İrfan O. HATİPOĞLU
Denizli Tarım Platformu Başkanı
Kooperatiflerin, yaygın, bilinen kuruluş amacı; yeteri derecede iktisadi güce sahip olmayan gerçek kişilerin meslek ve geçimlerine ait gereksinimlerini karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmektir. Bu tanıma uygun olarak, değişik meslek grupları tarafından kurulurlar. Geneli ilgilendirense, tarımsal üretim ile ilgili kooperatiflerdir. Çünkü çiftçilerin/yurttaşların büyük çoğunluğu tarımsal üretimin sürdürülmesinin ve ucuz gıdaya ulaşmanın yolunun kooperatiflerden geçtiğini inanır. Bu inanç doğrultusunda ülkemizi, ‘tarımsal amaçlı kooperatif çöplüğüne’ dönüştürecek kadar, birçok belde ve köyde kooperatif kurulmuştur.
Tarımsal üretimin sürdürülmesi ve ucuz gıdayı ulaşmanın yolunun, dünyada da kooperatif örgütlenmesinden geçtiği genel kabul görür. ICA (Uluslararası Kooperatifler Birliği) verilerine göre, dünya genelinde; 145 ülkede 2.6 milyon kooperatif var ve ortak sayısı 1 milyarın üzerindedir. Bu kooperatiflerin %27’si tarımsal amaçlı. AB’de Tarım kooperatiflerinin pazar payı %40. Bu oran Hollanda’da %83, Finlandiya’da %79, İtalya’da %55 ve Fransa’da %50’dir.
Ülkemizde, tarımla ilişkili kooperatifler Tarım ve Orman Bakanlığı kontrolünde kurulur. Amaç çiftçilerin; girdiye, krediye, tekniğe, bilgiye, pazara daha kolay, daha ucuz ulaşması ve üretimini planlayabilmesidir. Ölçek ekonomisine ulaşılacağı için üretime, istihdama, gelir dağılımına, ucuz gıdaya ulaşmaya ve yoksulluğun azalmasına katkıda bulunması beklenir. Bu nedenle kooperatifler amaçlarına göre; Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Sulama Kooperatifi, Su Ürünleri Kooperatifi ve Pancar Ekicileri Kooperatifi olarak kurulur. Toplam kooperatif sayısı 11 892, ortak sayısı ise 3.9 milyon dolayındadır. Ortak sayısı dağılımında ilk sıra pancar ekicileri (%35,8) kooperatifindedir. Bunu tarım kredi (%23,0) ve tarımsal kalkınma (%19,1) kooperatifleri izler.
Tarımsal amaçlı kooperatifler, kuruluş yöntemi gereği bağımsız yapıdan yoksundur. Bağımsız olmaması, kooperatiflerde demokratik yapı ve işleyiş temel sorun olarak ortaya çıkıyor. Toplum, siyaset ve devlette var olan demokratik bilinç ve işleyiş sorunu, doğrudan kooperatiflere yansıyor. Başka bir söyleyişle kooperatiflerin devlet kontrolünde olması antidemokratik yapının oluşmasının önünü açıyor. Buna ek olarak yönetime egemen olanların büyük kaynakları, bütçeleri kontrol eder duruma gelmesiyle, yönetim organlarında sirkülasyon ve rotasyon olmuyor. Kurumsallaşma ve şeffaflık sağlanamıyor. Bu sorunun/açmazın aşılması için yönetim organlarının seçiminde birtakım kotalar konulması ve yöneticiler için süre sınırlaması getirilmelidir. Yatay hiyerarşi için, kimin önde olduğunun belli olmadığı “çember” modeli uygulanmalıdır. Çünkü kooperatifler küçük üreticilerin ekonomik güçlerini birleştirmesi kadar, dayanışma örgütüdür.
Tarımsal üretimin ve gıda güvenliğinin planlanması/sürdürülmesi; özerk, demokratik yapı ve işleyişin egemen olduğu güçlü çiftçi kooperatifleri ile olur. Bağımsız/demokratik kooperatifçilik geliştirilmezse küçük aile çiftçiliği yaşatılamaz, toprak doğru kullanılmaz, verimi artıramayız. Gelir dağılımını dengeleyemez, yoksulluğu yenemeyiz. Bu nedenle tarımsal amaçlı kooperatiflerde açık iletişim, şeffaflık, hesap verebilirlik, bütün datalara erişim gibi konulardaki sorunlar giderilmeli, uzlaşıya bağlı yatay karar alma süreçleri, bir kültüre dönüşmesinin önü açılmalıdır.