Dövizdeki yatay seyir, piyasaları rahatlatsa da geleceğe dair kaygılar sadece kurla sınırlı değil. Misal, zaten emtia zamları ve girdi maliyetlerinin pençesinde kıvranan tarım; şimdi de kurun bu yüksek seviyesiyle girdiler üzerinden rekolte tehdidi altında…
2021’de derdimiz kuraklık idi. Yangınlar, seller bir yandan kurak geçen aylar diğer yandan, tarımdaki üretimi olumsuz etkilemişti. Hatta öyle ki gıda enflasyonunun baş sebepleri arasından sayıyorduk. Nitekim bu sadece Türkiye’ye has bir sorun değildi. Dünya Gıda Örgütü FAO, rekor fiyatlara dikkat çekmişti.
GEÇİMLİK TARIM DÖNEMİNE DOĞRU
Aralık ayındaki kur sıçramasıyla birlikte tüm ekonomide maliyet krizleri yaşana dursun, özellikle gübredeki fiyat artışları, yeni bir tehdit alanı oluverdi. Yüzde 600’lara varan artışlar neticesinde gübreye erişim, en büyük dert olarak karşımızda duruyor.
Pek çok tarla gübreleyemeyecek. Pek çok çiftçi, gübre sıkıntısı çekiyor. Hatta, “attığım gübrenin maliyeti, umduğum hasadın değerini karşılamıyor” diyenler çoğunlukta… Mayıs’ta eğer gübrelemede aksilik yaşanırsa, ki yaşanacağı şimdiden belli, bu yıl hem rekolte hem de ürün kalitesinde sorun yaşayacağız.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Gübresiz tarım olur mu?
Olmaz. Olur da geçimlik tarım olur. Herkese yetecek kadar üretemezsin. Doğal gübre zaten çok sınırlı… Suni gübre de olmayınca rekolte düşecek, Ramazan’la birlikte tırmanacak talep ve turizm sezonuyla artacak gıda tedarik ihtiyacı, daha da belirgin hale gelecek.
Hükümet ne yapmalı?
Tarıma ilave destek açıklandı. 60 milyar liralık desteğin sadece gübreye tahsisi dahi devede kulak kalıyor. Sorun yalnızca gübre değil kuşkusuz. Bunun mazotu var, ilacı var, lojistiği var, kredi faizi var. Hükümetin tarıma, ürün bazlı destek üretmesi, bütçe kaynaklarını zorlaması şart. Aksi takdirde bu yıl gıda enflasyonu kendi rekorlarını kırabilir.
NOT
ELDEN GELEN ÖVÜN OLMAZ O DA VAKTİNDE BULUNMAZ
Teknoloji ile tarımın buluşması, verimlilik rekorlarıyla gıda sorununu çözse de temel girdi ihtiyaçları hala aynı… Gübre, tohum, ilaç, lojistik, su, kredi gibi… Eğer bunları uygun maliyetle karşılayamazsanız yeterince gıda üretemezsiniz.
İthalata güvensen, kur yüzünden maliyet tırmanacak. Girdileri ucuzlatayım desen, enflasyon buna izin vermeyecek. Elden gelen gıda bir yere kadar, sen üretmelisin. Bunun da yolu akıllı tarımdan geçer ve ne yazık ki yıllardır bunu başaramadık.
Havza tarımı diye zihinleri oyalıyoruz fakat ne arazi bütüneştirmesi, ne üreticinin örgütlenmesi, ne kooperatifleşme, ne de hal ve perakende yasasını çıkarmak, bize nasip olmadı. Acaba bu bir nasip meselesi mi akıl meselesi m? Siz karar verin.