haneli rakamlara erişerek %125’e fırlamıştı. 2001 krizine %70’e yakın bir enflasyonla giren Türkiye kriz sonrasında yapılan önemli reformlarla 2002’de enflasyonu %29.7’ye indirmeyi başarmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bu ortamda iktidara gelmişti.

AKP’nin ilk iktidar döneminde ekonomide devraldığı mirası iyi değerlendirerek enflasyonu 2003’de %18.4’e ve 2004’de 1970’den beri ilk kez tek haneli rakamlara(%9.3) indirmeyi başardığını görüyoruz. Bu başarı sayesinde 1 Ocak 2005’de, yılların yüksek enflasyon mirasının TL’ye yüklediği 6 sıfır atılmış ve TL için yeni bir döneme girilmişti. Türkiye 35 yıl sonra kronik ve yapısal enflasyon sorununu kökten çözme fırsatını ele geçirmişti. Bu fırsat ne yazık ki kullanılamadı, 2018’de de iş dünyasının bir bölümünün desteklediği enflasyon lobisinin gücüyle Sayın Erdoğan’ın orijinal faiz teorisi birleşince bir daha enflasyona teslim olduk ve dünyadan koptuk.

Türkiye dünyadan kopmuş durumda

Dünyanın önde gelen ekonomilerinin köklü kuruluşu olan OECD’nin geçen hafta yayınlanan ara raporunda yer alan veriler Türkiye’nin enflasyon konusunda nasıl farklı bir dünyada yaşadığını ortaya koyuyor. Raporda yer alan 2021 enflasyon tahminlerine baktığımızda zengin-gelişmiş ülkelerde en yüksek yıllık enflasyon %3.6 ile ABD’de. Ondan sonra Kanada (%3.1), Almanya (%2.9), İspanya (%2.4), İngiltere (%2.3), Güney Kore (%2.2), Euro Bölgesi (%2.1), Fransa (%1.9), İtalya (%1.6), ve Japonya (% - 0.4) geliyor. Başta ABD olmak üzere bu ülkelerin hepsinde “enflasyon yükseliyor” telaşı yaşanıyor ve merkez bankaları faiz artırmanın zamanlamasını tartışıyor.

OECD’nin, geçen hafta faizleri düşürme kararı alan Türkiye için 2021 enflasyon tahmini ise %17.8. Türkiye ile ilgili enflasyon tahmini , son günlerde faizleri yükseltme kararı alan Brezilya’nın (%7.2), Rusya’nın (%%6.1) ve Arjantin dışındaki diğer Yükselen Pazar ülkeleriyle ilgili tahminlerin iki ya da üç katını buluyor. Türkiye enflasyon  konusunda tamamen farklı bir dünyada yaşarken enflasyon korkusuyla yaşayan diğer ülkeleri yönetenlere ve finans piyasalarına hiç kulak asmadan kendi dahiyane politikasını uygulamaya devam ediyor.

Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde

Türkiye’nin önümüzdeki yıl içinde ekonomisini çevirmek için en az 200 milyar dolar dış kaynağa ihtiyacı varken halen uygulanmakta olan ve enflasyon lobisiyle iktidar yandaşlarının desteklediği politikalarla bu kaynağı temin etmesi pek kolay olmayacak her halde. Geçen hafta alınan faiz indirme kararı sonrasında finans dünyasının nabzını tutan İngilizce yayınlarda yer alan değerlendirmeler, Türkiye’yi yöneten anlayışa ve bu anlayışa teslim olan merkez bankasına hiç güven duyulmadığını ortaya koydu. 

Örneğin Financial Times’da Ayla Jean Jackley, Türkiye’de açıklanan resmi enflasyon rakamlarına artık güven duyulmadığını ve ekonomiden kaynaklanan tepkilerin iktidardaki AKP’nin oy tabanını ciddi biçimde erittiğini yazdı. Tuğçe Özsoy’un Bloomberg’deki yazısında da son faiz indirme kararının TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun itibarını sıfıra indirdiği ve dolara karşı en çok değer yitiren para birimi olan Türk lirasının yeni kayıplara uğrayabileceği ileri sürülüyor.

Pandemiden çıkış sürecinde meydana gelen gelişmeler nedeniyle dünyanın dört bir yanında enflasyon korkusu yaşanırken Türkiye’nin bir kez daha enflasyon lobisine teslim olması önümüzdeki dönemin hiç de kolay geçmeyeceğini düşündürüyor.

Tüm yazılarını göster