Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz, “Ülkemizde tarıma teşvikler verilse de biliyoruz ki bunlar büyük oranda fiyat teşvikleri. Teşvik mekanizmalarının, alt yapının iyileştirilmesi, tarımsal inovasyonlar, toprak kalitesi ve verimini koruyacak ve daha doğa dostu bir tarımsal üretimi destekleyecek yapıya kavuşması gerekiyor" diyor.
“Çiftlikten Sofralara” entegre iş modeliyle 45 yıldır “sütçülük” yapan Sütaş, Aksaray, Karacabey ve Tire'de yer alan 3 entegre tesisinde her gün 2,5 milyon litre süt işleyerek 6,5 milyon paket süt ürünü üretiyor. Kendi çiftliklerinde ürettiği sütün yanı sıra, 24 binin üzerinde süt üreticisi çiftçi ile çalışıyor.
Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz, “COVID-19 süreci koşullar ne olursa olsun vatandaşlara yeterli, uygun fiyatta ve güvenilir gıda temin edebilecek sağlam ve dayanıklı bir gıda sisteminin ne kadar önemli olduğunu da ortaya koydu. Tarımsal üretim ve hayvancılığın yanı sıra, çiftçiler, mevsimlik işçiler, ürünleri taşıyanlar, gıda üreticileri, perakendeciler gibi tedarik zincirinde yer alan tüm bireyler ve kuruluşların önemi bir kez daha hatırlandı” diyor.
“Tedarik zincirindeki riskleri en aza indirmek için yeni politikalar üreterek, tarımsal üretimi daha verimli hale getirmemiz ve sürdürülebilir tarım ve toprak yönetimine geçişi hızlandırmamız gerekiyor” yorumunu yapan Yılmaz, bunun için de; genç nüfusun tarıma yönlendirilmesinin son derece önem taşıdığına dikkat çekiyor. Duygu Yılmaz'ın yorumlarında öne çıkan konular şöyle:
Gençler tarımın dönüşümünde önemli rol oynayacak
“Her alanda genç nüfusumuzla övünürken, ülkemizde tarımda yaş ortalamasının 50'nin üzerinde olduğunu biliyoruz. Dijital teknolojilere adapte olan ve bunları hızla hayata geçirerek tarımın dönüşümünde önemli rol oynayabilecek gençlerin, bu alana yönlendirilmesi ve teknik bilgilere, teknolojilere erişimini kolaylaştıracak platformların oluşturulması çok değerli. Kamu-üniversite-sanayii-üretici işbirliği de çok önemli bir konu. Üniversitelerin akademik altyapı ve bilgisi, sanayiinin teknolojik bilgisi ve uygulama tecrübesi bir araya getirilip üretici ile paylaşılabilirse, bunun gerçekten tarımda kalite ve verimlilik çalışmalarının lokomotifi olabileceğine inanıyoruz.”
Yerelde küçük üreticiler desteklenmeli
“Ülkemizde tarıma büyük oranda teşvikler verilse de biliyoruz ki bunlar büyük oranda fiyat teşvikleri. Teşvik mekanizmalarının, alt yapının iyileştirilmesi, tarımsal inovasyonlar, toprak kalitesi ve verimini koruyacak ve daha doğa dostu bir tarımsal üretimi destekleyecek yapıya kavuşmasını sağlamanın, özellikle iklim kriziyle mücadele ettiğimiz şu dönemde son derece önem taşıdığına inanıyorum. Öte yandan, sözleşmeli üretimin küçük çiftçilerin desteklenmesinde çok önemli olduğuna inanıyoruz. Sütaş olarak biz, bunu hem süt hem yem bitkileri üretiminde etkin olarak uyguluyoruz. Böylece, yerelde küçük üreticilerin gelirlerini artırmaları sağlanırken, sanayi kuruluşlarında biriken yenilikler, teknolojik gelişmeler küçük çiftçiye hızla yayılabiliyor ve benimseniyor.”
Döngüsel ekonomi modeli oluşturduk
“Bizim işimiz sütçülük. İşimizin temel girdileri toprak, su, hava. Biz sütçülük yaparken ‘Çiftlikten Sofralara' adını verdiğimiz iş modelimiz ile sürdürülebilirliğin tüm boyutlarını işimizin doğal bir parçası haline getirdik ve tam bir döngüsel ekonomi modeli oluşturduk” diyen Duygu Yılmaz, bu modeli şöyle anlatıyor: “Türkiye'nin ilk tarımsal atık biyogaz tesisini 2013 yılında kurduk. Üç entegre tesisimizde de bir biyogaz tesisi yer alıyor. Böylece hayvan gübreleri ve diğer tüm organik atıkları biyogaz tesislerinde işleyip yenilenebilir enerjiye dönüştürerek; elektrik, sıcak su ve buhar elde ediyoruz. Bugün, çiftliklerimizden çıkan gübrelerden ve tesislerimizden çıkan organik atıklardan elde ettiğimiz elektrik enerjisiyle, fabrikalarımızın tümünün elektrik ihtiyacının yüzde 80'ini, sıcak su ve buhar ihtiyacımızın da yaklaşık yüzde 20'sini karşılayabiliyoruz. Biyogaz tesislerinin çıktılarını da organik ve organomineral gübre olarak değerlendiriyoruz. ‘Sıfır atık' hedefiyle çalışıyoruz. ‘İş Dünyası Plastik Girişimi'nin bir parçasıyız. Ambalajlarımızda plastik oranını düşürme çalışmalarımızı daha ileri boyuta taşımayı öngörüyoruz.”
ODAKLANILMASI GEREKEN 3 ALAN:
Yenilenebilir enerjiler, atık yönetimi ve biyoçeşitlilik
"Uzmanlar uzun süredir ve ısrarla, iklim değişikliğinin olası etkilerini dile getiriyorlardı. COVID-19 olmadığı kadar arttı" diyen Duygu Yılmaz, önümüzdeki döneme yönelik üç odak noktasını şöyle sıralıyor:
• YENİLENEBİLİR ENERJİLER: Enerji arzında; rüzgâr, güneş, tarımsal atıklardan oluşan biyokütle enerjisi gibi yenilenebilir enerjinin payının artırılması gerekiyor. Özellikle, tarımsal atık ve hayvan gübreleri gibi tarım sektöründen çıkan biyokütlenin, yenilenebilir enerji arzı içerisindeki payını artırmak için ülkemizin önünde büyük bir fırsat var.
• ATIK: Her birimizin tüketim alışkanlıklarını değiştirerek atık oluşumunu azaltması, azaltılamayan atıkları geri dönüşüm yoluyla tekrar değerlendirme yoluna gitmemiz lazım. Bu noktada döngüsel ekonomi kavramının hayatımıza daha fazla gerekiyor.
• BİYOÇEŞİTLİLİK: Biyolojik çeşitlilik kaybının önlenmesi, mümkün olan yerlerde geri dönüşün sağlanması için tüm toplumların bir arada çalışması gerekiyor.