Enflasyon, kendiliğinden düşesi bir şey değildir. Hani armut misali, olgunlaşınca dalını terk edip yere düşmez. Onun için önlem alman, bedel ödemen gerekir. Bakıyorum da sadece “Merkez’in yılsonu %36 olur” söylemine güvenmek zorunda bırakılmış gibiyiz. Oysa enflasyonun düşmesi her ne kadar Merkez’in ana işi olsa da tek başına düşürmeye gücü yetmez. Faiz tırmanışı da bir yere kadar.
Yabancı sermaye bulamadık, vergilerle sıkıntılarımızı aşmaya çalışıyoruz. Bir yandan sıkı para politikasını uygulama gayretindeyiz. Peki, başarılı olabilecek miyiz? Dolar kuru 29,93 lira. Adeta 30 lira sınırında park etmiş küçük bir baraja dayanmış ve duruyor. Hazine ve Maliye Bakanımız elinde çantası ile dolaşıp duruyor. Gördüğümüz ise bir sermaye girişinin olmaması…
DOLARDAKİ ARTIŞ %47’Yİ BULUR MU?
Enflasyon nedeniyle KVD ve ÖTV matrahı üzerinden vergiler tırmandı ve oranlar da arttı. KDV çıkıyor, kurumlar vergisi yükseliyor, motorlu taşıtlar vergisi de öyle. Devlet bir yandan vergiler üzerinden açıkları tamamlama gayretinde. Diğer yandan da kapı kapı dolaşıp dış kaynak arayışını sürdürüyor.
YATIRIMCI GÜNLERİ TOPLANTISINDAN BİR ŞEY ÇIKAR MI?
TCMB, Yatırımcı Günleri’nin ilkini 11 Ocak Perşembe günü New York’ta düzenleyecek. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TCMB Başkanı Dr. Hafize Gaye Erkan, yatırımcılarla buluşacak. Bu toplantıların özünde yabancı sermayeye güven vermek vardır. Peki, buradan bir sonuç çıkmasını bekliyor muyuz? Beklememiz için bir şeyler yapmamız gerekmez mi?
İKİ SORU İKİ CEVAP
Kamu vergilerle gelirini artırırken tasarruf yapıyor mu? Kamu harcamalarına tam gaz devam ediyor. İtibardan tasarruf olmaz inadındalar. Hiç birinin aklına kamunun fuzuli harcamalarını kısmak gelmiyor. Daha yeni Meclis’teki milletvekillerine 57’si lüks olmak üzere 113 araç kiralamak için 377 milyon lira ödediler. Şirketler nasıl etkilenecek? Şirketler fiyatlara zam yaparak ve bunu anında yansıtarak enflasyonla mücadele (!) ediyor. Bazıları ise durgunluk gerekçesiyle zammı sineye çekiyor ancak bunun çok uzun süreli olmayacağını söylüyorlar. Eninde sonunda maliyet enflasyonu şirketlerin tepesine binecek.
not
IMF’YE GİTMEDİK!
IMF acı reçete demektir. Peki, kendimize IMF olduk mu? IMF’ye gitmemek, bir ekonominin kendi iç dinamiklerine daha fazla odaklanması anlamına gelir. IMF ile ilişkilendirilen ‘acı reçeteler’, genellikle sert mali disiplin ve yapısal reformları içerir.
Bu bağlamda, bir ülkenin IMF’ye gitmeme kararı, kendi ekonomik politikalarını belirleme ve uygulama konusunda daha fazla bağımsızlığa işaret edebilir. Biz de kendi IMF’imiz olma yolunda adım attık.
Burada sorun, kendimize IMF olma kararlılığımızın ne kadar devam edeceğidir. Seçim sonrası eğer bir referandum sandığı kurulacaksa, ekonomide U dönüşü, hiç de ihtimal dışı olmayacaktır. Nitekim New York’taki yabancıların birincil sorusu; “seçimden sonra var kalacak mısınız? Naci Ağbal sendromu yinelenecek mi?” olacak. Kızmalı mıyız? Avuç açtığın borç istediğin yabancı bunu merak etmez mi?