Akıllı tarım, hassas tarım, dijital tarım, yapay zekâ ve benzeri kavramları her geçen gün daha çok kullanılıyor. Özellikle tarım ve gıda konularına ilgi duyan gençler, teknolojiyi de yakından izliyor ve kullanıyor. Geleceğin tarım ve gıda sisteminde dijital teknoloji vazgeçilmez olarak görülüyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)Yatırım Merkezi ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ortaklaşa “Türkiye’de Tarım için Dijital Teknolojiler Raporu” yayınladı. Raporda, Türkiye tarımının genel durumu, teknoloji kullanımı seviyesi geleceğe ilişkin öngörüler, sorunlar, çözümler ve öneriler detaylı olarak ele alınıyor.
FAO Yatırım Merkezi Direktörü Mohamed Manssouri ve EBRD Gıda ve Tarım İşletmeciliği Başkanlığı Direktörü Natalia Zhukova’nın kaleme aldığı raporun önsözünde şu değerlendirme yapılıyor:
“Dijital teknolojiler, üretkenliği, dayanıklılığı ve çevresel sürdürülebilirliği artırmak için muazzam bir potansiyel sunarak dünya çapında tarımı devrim niteliğinde değiştiriyor. Türkiye için bu dijital dönüşüm hem bir fırsat hem de stratejik bir zorunluluktur. Bölgesel bir tarım devi olarak kabul edilen Türkiye, verimliliği artırmak, katma değeri artırmak ve iklime dayanıklı tarımsal gıda sistemleri kurmak için hassas tarım, Nesnelerin İnterneti (IoT) izleme sistemlerine dayalı karar destek sistemleri, e-ticaret ve izlenebilirlik için blok zinciri gibi teknolojileri kullanabilir.”
Saha çalışması ve çiftçiler, tarım işletmeleri, kooperatifler, teknoloji sağlayıcıları ve politika yapıcılarla yapılan 120'den fazla görüşme aracılığıyla, dijital tarımdaki fırsatlar ve zorluklar hakkında ayrıntılı bir analizin sunulduğu Raporda: “Bulgular ümit vericidir. Dijital dönüşüm için destekleyici bir ortam tarafından yönlendirilen, son yıllarda yerli start-up'lar dahil olmak üzere Agtech (tarım teknolojileri) tedarikçilerinin sayısı artmıştır. Bahçecilik ve sera üretimi gibi yüksek değerli sektörler, dijital araçların girdileri nasıl azaltabileceğini, verimliliği nasıl artırabileceğini ve ürün kalitesini nasıl iyileştirebileceğini göstererek Türkiye tarımında daha geniş bir benimsemenin yolunu açmaktadır.
Ancak zorluklar devam etmektedir. AgTech sağlayıcıları hala ölçeklenebilir iş modelleri geliştirmek ve büyümelerini desteklemek için sabırlı(uzun vadeli) sermaye çekmek için mücadele etmektedir. E-ticaretin hızla genişlemesine rağmen, çiftçiler ve tarım işletmeleri arasında akıllı teknolojilerin benimsenmesi eşitsiz kalmaktadır. Özellikle daha küçük çiftçiler yüksek ön maliyetler, sınırlı dijital okuryazarlık ve parçalanmış tedarik zincirleri gibi engellerle karşı karşıyadır. Bu engellerin üstesinden gelmek, özel çözümler, hedeflenen finansal mekanizmalar ve kapasite geliştirmeye yatırım gerektirir. Çiftçi merkezli dijital araçların geliştirilmesi, faydaların herkes için erişilebilir olmasını sağlamak için çok önemlidir.” görüşü dile getiriliyor.
Hükümet organları, AgTech girişimleri, kalkınma finans kurumları, tarım işletmeleri ve çiftçi kooperatifleri arasındaki ortaklıklar da dahil olmak üzere kamu ve özel sektörler arasında iş birliği, bu geçişi hızlandırmanın anahtarı olduğu belirtilen raporda bu konuda yapılabilecekler şu sözlerle ifade ediliyor:
“Her aktörün bir rolü vardır - hükümetler destekleyici politikalar ve altyapı sağlayabilir, girişimler yenilikçi çözümler sunabilir ve kooperatifler küçük ölçekli çiftçilere ulaşmayı kolaylaştırabilir. Tarım işletmeleri şirketleri, yeni teknolojileri test eden ve bunları sözleşmeli çiftçilere sunan teknoloji aracıları olarak hareket edebilir.
Hükümet, kalkınma finansçıları ve etki yatırımcıları, girişimlerin çiftçiler ve tarım işletmeleriyle birlikte yeni çözümler geliştirmesine ve sahada test etmesine olanak tanıyan tarım teknolojileri için özel destek planları geliştirebilir ve uzun vadeli sermaye ve karma finansmanla tamamlanabilir. Dijital teknolojilerin küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından benimsenmesi, eğitim ve kapasite geliştirme ile birleştirilmiş özel eşleştirme hibeleri aracılığıyla teşvik edilebilir.”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Yatırım Merkezi ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ortaklaşa hazırlayıp yayınladığı raporun özetinde dijital teknolojilerdeki gelişmelerin, tarım ve gıda sistemi dahil olmak üzer ekonominin her sektörünü dönüştürdüğüne vurgu yapılarak özetle şu değerlendirmeye yer veriliyor:
“Dijital teknolojiler, üretim, işleme, lojistik, perakende ve ticaretten destek hizmetlerine ve finansa kadar tarımsal gıda sistemlerinin dayanıklılığını ve verimliliğini artırmak için büyük bir potansiyel sunuyor.
Türkiye, dörtte biri kırsal alanlarda yaşayan 84 milyonluk bir nüfusa sahip, üst-orta gelirli bir ülkedir. Tarım, Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) %5,5'ini oluşturur ve toplam istihdamın %17'sini sağlar. Türkiye, içecekler, tütün, tekstil, ormancılık, kağıt ve deri dahil olmak üzere güçlü tarımsal gıda endüstrilerine sahiptir. Ülke, özellikle traktör ve sulama ekipmanları olmak üzere tarım makinelerinin önemli bir üreticisi ve ihracatçısıdır. Avrupa ve Orta Asya'nın önde gelen tarımsal ihracatçılarından biri olan Türkiye, 2021'de tarımsal ithalatının iki katı olan 21 milyar ABD doları değerinde tarım ürünü ihraç etti. Yirmi yıllık güçlü ekonomik büyümenin ardından, makroekonomik koşullar son yıllarda kötüleşti ve ülke makroekonomik istikrarsızlık, yüksek enflasyon ve tarımsal girdiler ve ürünler için fiyat oynaklığı ile boğuşuyor.
Kayıtlı 2,2 milyon çiftliğin çoğunluğu küçük olsa da, özellikle meyve bahçeleri, sera ve hayvancılık üretimi alanında kurumsal yatırımcılar da dahil olmak üzere orta ve büyük çiftliklerin önemli segmentleri bulunmaktadır.”
Hayvancılık ve su ürünleri yetiştiriciliği, toplam tarımsal çıktının üçte birinden fazlasını oluştururken, tahıllar, meyve ve sebzeler her biri değer açısından %12 ila %15'lik bir paya sahip olduğu ifade edilen Raporda: “Sera üretimi yapılan alan 2021'de 85 bin hektara çıkmıştır. Tarım oldukça mekanizedir ve kimyasal girdiler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir miktar büyümeye rağmen, iyi tarım uygulamalarının (GAP) uygulanması ve organik tarım, toplam ekili alanın %2,5'inden daha azını kapsamaktadır.
İklim değişikliği ve değişken bir makroekonomik ortam nedeniyle daha da kötüleşen sektör, arazi bozulmasından ve artan su kıtlığından, artan girdi maliyetlerine, çevre kirliliğine, pestisit kalıntılarına ve işgücü kıtlığına kadar çok sayıda zorlukla karşı karşıyadır. Türkiye'nin tarımı, Yeşil Mutabakat Eylem Planı (2022) gibi son politika belgelerinde kabul edildiği gibi daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir üretim modeline geçmelidir. Bu, su ve enerji dahil olmak üzere tarımsal girdilerin daha akıllıca kullanılmasını, iyileştirilmiş işgücü ve arazi verimliliğini ve gelişmiş erken uyarı ve karar destek araçları da dahil olmak üzere iklim değişikliğine daha iyi uyum sağlamayı gerektirir. Dijital teknolojiler, Türk tarımının karşı karşıya olduğu zorlukları ele almada önemli bir rol oynayabilir ve dönüşümüne katkıda bulunabilir.” deniliyor.
Genel olarak, Türkiye'de kırsal dijital dönüşüm için elverişli ortamın yeterince geliştiği ve özellikle yazılım geliştirmede güçlü ve büyüyen bir bilgi ve iletişim teknolojisi (BİT) sektörüne sahip olduğu belirtilen raporda genel dijital dönüşüm yeteneklerini inceleyen uluslararası sıralamalarda Türkiye’nin, üst-orta gelirli ülkeler arasında üst sıralarda yer aldığı ancak Avrupa Birliği ortalamasının altında olduğu ifade ediliyor.
Çiftçiler, tarım işletmeleri ve kamu kuruluşları için dijital teknolojilerin umut vadeden kullanım durumlarının artmasına rağmen, Türkiye'deki genel benimseme düzeyleri, özellikle çiftlik düzeyinde hala düşük olduğuna dilkkat çekilen raporda: “Çiftçiler arasında hava durumu ve fiyat bilgilerine veya e-devlet hizmetlerine erişmek için internet ve sosyal medya kullanımı oldukça yaygın olsa da, yalnızca küçük bir azınlık belirli akıllı çiftçilik teknolojilerini satın almış veya ilgili hizmetler için ödeme yapmıştır. Bu tür erken benimseyenler, çoğunlukla yüksek eğitim düzeyine sahip ve yeni teknolojiler hakkında bilgiye iyi erişimi olan daha büyük çiftçilerdir. Bu çiftçilerden bazıları, dijital çözümleri birlikte geliştirmek, test etmek ve iyileştirmek için yerel Tarım Teknolojileri ile ortaklık kurmaktadır.
Tarım işletmeleri şirketleri, kooperatifler ve Tarım Bakanlığı'nın yerel birimleri, belediyeler ve ziraat odaları gibi kamu kuruluşları da dijital teknolojileri test etme ve benimseme ve çiftçilere hizmet sağlama konusunda önemli roller oynamaktadır. Dijital teknolojilerin bu tür çok çiftlikli kullanımlarının belirgin örnekleri arasında zararlılar, hastalıklar ve aşırı hava olayları için erken uyarı sistemleri ve ilgili tarımsal danışmanlık hizmetleri yer almaktadır. Dijital teknolojilerin erken uyarı sistemlerine ve danışmanlık hizmetlerine entegre edilmesi, hızlarını ve hassasiyetlerini artırır ve çok sayıda çiftçiye marjinal artımlı maliyetlerle ulaşmayı sağlar.” bilgisine yer veriliyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)Yatırım Merkezi ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) raporunda teknoloji kullanımının yüksek girdi maliyetli ürünlerde daha çok kullanıldığına dikkat çekiliyor. Raporda şöyle deniliyor: “Genel olarak, dijital teknoloji benimsenmesi, maliyet fayda oranının en güçlü olduğu yüksek girdi maliyetlerine sahip meyve bahçeleri, sera üretimi ve tarla bitkileri gibi daha yüksek değerli ürünlerde en fazla ilerleme kaydetti. Dijital tarla iklim istasyonları, böcek tuzakları ve toprak nem sensörleri gibi IoT cihazları, çeşitli kullanım durumları ve azaltılmış girdi kullanımı ve iyileştirilmiş üretim yönetimi açısından kanıtlanmış faydalar nedeniyle kamu ve özel kullanıcılar arasında hızlı bir büyüme gördü. Uydu tabanlı uzaktan algılama, potansiyel kullanım durumlarının geniş yelpazesine kıyasla yeterince kullanılmamıştır ve saha düzeyinde bazı kalite sorunları bildirilmiştir. Uzaktan algılamanın kullanımının, özellikle tarım işletmelerini, bankacılığı, sigortacılığı ve kamu sektörünü hedefleyen çiftçiliğin ötesinde ek kullanım durumları için genişletilmesi potansiyeli vardır.
Hassas tarım teknolojilerinin kullanımı şu anda büyük ölçekli tarla ürünü çiftçileri için destekli yönlendirme sistemleriyle sınırlıyken, değişken oranlı uygulamaların kullanımı henüz emekleme aşamasındadır. Mevcut makine ve ekipmanlara sonradan eklenen düşük maliyetli yenilikler ve yerel hizmet sağlayıcılar aracılığıyla yeni teslimat modelleri bir miktar umut vadediyor. Hassas hayvancılık teknolojileri şu anda büyük süt üreticileri (100'den fazla sağmal inek) tarafından kullanılıyor ancak yeni sağlayıcıların ve düşük maliyetli çözümlerin son zamanlardaki girişi, orta ve küçük çiftliklere doğru bir miktar genişlemeye yol açabilir. Otomasyon, modern seralar, traktör yönlendirmesi ve büyük ölçekli kümes hayvancılığı ve süt ürünleri üretimiyle sınırlı kalmış olup, tarla bahçelerinin sulanmasında bir miktar potansiyel bulunmaktadır.
Özellikle püskürtme için dron kullanımına olan ilginin artmasına rağmen, genişleme potansiyeli orta düzeydedir ve esas olarak dronların geleneksel püskürtmeye göre en belirgin avantajı sağladığı mısır veya çeltik gibi belirli ürünlerle sınırlıdır. Hassas püskürtmedeki ilerlemeler dron kullanımını genişletebilir. İşletmeler arası tarım platformlarında ve tarımsal finans çözümlerinde de bir miktar ilerleme var ancak çoğu erken aşamadadır ve henüz büyük bir platform ortaya çıkmamıştır.”
Özetle, gençlerin tarıma kazandırılmasında dijital teknolojiler önemli rol oynayabilir. Maliyetlerin düşürülmesi, verimliliğin artırılması, çevre duyarlılığı ve daha birçok konuda dönüşümün sağlanması için tarımda teknoloji kullanımı büyük önem taşıyor.