Selçuk Turgay AZAK
Vergi Müfettişi - Ekonomist
Bu yazımızda 29 Mart 2022 tarihinde TCMB tarafından yayımlanan 2021 yılına ilişkin faaliyet raporu kapsamında birtakım değerlendirmelerde bulunacağız. İlgili raporda genel olarak, iktisadi faaliyetlerin, son gelişmeler çerçevesinde neden – sonuç ilişkisi içerisinde yorumlanması ve TCMB’nin fiyat istikrarı amacı doğrultusunda aldığı aksiyonlar öne çıkmaktadır.
İletişim Politikasının Etkinliği
Merkez bankacılığında iletişim politikası önemli bir araçtır. İletişim politikası ile merkez bankaları, piyasalara uygulayacağı politikalar hakkında sinyaller vermekte ve piyasaları hedefler doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlamaktadır. TCMB, kalıcı fiyat istikrarı hedefi çerçevesinde para politikasının etkinliğini artırmak amacıyla yalın ve şeffaf iletişim politikası yürütmeyi amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda, 2021 yılında Para Politikası Kurulu kararları, Enflasyon Raporları, Finansal İstikrar Raporlarının yanı sıra, piyasa operasyonları, alınan ekonomik tedbirler ve TCMB tarafından hazırlanan istatistikler, basın duyuruları ve diğer iletişim kanalları aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Fiyat İstikrarı Üzerindeki Küresel Baskı
Bu kapsamda ilgili raporda TCMB, küresel piyasalarda yaşanan tedarik süreçlerindeki aksaklıkların maliyet artışlarına sebebiyet verdiği ve bu durumun fiyat artışlarına yol açtığından hareketle, küresel düzeydeki fiyat bozulmalarının ülkemizdeki fiyatlar genel düzeyi üzerindeki baskını azaltmak ve dezenflasyon sürecinin tesisi için para politikalarını uygulamaya devam edeceğini açıklamıştır.
İhracatın Teşvik Edilmesi ve Rezervlerin Artırılması
İlgili raporda, 2021 yılında net ihracatın yıllık büyümeye katkısı vurgulanmış ve hem ihracatı teşvik edici hem de merkez bankasının döviz rezervlerini artırıcı birtakım stratejiler uygulandığı kapsamlı bir şekilde ifade edilmiştir. Bu kapsamda uygulanan kararlar şunlardır:
- İhracatçı firmalara uygun maliyetlerle finansman sağlanması,
- Kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin yalnızca ihracat bedelleriyle yapılması,
- Yeni pazarlara yapılan ihracat, yüksek teknolojili ürün ihracatı ve döviz kazandırıcı hizmetlerin finansmanı amacıyla kullandırılan krediler için 360 gün olan azami vade uygulaması,
- Kredi kullanıcısı firmaların kredi geri ödemelerine ilave olarak ihracat bedeli dövizlerini TCMB’ye satma taahhüdü vermeleri halinde kredi vadesi ve kredi maliyetine yönelik bazı avantajlar sağlanması,
- TL cinsi kredilerde ilave döviz satış taahhüdü verilmemesi halinde krediye politika faizi -100 baz puan, ilave bir kat döviz satış taahhüdü verilmesi halinde krediye politika faizi -500 baz puan faiz oranı uygulanmasına karar verilmiştir.
Kirli Dalgalı Kur Sistemi
TCMB tarafından 2021 yılında dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edildiği ifade edilmiştir. Hatırlatmak gerekir ki, bu durumda döviz kuru, piyasada arz ve talep koşullarına göre piyasa tarafından belirlenmektedir. TCMB özellikle bir döviz kuru hedefinin olmadığını vurgulamış, ancak sağlıksız kur oluşumlarını ve piyasa bozulmalarını engellemek adına döviz kurunda oluşacak aşırı oynaklığı hafifletmek adına 1 Aralık, 3 Aralık, 10 Aralık, 13 Aralık ve 17 Aralık 2021 tarihlerinde döviz piyasalarına doğrudan satım müdahalesinde bulunduğunu beyan etmiştir. Ancak 2021 yılında ihale yöntemiyle döviz alım veya satım işlemi yapılmadığının altı çizilmiştir.
TCMB, piyasalara ve piyasa yapıcılara tek hedefinin fiyat istikrarı olduğu, döviz kuru ya da parasal taban hedefinin olmadığı mesajını vererek döviz kuruna yapılan müdahalenin bir hedef doğrultusunda yönlendirmek amacıyla değil, sağlıksız dalgalanmayı önlemek amacıyla yapıldığı mesajını vermiştir.
Liralaşma Stratejisi
TCMB, ulusal paraya olan talebi ve ulusal paranın cazibesini artırmak amacıyla bankacılık sistemindeki toplam mevduat/katılım fonu içinde Türk lirasının payının artırılmasına yurt içi yerleşik gerçek kişilerin 20 Aralık 2021 tarihinde mevcut olan döviz tevdiat hesaplarının ve döviz cinsinden katılım fonlarının TL vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüşmesi halinde mevduat ve katılım fonu sahiplerine destek sağlanmasına karar verdiğini 21 Aralık 2021 tarihinde duyurmuştur. Bu kapsamda dönüşen tutarların da zorunlu karşılık (ZK) yükümlülüğünden muaf tutulmasına karar verilmiştir. Bu kararla amaçlanan hem banka nezdinde hem de fon sahipleri nezdinde TL vadeli mevduatın cazibesini artırmaktır. Zorunlu karşılıktan muaf tutulması, bankaların TL cinsinden oluşturulan mevduatlar için kredi olanaklarını artırmıştır.
Diğer taraftan, Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) kapsamında TL zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilmesi imkânı kademeli olarak kaldırılmış, TL zorunlu karşılıkların standart altın cinsinden tesis edilmesi imkânı azami oranı ise yüzde 10’a düşürülmüş ve imkânın kademeli olarak sonlandırılacağı açıklanmıştır.
Son yorumumuzu yapmadan önce rezerv opsiyon mekanizmasının ne anlama geldiğini kısaca açıklayalım. Rezerv opsiyon mekanizması, bankalar tarafından toplanılan mevduata karşılık olarak ayırması gereken tutarın (ki bu zorunlu karşılıktır) bir kısmını yabancı para cinsinden tutabileceği olarak tanımlanabilir. Bu oranın sıfır olması bankaların sahip oldukları döviz kaynakları açısından kullanım ve hareket alanının artması anlamına gelmektedir. Bu kararın liralaşma stratejisi ile uyumlu olduğunu düşünmekteyiz.