Tatil sonrası sendromuna kesin çözüm…

Yücel UYGUN
DBA Consulting Eğitim ve Danışmanlık

"Tatil neşesi ile çalışmaktan aldığımız zevk arasındaki makas eğer çok açıksa yaşam akışımızda -derhal müdahale edilmesi gereken- önemli bir sorun vardır. Kendimizi tanımak için yeterince çaba sarf ettiğimizde bu sarmaldan kurtulmak mümkündür; şu dünyada insanlara fayda sağlayan ve kullanmaktan keyif a ldığımız yeteneğimizi keşfetmek kadar önemli olan çok az şey vardır. "

Tatil, insanın yaşamında, kendisini yenileyebilmesi, stres atabilmesi, yeni yerler görmesi vb. faydaları açısından harika bir süreçtir. Hemen hemen hepimiz, bu sürecin gelmesini iple çekeriz. Ve genel olarak tatiller -çok aksi bir durum olmadıkça- güzel geçer, çok güzel enerji depolarız ve motivasyonumuzu yükseltme fırsatı yakalarız. Fakat insanların çoğu tatil dönüşü kendilerini çok kötü hisseder; çoğu insanda tatil yapmanın neşesi ve çalışma enerjisi arasında o kadar uçurum vardır ki, ilk çalışma günü kabusa dönüşür. Ve çalışanlar zamanla tekrar aynı iş stresine alışırlar ve tekrar tatilin gelmesini büyük bir özlemle beklerler. Bu sarmal böyle devam eder…

“Tatil sonrası sendromunu gerçekten yenmek mümkün mü, tatil sonrası işe mutlu bir başlangıç nasıl yapılabilir, tatil yapmak ve çalışmak eylemleri arasındaki enerji farkı açığını nasıl en aza indirebiliriz, sorunun kökü nerede?” Sorularını kendimize sormamız ve üzerinde derin düşünme eylemi gerçekleştirmemiz bizi bu sarmaldan kurtarabilir. Yazının bundan sonraki kısmı -statü, kazanç yüksekliği vb. fark etmeksizin- işini bir türlü sevemeyen tüm kişileri ilgilendiriyor; bunu özellikle belirtmek istedim.

Bir ömür -çok veya az kazanmak bir yana-, gerçekten sevmediğimiz işleri yaparak geçer mi?.. Hepimizin yaşamı, bir gün dahi gereksiz yere harcanmayacak kadar çok kıymetli ve bu yüzden bu meselenin peşine düşmemizin en önemli görevlerimizden biri olduğuna inanıyorum. (Günümüzde küresel çapta yapılan araştırmalar, insanların çok büyük bir kısmının işlerini sevmediğini bulguluyor. Aile ve çevrenin yanlış yönlendirmesi, kendini yeterince tanıyamama gibi faktörler başlıca sebepler arasında yer alıyor.)

Çalışanların bu sarmaldan kurtulabilmesi için tecrübelerim ve araştırmalarım doğrultusunda bazı öneriler sunmak isterim:

■ Önce yavaşlamak

Schopenhauer’ın yaşamı analiz etmek üzerine kullandığı metafor çok etkileyicidir; “Nasıl ki çok büyük bir resmin tamamını görebilmek için birkaç adım geri adım atmak zorunda kalıyorsak, yaşamımızı da incelerken benzer bir şekilde hareket etmeliyiz.” Ya Montaigne’nin o harika sözü; “Yavaşladıkça çoğalıyorum…” Evet, yaşamımızı kimsenin müdahale edemeyeceği bir yerde ve zamanda, kuvvetli bir mercek altına yatırmak, incelemek, ilk adım olabilir. Örnek olarak, “Ben ne iş yapıyorum, yaptığım iş, uğraşım, beni gelecekteki hedefl erime ulaştırabilecek mi, çalışırken gerçekten mutlu muyum, gün içinde hangi ruh halim daha baskın oluyor, peki ama neden, bir şeyler yanlış gidiyorsa bu sarmaldan nasıl kurtulabilirim, bunun için neleri feda etmem gerekir? vb. soruları kendimize sorup, zaman içinde yanıtlarının gelmesini bekleyebiliriz.

■ Kendini daha iyi tanıma yolculuğuna çıkmak ve insanlara fayda sağlayan yeteneklerini keşfetmek:

Yaşam boyu devam eden bu yolculuk, aradığımız mesleği bulmamızda, özel ve sosyal ilişkilerimizin sağlam temelli olmasında çok büyük öneme sahiptir. Ve günümüzde çoğu kimse, kendini tanıma yolculuğuna yeterince çıkamadığı için, yanlış kararlar alabiliyor. Düşünebiliyor musunuz, kullanmaktan çok keyif aldığınız, insanlara fayda sağlayan harika bir yeteneğiniz var ve bundan gelir elde ediyorsunuz… Harika bir buluş. Bunun için, insanın ileri düzey merak duygusunun olması gerektiğine inanıyorum. Yaşamımızda çıktığımız en keyifl i ve tatmin edici yolculuk budur aslında. Farkında olanlara ne mutlu…

Orta ve uzun süreli bir plan oluşturmak

Yukarıdaki sürecin aşamaları, kolay olmayabilir. Çok uzun da sürebilir. Fakat sonunda elde edilecek mutluluk ve tatmin duygusu için kesinlikle bunu yapmaya değer. Yukarıdaki maddeleri iyice içselleştiren bir bireyin, plan yapma zamanı gelmiştir artık. Hedefl erin, belirgin, ulaşılabilir, gerçekçi, zaman sınırlı ve ölçülebilir ve zorlayıcı olması gerekir. Bu aşamada hedefl ere ulaşabilmek için ‘kararlılık, azim ve pozitif tutum’ en büyük yol arkadaşlarımız olacaktır.

Bu yazının sloganı, “Yavaşla, kendini keşfet ve gerçekçi bir plan oluştur” olabilir. Ve çalışanın işini gerçekten sevmesi durumunda tatil sonrası sendromları da büyük ölçüde ortadan kalmış olacaktır.

İnsanların sevdiği işi yapmalarına yönelik -üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken- birkaç güzel sözü de paylaşmadan edemedim:

“Eğer insanın işini yaparken aldığı zevk, işinden kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten fazlaysa yaptığı işte bir anlam duygusu buluyor demektir.” Çetin Altan

“Yazgıların en güzeli, bir insanın sahip olabileceği en büyük hazine, tutkuyla yaptığı bir iş için ona para ödeniyor olmasıdır." Abraham Maslow “Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız.” (Konfüçyüs)

■ Kendimizi tanımaya ve keşfetmeye yönelik farkındalığımızı yükseltecek bazı sözler:

“En büyük keşif, insanın kendisini keşfetmesidir.” Konfüçyüs

“Kendini bilmek, tüm bilgel iklerin başlangıcıdır.” Aristo

“Kendini tanı.” Sokrates

Tüm yazılarını göster