Tarımda bazı yatırımlar, bazı ürünler moda gibi yayılıyor. Son dönemin modası, “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurmak. Hemen her kentte Valiliğin öncülüğünde, ticaret, sanayi odaları, ticaret borsaları, Tarım ve Orman İl Müdürlükleri; “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurmak için adeta yarışıyor.
Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri, genellikle Hazine’ye ait arazilere veya mera alanlarına kuruluyor. Arazi tahsisi yapılınca ihtisas organize sanayi bölgesi kurulmuş gibi herkes seviniyor. Belirlenen alanın ihtisas organize sanayi bölgesine uygun olup olmadığı, seçilen yatırım konusunun bölgeye uygun olup olmadığı, üretim olanakları, pazarlama koşulları, ihracat gibi konular genellikle göz ardı ediliyor.
Besicilik ve seracılık ön plana çıkıyor
Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri aslında 10 yılı aşkın bir süreden beri ülkenin gündeminde. Özellikle besicilik ve seracılık konusunda çalışmalar ağır aksak yürürken, 25 Kasım 2017 tarihli Resmi Gazete’de Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Yönetmeliği yayımlandı. Yönetmelik, çalışmaları hızlandırdı. Bugüne kadar başvurusu yapılmış ve bir bölümüne de yatırım izni verilmiş 25’i aşkın Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi var. Bunların büyük bölümü besicilik, diğerleri ise seracılık konusunda faaliyet gösterecek.
Bu bölgelerle; tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması, bitkisel ve hayvansal üretimin teşviki, sanayi tesislerine yeterli kalitede hammadde temini, üretilen ürünlerin işlenmesi, muhafazası ve pazarlanması öngörülüyor.
Seracılıkta en önemli gider ısıtma
Türkiye’de seracılık Antalya, İzmir, Mersin, Afyon ağırlıklı olmak üzere ülkenin bir çok yerinde yapılıyor. Sera büyüklüğü bakımından Avrupa’da 2’nci sırada olan Türkiye, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019 verilerine göre; 790 bin dekarda 7.8 milyon ton üretim yapıyor.
Sera alanlarının yaklaşık 13 bin dekarı modern, profesyonel seralardan oluşuyor. Bu modern seralar üretiminin yüzde 70’ini ihraç ediyor.
Seracılıkta üretim maliyetinin yaklaşık yüzde 40’ını ısıtma gideri oluşturuyor. Bölgeye ve iklime bağlı olarak ısıtma maliyeti yüzde 60’a çıkabiliyor. Bazı bölgelerde ise yüzde 20’ye düşüyor. Jeotermal ısıtma bu nedenle çok önemli bir avantaj. Son yıllarda yatırımlar ağırlıklı olarak jeotermal kaynakların olduğu bölgelerde yoğunlaşıyor. Denizli, Ağrı, Afyon, Şanlıurfa, Kütahya, İzmir ve birçok yerde zengin jeotermal kaynağı var ve yatırım için cazip alanlar olarak görülüyor.
Jeotermal yoksa, doğalgaz, fuel-oil, kömür vb. alternatif ısıtma kaynakları ile ısıtma yapılıyor. Karar verilecek ısıtma kaynağının sürdürülebilirliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Örneğin, kömürle ısıtılacaksa kömür rezervi, doğalgaz ile ısıtılacaksa dışa bağımlılık ve dövize bağlı fiyat artışı dikkate alınmalı.
Dekar başına maliyet 40-60 bin Euro
Kullanılacak sisteme göre 1 dönüm modern seranın maliyeti 40-60 bin Euro olarak hesaplanıyor. İşletme sermayesi ihtiyacı, seranın 3 yılda bir bakıma alınarak yenilenmesi hesaplandığında ciddi bir yatırım gerektiriyor.
Seracılıkta girdilerin çoğu dövizle alınıyor. Üretilen domates ihraç edilse dahi kilosu ortalama 3-5 liradan satılacak. Bu nedenle yatırımın geri dönüşü zaman alacak. Organize sanayi bölgelerinde küçük çiftçinin yatırım yapma şansı yok.
Seracılıkta ısıtma kadar önemli diğer gider kalemlerini ise işçilik ve hastalıklar oluşturuyor.
Özetle, Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgeleri kurulurken ekonomik ve ekolojik şartlar dikkate alınmalı. Moda gibi bakılmamalı.