Tarımda ortak makine parkı ve markalaşma örneği

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı’nın daveti ile 6-7 Mayıs tarihlerinde 6. Merzifon Kitap Fuarı’na gittim. Sevgili kardeşim Ozan Bingöl ile birlikte Cumhuriyetten Günümüze Tarım ve Vergi Politikaları konusunda düzenlenen söyleşide görüşlerimizi paylaştık. Okurlarımızla buluşup kitaplarımızı imzaladık. Çok yakın ilgi ve dostlukları için Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, belediye bürokratları, çalışanları ve fuara gelen okurlarımıza, çiftçi dostlarımıza bu vesile ile bir kez daha teşekkür ederiz.

Fuar için gittiğim Merzifon’da uzun yıllardır tanıdığım, çalışmalarını ilgiyle izlediğim Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Güner Arslan ile buluştuk. Birlik çalışmalarını yerinde göre fırsatım oldu.

Damızlık sığır birlikleri içerisinde yaptığı örnek çalışmalarla öne çıkan Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği 1998 yılında kuruldu. Islah amaçlı kurulmuş bir birlik ama birçok faaliyet alanı var. Hayvan ıslahı, suni tohumlama, süt toplama, çiğ süt analizleri, ürün satış, ortak makine parkı, yem, küpeleme, üreticiye belli konularda danışmanlık ve daha birçok hizmet sunuluyor.

En önemli hizmeti ise üreticinin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak bir ürün satış mağazası ve üreticilerin ürünlerini markalaştırmak ve pazarlamak için Amesya markası ile tüketiciye doğrudan ulaştırılması.

Ortak makine parkı ülke tarımının geleceği

Tarımda ortak makine parkı çok konuşulur ama uygulamada çok fazla örneği yok. Aziz Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde İzmir’de Ziraat Odaları’na, makine hibe ederek bu konuda bazı adımlar attı. Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği bu konuda en önemli örneklerden biri. Birlik Başkanı Güner Arslan ile pek çok konuyu konuştuk. Ortak makine parkını ayrı bir heyecanla anlatıyor: “ Ortak makine parkı, Türkiye tarımının geleceği. Neden? Çiftçi yaşlanıyor. Öz kaynakları güçlü değil. Birliklerin, kooperatiflerin ortak makine parkı oluşturması gerekiyor. Bu makine parkı ile çiftçi öz kaynağını, sermayesini tüketmemiş olur. Daha verimli alanlarda kullanır. Çiftçi makineye vereceği parayı işletmesine, çocuklarının eğitimine harcamış olur. Yılda bir kere tatil yapma olanağı bulur.”

Makine kullanım ücretini çiftçi belirliyor

Geniş bir makine parkına sahip olan Amasya Damızlık Birliği, çiftçinin mevsimsel olarak ihtiyaç duyduğu zaman başvurarak belli bir ücret karşılığında makineyi kullanabiliyor. Birlik üyesi, yöneticiler hepsi çiftçi alınacak ücretleri de onlar belirliyor. Her makinenin operatörü ve onun da maaşı var. Mazotu, bakımı var. Bunların hepsi hesaplanıyor.

Güner Arslan, makine kullanımının her geçen gün arttığını belirterek şunları söyledi: “Ben de çiftçiyim. Biz fiyat belirliyoruz ve bu hepimiz için makul bir fiyat. O fiyat üzerinden çiftçinin işi yapılıyor. Aslında çiftçi kendi fiyatını kendisi belirliyor. Çünkü hepimiz çiftçiyiz ve makineleri ortaklaşa kullanıyoruz.

Burada her sezon için ihtiyaç duyulan makine var. Ekim, dikim, sürüm, hasat. Balya makinesi. Toprak tesviye makinesi. Gübre yönetimi var.

Büyük güçlü traktör ve makinaların olmasının nedeni işin çabuk görülmesi. Daha ekonomik olsun diye. Ayrıca çalışanlar ziraat mühendisi, toprak, tohum birçok konuda çiftçiye önerilerde de bulunuyor. Bunlar da verimliliği etkileten faktörler.

Çiftçi, 60 günlük iş için traktörü 365 gün tutmayacak

Bu makine parkı ile çiftçilere nasıl bir katkı sağlandığını, verimliliğe etkisinin olup olmadığını sorduğumda ise Güner Arslan heyecanla şunları anlattı: “ Her şeyden önce küçük çiftçi fuarlarda gördüğü o makineleri bireysel olarak alamasa da sahip olabildi. Kullanma hakkına sahip. Buradaki makinelerin hepsi çiftçinin.

Zaman bakımından ciddi bir tasarruf oldu. Bir telefonla işimi yaptırıyorum. Bunu yaparken verimden kazancım oldu. Param da cebimde kaldı. Yani kendim makine alacağıma Birlik benim adıma makine aldı. Bir çiftçinin 365 günde traktörü kullanacağı gün sayısı en fazla 60 gün. Yani bitkisel üretim yapan bir çiftçi 60 gün için bir makineyi 365 gün bekletemez. Bu büyük israf olur. Bunun için borçlanamaz,10 yıl o borcu ödemek için çaba gösteremez.”

Avrupa’da ortak makine parkı yaygın

Avrupa’da ortak makine parklarının kurulmasının yıllar önce başladığını hatırlatan Arslan: “Bizim birlik olarak Fransız Instıtut De L'elevage Hayvancılık Enstitüsü ile işbirliğimiz var. Onlar bize dediler ki Fransa’da tarımın, hayvancılığın en dinamik yapısı bu ortak yapılar oldu. Onlar 1945 yılında kurmuşlar bu sistemi. Biz geldik 2023 yılına diyoruz ki makine kooperatifleri gerekli. Makine kooperatifleri kurulmalı. Aradan çok zaman geçmiş. Biz biraz geri kalmışız. Yetişemiyoruz.

Biz bir kooperatif değiliz ama birlik olarak bunu yapıyoruz. Birlik üretici üyesinin her türlü ihtiyacını karşılar. Çiftçilerin bu makine parkından yararlanma oranı her gün artıyor. Burada Amasya’da tarım iyi yapılır. Özellikle Merzifon Ovası’nda. Burada makine parkımız bazen yetersiz kalıyor. Çünkü ihtiyaç var. Çok geniş bir alanda üretim var, çok iş var.” dedi.

Ödeme sütle yapılıyor

Ortak makine parkından makine kullanan üretici ödemeyi de ürettiği ürünle yapıyor. Çoğunlukla sütle ödeniyor. Birlik üreticiye makine hizmeti verirken bir yandan da ürettiği ürünü, sütü alıyor. Makine kullanım bedeli bu sütle ödeniyor.

Öncelikle Birlik üyelerine hizmet verdiklerini vurgulayan Güner Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: “ Ödeme kısmı en kolayı. Üreticinin ürettiği süt var. Sütün bedeli var. Üreticiye diyoruz ki 30-40-50 gün vadelendirebilirsin. Birçok kolaylık sağlanabiliyor. Ödeme kısmı en kolayı. Önemli olan işin yapılması ve o kolaylığın sağlanması.

Bu hizmetlerde önceliğimiz kendi üyelerimiz. Başka kooperatifler, birlikler de kendi üyelerine bu hizmeti versinler. Bu hizmetlerde üye olmayanlara ekstra bir ücret uygulanıyor. Onlara diyoruz ki hayvan alın üye olun ve daha ucuza yararlanın.

Burada ayrıca mısır, arpa ezme, yem hazırlama depolarımız var. Çiftçilere yönelik satış mağazamız var. Bir çiftçinin ihtiyaç duyacağı tüm ünler var. Kaynak makinesi, jeneratör, süt ile ilgili her türlü makine ekipman var. Çiftçinin işini kolaylaştıran her türlü alet ve ekipmanı da satıyoruz. Üretici talep ettiği için bu satış mağazasında her şey var.”

Çiftçinin ürünü Amesya markası ile tüketiciye ulaşıyor

Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği sadece üretim boyutuyla değil, çiftçinin ürünlerini Amesya markası ile tüketiciye doğrudan ulaştırıyor. Birlik Başkanı Güner Arslan markalaşma ve pazarlama konusunda şu bilgileri verdi: “Ülkemizde tarımsal ürünlerde marka sayısı oldukça az. Biz Amasya’nın eski ismi olan Amesya markasıyla üreticilerin ürünlerini ülke genelinde pazarlıyoruz. Bu iş için 26 kişi çalışıyor. Süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, bakliyat, ev yapımı ürünler ve çoğunluğu kadın üreticilerimizin tüm ürünlerini bu marka ile satıyoruz. Bölgedeki üreticilerin ürettiği her şeyi pazarlamaya çalışıyoruz. Aslında temel sorun pazarlamada. Biz bunu çözmeye çalışıyoruz.

Burada ne kadar çok üretirseniz üretin, ne kadar çok çalışırsanız çalışın ürününüzü iyi pazarlayamazsanız, markanız olmazsa para kazanmanız mümkün değil. Ürününüzü pazarladığınız ve markalı hale getirdiğinizde para kazanabilirsiniz.

Bizim yaptığımız aracıları kaldırmak. Biz üreticiden doğrudan tüketiciye sunuyoruz. E-ticaret ile, toplu satışlarla bunu çözdük. Hani deniliyor ya Antalya’da domates 3 lira İstanbul’da niye 20 lira deniliyor. Biz bunun formülünü bulduk. Marka olduktan sonra gerisi kolay. Ülkemizde 85 milyon insan, tüketici var. Turistleri, mültecileri saymıyorum. Bu ülkede gıdaya büyük ihtiyaç var. Tarımda da büyük potansiyel var. Bunu değerlendiriyoruz. Biz satış yerlerimizde balkonda eksinler diye fide satıyoruz. Yok satıyor. Çok ilgi var.

Siz domates üretirsiniz ve bunu salça olarak satarsınız, kurutarak satarsınız. Markalaşma ve pazarlama sorununu çözdünüz mü ürünü satmamam gibi bir durum olmaz. Bizim Amesya ile yaptığımız bu.

E ticaretle satışımız çok iyi gidiyor. Abartısız günde 200 kargoyu buluyor. En fazla satışı tabiî ki İstanbul’a yapıyoruz. Ama birçok kente gönderiyoruz. İstek Okulları ile bir anlaşmamız var. O bizim için çok büyük bir avantaj. İstek Okulları’nın 11 ilde okulları var. Etlerimiz buradan şoklanarak bu 11 ile gönderiliyor. Bizden istenen kalite, süreklilik. Onu sağladıktan sonra gerisi geliyor.

Süt ve süt ürünlerinde günlük yaklaşık 110 ton sütümüz var. Sütün bir kısmı doğrudan satılıyor. Bir kısmı da peynir, yoğurt, çökelek, tereyağı olarak işlenip satılıyor.

Unlu mamuller grubunda köylerde üretilen ürünler, kadın kooperatifinin ürettiği ürünler var. Reçel marmelat grubu ürünlerimiz var. Kadın kooperatifleri üretiyor. Her üründe üretici kadının adı da etikete yazılıyor. Üreticinin adı, köyün adı, özellikleri yazılıyor.

Yine, organik ceviz, badem ürünlerimiz, turşu çeşitleri, Amasya Taşova’nın coğrafi işaretli kurutulmuş bamyası, kuru bakliyat ürünleri, yerli buğdaylarımızdan farklı un çeşitleri, dünya çapında ödüller alan Halit Çelebi’nin balları ürünlerimiz arasında.”

Özetle, “Geleceğin İçin Üret Türkiye” sloganı ile Amasya Merzifon’da örnek çalışmalar yapan Amasya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği örnek alınmalı. Bu ülke tarıma değer verdikçe, tarımı önemsedikçe kalkınacaktır.

Tüm yazılarını göster