Dr. Savaş YILMAZ
Türkiye ekonomik olarak temel bazı sorunlarını çözmekte zorlanan gelişmekte olan ülkeler liginden bir üst lige çıkma arzusunu da sürekli erteleyen bir ülke konumundadır. Orta gelir tuzağı denilen aralıkta bekleyen ülke belirli peridolarla da ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunların temelinde güçlü, taban yayılmış ve sürdürülebilir bir finansal yapının olmayışı yatmaktadır.
Faizsiz ekosistem diğer bir deyişle toplam katılım bankacılığının bankacılık sistemi içindeki payı %8 civarında kalmakta ve konvansiyonel ürünlerin hâkim olduğu alanda faizsiz sistem ise büyüyememektedir. Faizsiz bir bankacılık sistemi faizsiz bir finansman sisteminin büyümesi ile mümkün olacaktır. Finansal tabanını ve toplumsal katılımı oluşturamadığımız bir sistemde katılım bankacılığının gelişmesi çok mümkün olmayacaktır.
Genel ekonomide tasarruflar ile ilişkili temel çıkmazlarımız bulunmaktadır;
Kayıtlı sisteme giren tasarruf düzeyi yetersizliği, kur-faiz sarmalı, küçük tasarruf sahiplerinin alternatifsizliği, faiz hassasiyeti olanların alternatifsizliği, kredi daralmasında alternatif çözümlerin eksikliği
tasarruf finansman şirketleri temel yapısal sorunlarımıza ilişkin önemli bir cevap olma potansiyeli bulunan şirketlerdir. Tasarruf finansman şirketlerinin (TFŞ) hacminin büyütülmesi durumunda bir çok yönüyle bir çok soruna cevap veren noktaları vardır. Ne yazık ki sistemin bu yönünün gerek geçmiş ekonomi yönetimleri gerek faizsiz eko sistem isteyenlerin de kavrayamadığı ama her gün büyüyen güçlü bir yapı oluşmaktadır.
Türkiye’de son dönemde tasarruf finansman şirketleri ile ilgili önemli düzenlemeler oldu. 1990’lı yıllarda tasarruf finansman sistemini kullanarak sektörde faaliyette bulunan sadece 2 tasarruf finansman şirketi bulunurken bu sayı, 7 Mart 2021 tarihi itibarıyla 50’nin üstüne çıkmıştır. Mart 2021 tarihinde, 6361 sayılı finansal kiralama, faktoring, finansman ve tasarruf finansman şirketleri kanununda yapılan değişiklikle birçok şirket, kanunda belirtilen kriterleri taşımadıkları için tasfiye edilmişlerdir. Böylece sektör açısından milat sayılacak bir dönem de başlamıştır. Bu tarihten sonra lisanslı, belirli denetim ve standartlara tabi bir sektör haline gelmiştir. Türkiye’de Haziran 2023 döneminde toplam 433 adet şube ve 4,130 adet istihdam büyüklüğüne ulaşan sektörün müşteri sayısı 337 bin kişidir. Tasarruf ve finansman dönemine ait sözleşme tutar toplamı ise Haziran 2023 tarihi itibariyle 106 milyar TL’ye yükselmiştir.
Peki saydığımız temel sorunlara tasarruf finansman şirketlerinin aslında çözüm sunduğunu göz ardı etmiyor muyuz.
Tasarruf Düzeyi Yetersizliğine Çözüm Sunar : Tasarruf finansman sistemi tam bu anlamda güçlü bir üründür. Bireyler tasarruflar yaparken diğer yandan da o tasarruflar finansal sistem aracılığı ile yatırıma dönüşmektedir. Özellikle yastık altı birikimlerin sisteme girmesinde büyük bir ivme kazandırabilir.
Kur, enflasyon, faiz denkleminde olmayan bir araçtır. : Bu anlamda sistem yerli para birimi ile tasarruf yapma ve tasarruflarında yatırıma dönüşme imkânı sunar.
Küçük tasarruf sahiplerinin alternatifsizliğine alternatiftir; Küçük tasarruf sahipleri birikim hedefleri doğrultusunda tasarruflarını yapabilme imkanı sunar.
Faiz hassasiyeti olanların alternatifsizliğine güçlü bir seçenektir: Bu anlamda faiz hassasiyeti olan bireyler için hem tasarruf hem finansman bağlamında tamamen faizsiz bir çözüm sunmaktadır.
Kredi daralmasında alternatif çözümlerin eksikliğine çözüm sunar; Özellikle Finansal İnceleşme yöntemi hem konut üreticisi hem de bireyler için çözüm olacaktır. Fon havuzuna dahil olan gerçek veya tüzel kişiler, tasarruf sürecinde biriktirdikleri paraları birbirlerine faizsiz olarak ödünç verirler.
Kamu tarafından akredite edilmiş olması ve sürekli BDDK denetimine tabi olması sistemi güçlendirmiştir. Diğer taraftan bazı destek ve teşviklerle desteklenmesi de önemli bir ivme kazandıracaktır.
✔ Mevzuatın Faktöring ve Leasing sisteminden ayrışması için özel bir mevzuatın oluşturulması gerekir.
✔ Tasarruf Finansmana tıpkı bankalar ve Bireysel emeklilik şirketlerine tanınan vergi ve harçlarla ilgili destekler yapılmalıdır.
✔ Tasarruf Finansman Şirketleri’nin de itibarının korunmasına yönelik yasal düzenlemelidir.
✔ Sitem likidite krizlerine maruz kalmaması için bazı teşviklerle, garanti, alacak sigortası gibi ürünlerle desteklenmelidir.
✔ BES e verilen desteğin benzeri tasarruf ve yatırımı özendirmek için sisteme verilebilir
✔ Mevcut ekosistemde var olan büyük desteklerin çok daha azı ile Tasarruf Finansman Şirketleri ekonomik sonuçları daha etkin olan katkılar sağlama potansiyeline sahiptir.
✔ Enflasyonist dönemlerdeki etkilerinden arındırabilmek için endeksli bazı ürün imkanları verilmelidir. (Gümüşe veya Altına endeks, emtiaya endeks gibi alternatifler) Yastık altı denilen ve yatırıma dönmeyecek olan bu tasarrufların da reel sektöre dönmesi sağlanacaktır.
Sonuç olarak ; Türkiye’nin son 40 yılda kendine has bir model olarak başladığı, devletten hiçbir destek ve teşvik almadan geliştirdiği bir model olan Tasarruf finansımsan şirketleri günümüzde lisanslı ve BDDK denetiminde faaliyetlerini sürdürmektedir. Faizsiz bir model olması, küçük yatırımcıya alternatif sunması, tasarrufların direk yatırıma yönelmesi gibi çok temel dışsal faydaları ekonomiye sunan sistem maalesef hem kamu kurumları hem de fayda sağladığı sektör tarafından çok anlaşılamamıştır. Özellikle BDDK lisans ve sürekli bir şekilde BDDK denetimi altında olması daha çok vurgulanması gerekmektedir. Faizsiz bankacılığın gelişimi için dahi faizsiz bir finans sistemi mutlak gerekliliktir. Özetle, devlet dahil tarafları için birçok avantajları olan, ekonomik ve sosyal katkıları da bulunan imece usulü yardımlaşma ve dayanışmaya dayalı, banka-dışı faizsiz bir sistemin ülkede yaygınlaşma potansiyeli büyüktür. Ne acıdır ki yıllardır faizle mücadele ettiğini ileri sürülmesine karşın faizsiz finansmanın bu topraklarda geliştirdiği ürüne karşı hiç ilgi göstermemiş, hiç destek sağlamamıştır. Ama birçok teşvik ve destek alan yasalarla korunan bankacılık sistemi ile de sürekli karşılaştırılmaktadır. Türkiye’de özellikle bireysel yatırımcıların tasarruf alışkanlıklarına somut bir ürün sunduğundan ve genel finansman sistemine tabana yayılmış bir havuz sunduğundan çok fazla katkı sağlayabileceği açıktır. TŞF’lerin ve sistemin vergi muafiyetleri, teşvikler, yeni ürünler, koruyucu ve ön açıcı bir mevzuatla desteklenmesi ülke ekonomisine büyük fayda sağlayacaktır.