Türkiye 2022’de bütün jeopolitik zorluklara ve çoğu anlamsız bazı ‘ihracat kısıtlamalarına’ rağmen tarım ürünlerinde yüzde 15,3’lük artışla 34 milyar 246 milyon dolarlık ihracat yaparak tarihi başarı yakalamıştı. Bu başarı grafiği, şubat ayında yaşadığımız ‘asrın felaketi depremlerin etkisiyle’ 2023’ün ilk üç ayında ivme kaybetmiş görünse de yılın geri kalan kısmında yeni rekorlar bekleniyor. Önce 34,2 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatının alt bileşen sektörlerine bir bakalım: “Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatı yüzde 25,4’llük yükselişle 11 milyar 473 milyon dolar oldu. Meyve sebze mamulleri ihracatı yüzde 24,6’lık artışla 2 milyar 525 milyon dolara ulaştı. Zeytin ve zeytinyağı ihracatı ise yüzde 60,2’lik atakla 495 milyon 838 bin dolara yükseldi. Su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatı yüzde 19,7 oranında artarak 4 milyar 66 milyon doları aştı. Mobilya kâğıt ve orman ürünleri sektörü de yüzde 20,8 yükselerek 8 milyar 440 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek ihracatını yaptı.”
Daha iyisi nasıl mümkün olabilir?
‘Mobilya kâğıt orman’ ürünleri, tarım kaynaklı olsa da ‘gıda olmadığı’ için ayrı tutarsak geriye kalan rakam bile Türkiye’nin ‘küresel ölçekte çok büyük bir tarım ve gıda üretim ve ihracat ülkesi olduğunu’ gösteriyor. Bütün sorunlarına rağmen ‘tarımımız günde üç öğün vatandaş nüfusumuzu, sığınmacılarımızı, turistlerimizi’ rahatlıkla besliyor ve ihracattaki başarısı ile ciddi dış ticaret fazlası da veriyor. Buraya kadar iyi de ‘daha iyisi’ nasıl mümkün olabilir? Çok üretmek kadar, daha yüksek katma değerli tarım ürünleri ve gıda üretmek de önemli. İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Oğulcan Kemal Sagun’un daveti ile Seafood Expo için Barselona’daydık. Sagun ile birlikte İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Birol Celep, Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Ali Can Yamanyılmaz ile sohbet ediyoruz.
Her biri sektöründe çok önemli üretici ve ihracatçı olan ve ayrıca en önemli temsil makamında bulunan bu dört iş insanımız da “Tarım ve gıdadaki bu üretim gücümüzle artık dünya genelinde ‘Türkiye markası olmak’ gerektiğini” vurguluyor. “Peki, bu ne anlama geliyor ve nasıl olacak” diye sorduğumda, Oğulcan Kemal Sagun, “Deniz ürünlerinde bunu büyük ölçüde başardık. 2002’de balık ve deniz ürünleri ihracatımız sadece 50 milyon dolardı, 2022’de 1,5 milyar dolara ulaştık” diye başlıyor konuşmaya ve şöyle devam ediyor: “Japonya ve Rusya’da Türk somonu ile çok güçlüyüz. Çipura, levrek, alabalıkta zirvedeyiz. Japonya’da orkinos başarımız da büyük. Bu ürünlerimizi dünya tanıyor ama iç pazarda tüketimimizin artması ve markalaşmanın önündeki engellerin kalkması şart. Türkiye’de kişi başına balık tüketimi 8 kilogram, Yunanistan’da 24, İspanya’da 30 kilogram. Perakendede daha çok ürünümüz olmalı. Bu aşamada zincir marketlerin tavrı önemli, orada ciddi sorunlar devam ediyor.”
■ TİM TARIM KURULU SİNERJİ PEŞİNDE
Sohbetin bu aşamasında sözü Ali Can Yamanyılmaz alıyor ve “Zincir marketler öyle bir güce ulaştı ki artık ‘senin kârını’ hesaplıyor ve ona göre fiyat koyuyor. Marka olmanı önleyen başka yöntemler uyguluyor. Neredeyse ülkede ‘darbe yapacak’ güce ulaştılar. Bence bu konuda yıllardır bekleyen perakende kanunu çıkmalı” diyor. Birol Celep ise yurt dışında market zincirlerine çok yüklü miktarlarda kendi markalarıyla ürün verebildiklerini ve yurt içindeki market zincirlerine göre çok daha iyi koşullarda ticaret yaptıklarını vurguluyor. Melisa Tokgöz Mutlu ise tarım ve gıdada ‘Türkiye markası’ olmak için geçmişe göre daha sistematik bir çalışma yürüttüklerini belirterek, “Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde (TİM) kurulmuş olan Tarım Kurulunu hareketlendirdik. TİM Başkanımız Mustafa Gültepe’nin de desteği ile bu konuda ortak dille konuşup sinerji yaratmak istiyoruz. Tarım ihracat birlikleri, net ihracatçı konumdalar ve ülkemize ciddi miktarlarda döviz kazandırıyoruz. Beş çalışma grubu oluşturduk. Gastro Türkiye’den, organik ürünlere, kamu ile ilişkilere, yurt dışı tanıtıma ve sürdürülebilirliğe kadar çok detaylı çalışıyoruz” diyor. Türkiye markasının ne anlama geldiğini de şöyle özetliyor: “Mesela, Türk zeytinyağı çok kaliteli ama küresel ölçekte İtalyan zeytinyağına daha büyük güven ve talep var, fiyatı da daha yüksek. Salçada da benzer durum yaşanıyor. Birçok üründe en büyük üreticiyiz ve bir gıda markasının Türk ürünü olmasının müşteride güven yaratmasını sağlamalıyız. Anadolu çok bereketli ve çok özel ürünlere sahip ki bu ürünleri daha iyi daha doğru pazarlamalıyız. Dünya nüfusu hız la artmaya devam ediyor, tarımsal üretim aynı hızda artmayacak. Ülkemizin bu alandaki potansiyeli çok yüksek ve bunu çok iyi değerlendirmeliyiz.”
■ Çok zorlu taşımaları yapan Hareket’e Avrupa’dan ikinci kez büyük ödül
Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği (Hareket), ağır ve zorlu yükleri taşımadaki başarısıyla dikkat çekiyor. Firma, Avrupa Karayolu Taşımacılığı ve Mobil Vinçler Birliği, ESTA Awards of Excellence Ödülleri’nde, Telescopic Cranes Lifting Capacity ≤ 120 Ton Kategorisinde mükemmellik ödülüne ikinci kez layık görüldü. Hareket’in tüm mühendislik, yük kaldırma, taşıma ve yerine koyma işlemlerini gerçekleştirdiği ödül getiren sıra dışı proje, Boğaziçi Üniversitesi-Hisarüstü- Aşiyan Füniküler Hattı’na ait. Hareket, bu operasyonda her biri 23 ton ağırlığında 22 metre uzunluğunda 2 vagonu, dar bir şaft ile yer altına yerleştirmişti. CEO Abdullah Altunkum, “65 yıldır sınır tanımayan bir şirketiz. ESTA Ödülleri’nde ikinci kez büyük mutluluk yaşıyoruz” dedi.