Öyle ya da böyle, bir yere gelindi ve birini tercih etme durumunda kalındı; yüksek faiz mi, yüksek kur mu? Yanıtı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası veriyor; “Enflasyon Raporu 2020-1”, Kutu 3.2 “Türkiye’de Faaliyet Gösteren Firmaların Maliyet Yapısının Analizi”, sayfa 41. Özeti şöyle:
■ Son yıllarda Türk Lirası'nda görülen yüksek değer kayıpları, döviz kuru duyarlılığının yüksek olduğu sektörlerde daha belirgin olmak üzere yüksek fiyat artışlarına sebep olmuştur.
■ (Analizin amacı) …firmaların maliyet yapısı içerisinde döviz kuru ve finansman giderleri kaynaklı maliyet artışlarının boyutunu araştırmak. (Örneklem 301.557 firma)
Sonuç:
■ Maliyet kalemleri içerisinde (hammadde ve yarı mamuller, malzeme, makine, enerji ve işgücü gibi temel girdilerden sonra) diğer iki önemli maliyet kalemi kambiyo zararları ve finansman giderleridir.
■ Kambiyo zararının payındaki artış, firma maliyetleri içerisinde kur zararlarından doğan maliyet artışının, kredi maliyetlerinin oldukça üzerinde olduğunu göstermektedir.
■ Kambiyo zararlarının toplam maliyetler içindeki payı (...) hızla yükselmiş ve faaliyet giderlerinin önüne geçmiştir.
■ Kambiyo zararı oranının en yüksek olduğu sektörler sırasıyla hizmetler, enerji ve inşaat sektörleridir. Bunlar, son yıllarda yenilenebilir elektrik enerjisi üretimi, elektrik dağıtımı, otoyol/köprü, şehir hastaneleri ve havaalanı gibi gerek yurt içi gerek yurt dışı kaynaklı yabancı para (YP) cinsi kredilerin yoğun olarak kullanıldığı projelerin faaliyete geçirildiği sektörlerdir.
İlgili tabloda ayrıntılara da yer veriliyor. Kambiyo, yani döviz kaynaklı işlemlerin maliyetinin toplam maliyetler içindeki payı 2009’da yüzde 2,8 iken 2018’de yüzde 13,9’a yükselmiş. Ve stratejik iki maliyet kalemi daha… “Pazarlama, satış ve dağıtım giderleri” nin payı yüzde 3,7, Ar-ge harcamalarının payı yüzde 0,1. Bu arada, tercih şansı da kalmadı; TCMB yönetimindeki son değişimin ardından hem faizler hem de kur yükseldi…