Ahmet Arslan
Muhasebat Başkontrolörü
Bilindiği üzere, kamu sektöründe tasarruf tedbirlerine ilişkin olarak 17.05.2024 tarihinde 2024/7 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayımlanmıştır. Söz konusu genelgeye karşı özellikle belediyeler ve personel sendikaları tarafından bazı eleştiriler dile getirilmiştir.
Söz konusu eleştiriler kanunlarla sağlanan imkânların genelge ile kısıtlanamayacağı noktasında birleşmektedir. Bu durum genelgenin ilgili mevzuat hükümleri karşısında irdelenmesini gerektirmektedir.
Tasarruf Tedbirleri Genelgesi belediyeler dahil tüm kamu idarelerini kapsamaktadır.
Genelgeye göre;
- Kamu kurum ve kuruluşlarınca zorunlu haller hariç olmak üzere 3 yıl süreyle büro malzemesi, makine ve teçhizat, tefrişat, bilgisayar ve donanımı ile benzeri demirbaş alımı yapılmayacaktır.
- Kamu kurum ve kuruluşları tarafından 3 yıl süreyle yurt içinde ve yurt dışında hiçbir şekilde yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, yapılmayacak veya bu amaçla arsa veya arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacaktır.
- Kamu kurum ve kuruluşlarınca, 3 yıl süreyle her ne şekilde olursa olsun yeni taşıt edinilmeyecektir. Ancak, savunma ve güvenlik hizmetleri için ihtiyaç duyulan taşıtlar ile ambulans ve itfaiye araçları acil ve zorunlu hallerde edinilebilecektir.
- Kamu kurum ve kuruluşlarınca hizmet alımı suretiyle kullanılan mevcut taşıtlar sözleşme süresi sonunda yeniden izin alınmadan yeniden kiralanmayacaktır.
Anayasaya göre;
- “İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.”
- “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.”
- “Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.”
- “Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.”
Görüldüğü üzere, Anayasaya göre mahalli idarelerin idari özerkliği bulunmakta olup, mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak ancak kanunla düzenlenebilir. Merkezi yönetimin, mahalli idareler üzerindeki idari vesayet yetkisi; mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kullanılabilir.
Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin amacı kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımını sağlamak olarak belirtilmiştir.
Bu bağlamda Genelgede belirtilen “kamu harcamalarında tasarruf ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımını sağlamak” Anayasa’da belirtilen toplum yararının korunması amacıyla örtüştüğü düşünülebilir. Bununla birlikte, mahalli idarelerin toplumun ihtiyaç duyduğu otobüs, iş makinesi, hizmet binası vb. diğer araç gereçleri edinmek için Genelge gereğince merkezi yönetimden izin alma sürecine girmeleri bu tür araçların kullanıldığı hizmetlerinin aksaması sonucunu doğurabilecektir. Bu bağlamda, Genelgenin amaçları arasında bürokratik işlemlerin azaltılması yer almakta birlikte belediyelerin bazı harcamalarda bulunmak için merkezi yönetimden izin alma zorunluluğu getirilmesi bürokratik işlemleri arttıracağından ve dolayısıyla hizmet sunumunu sekteye uğratabileceğinden bu yönüyle aslında toplum yararıyla bağdaşmayan bir durumdur.
Öte yandan, sanılanın aksine mahalli idareler ile diğer kamu idarelerinde mali disiplini bozan unsurlar arasında taşıt aracı, makine, demirbaş vb. edinimi veya kullanımındaki suiistimallerin payı oldukça sınırlıdır. Daha önceki makalelerimizde ifade ettiğimiz üzere mahalli idareler dahil kamu idarelerinde kamu kaynağının israf edilmesine yol açan başlıca faktörler yeterli fayda-maliyet ve ihtiyaç analizi yapılmadan gerçekleştirilen büyük altyapı harcamaları ve cari transferlerin varlığı ile hesap verebilirlik mekanizmalarının yeterince işletilmemesidir.
Öte yandan, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda (Md. 30); “Cumhurbaşkanı, merkezî yönetim bütçe kanununun uygulamasına ilişkin olarak; harcamalarda tasarrufu sağlamak, tutarlı, dengeli ve etkili bir bütçe politikası yürütmek için gelir ve giderlere ilişkin kanun ve diğer mevzuatla belirlenmiş konularda uygulamaları düzenlemek üzere gerekli önlemleri almaya, standartları belirlemeye, sınırlamalar koymaya, kamu istihdam politikasının belirlenmesine ve uygulanmasına yön vermeye, bütçe harcama ve gerçekleşmelerini izlemeye, ödeneklerin dağıtım ve kullanımını belirli esaslara bağlamaya ve bu hususlarda kamu idareleri için uyulması zorunlu düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.” denilmektedir.
Görüldüğü üzere, 5018 sayılı Kanun’a göre sadece merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin harcamalarında tasarrufu sağlamak konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki verilmiştir. Belediyeler merkezi yönetim kapsamında yer almadıklarından Cumhurbaşkanlığı genelgesi ise belediyelerin harcamalarında tasarruf sağlanmaya çalışılmasının söz konusu kanuna aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir.
Genelgede kamu personeli ile ilgili olarak en çok tartışma konusu olan hususların başında personel servislerinin kaldırılması yer almaktadır.
Genelgeye göre;
“Savunma ve güvenlik hizmetleri hariç; kamu kurum ve kuruluşlarınca toplu taşıma olan yerlerde personel servisi hizmeti sonlandırılacak, hizmet alımı suretiyle sağlanan personel servisi hizmeti ise sözleşme süresinin bitimine kadar devam edebilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşları, toplu taşıma olmayan yerlerde ilgili mevzuatına uygun olarak sağlayacakları personel servis hizmetinde en etkin ve ekonomik yöntemleri tercih edecekler; personel servisi temininin hizmet alımı suretiyle sağlanması durumunda aşağıda belirtilen kriterlere uyacaklardır:
Yakın yerleşkelerdeki kamu kurum ve kuruluşlarının personel servisi hizmetini birlikte ihale etmeleri esas olacaktır.
Personel servisi hizmetinden fiilen yararlanan kişi sayısının araç kapasitesinin yüzde 70’inin altında olması durumunda ilgili hatta servis sunumu yapılmayacaktır.
Personel servisi ihale şartnamelerinde araç yaşı kriteri belirlenirken model yılı yeni araçlar yerine maliyet tasarrufu sağlayacak şekilde 6/2/2004 tarihli ve 2004/6801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşları Personel Servis Hizmet Yönetmeliği’ne uygun olarak model yılı yeni olmayan araçlara öncelik verilecektir.”
Anayasa’ya (Md. 128) göre; memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
Kamu personeline sağlanan sosyal ve mali haklar esas itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yer almakta olup, söz konusu kanunda devletin kamu personeline taşıma (servis) hizmeti sağlayabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, halihazırda kamu personeline sağlanan servis hizmetinin herhangi bir kanuni dayanağı bulunmamaktadır. 5018 sayılı Kanun’a (Md. 29) göre de; Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Söz konusu hizmet kanuna değil, memur sendikaları ile imzalanan toplu sözleşmeye istinaden yürütülmektedir. Bununla birlikte, söz konusu sözleşmeye göre de servis hizmetinin minibüs, otobüs vb. araç kiralaması yapılması suretiyle sağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Kamu idareleri personele ilişkin servis hizmetini ilgili belediye ile anlaşmak suretiyle toplu kart, bilet vb. vermek suretiyle sağlayabilir.
Öte yandan, kamu personeline sağlanmakta olan servis hizmetlerinde bir çok suiistimal bulunmakta olup, kanuni dayanağı da bulunmayan söz konusu hizmetin kaldırılması kamu yararı açısından da isabetlidir.
Tasarruf tedbirlerine ilişkin Cumhurbaşkanlığı genelgesine göre belediyelerin taşıt, iş makinesi, taşınmaz mal, demirbaş ve benzeri kaynakları edinmek için merkezi yönetimden izin almak zorunda bulunmaları mahalli idarelerin idari özerkliği bağlamında yasal açıdan problemli olduğu gibi fayda-maliyet açısından bakıldığında bürokratik süreci uzatmak dışında bir işe yaramayacağı düşünülmektedir.
Tasarruf tedbirleri genelgesinde yer alan diğer hususlar ise uygulamada bu hususlarda bir çok suiistimalin bulunduğu dikkate alındığında suiistimallerin önlenmesi ve kamu kaynağının korunması bağlamında kamu yararı ağır bastığından ve 5018 sayılı Kanun’un 30’ncu maddesine dayandığından üst hukuk normlarına aykırı olmadığı düşünülen hususlardır.