Gıda sektörünün en önemli sorunlarından birisi taklit ve tağşiş. Yani sahtekârlık. Sahtekârlığın en çok yapıldığı ürünlerden ikisi zeytinyağı ve bal. İkisi de sağlık açısından çok değerli. Fiyatı da alternatiflerine göre yüksek. Bu nedenle sahtekarlık yapanların en fazla para kazandığı iki ürün.
Zeytinyağının litresi 25-30 liradan satılıyor. Litresi 1-2 lira olan yağları zeytinyağı diye satanlar çok büyük paralar kazanıyor. Yıllardan beri bu sahtekârlık önlenemedi. Firmalar teşhir edilse de sonuç alınamadı.
Benzer durum bal için de geçerli. Bazen en güvenilir sanılan markalar bile tağşişli diye Tarım Bakanlığı tarafından teşhir ediliyor. Tüketici yüksek fiyat vererek aldığı balın veya zeytinyağının sahte olduğunun çoğu zaman farkına bile varmıyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geçen hafta İzmir'de Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin düzenlediği toplantıda tağşişle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Bakan Pakdemirli, her sabah yediği bir kaşık baldan bile kuşkulandığını söyledi.
Bakan, her sabah bir kaşık bal yiyor
Sağlık için her sabah bir kaşık bal yediğini belirten Pakdemirli şunları söyledi: "Her sabah yediğim balı çok özel bir yerden getirtiyorum. Çok güvendiğim bir yer. Yerini söylemeyeceğim. Ama baldaki tağşiş öyle boyutlara varmış ki, ben de her gün o bir kaşık balı yerken kendi kendime acaba diyorum."
Bakan Pakdemirli'nin anlattıklarını endişeyle dinlerken, ülkenin tarım bakanı bile yediği bala kuşkuyla bakıyorsa bizler neler yiyoruz neler diye düşünüyor insan.
Taklit ve tağşişin yarattığı bu korku nasıl aşılacak?
Bakan Pakdemirli, taklit ve tağşiş konusunda yasaların verdiği cezaları son raddesine kadar kullandıklarını söyledikten sonra şu bilgileri verdi: "Biz yasaların öngördüğü en ağır cezayı kesiyoruz. Fakat, kanunları arkadan delenler var. Yeni yılda yeni yasal düzenlemeler yapacağız. Tağşiş yapanları yaşatmayacağız. Tağşiş en önemli konumuz olacak. Zeytinyağında bugüne kadar 323 işletmede 3 bin 756 denetim yapıldı. Bu denetimlerde 1620 numune alındı. Yapılan 718 analiz sonucunda 156 ürün ifşa edildi. Cezalar kesildi. Fakat, her gün yeni bir metot bulup tağşişe devam ediyorlar. Her gün yeni bir metot bulup gerçek zeytinyağı satanlarla savaş halindeler. Zeytinyağına göre baldaki durum daha da vahim."
Bal aromalı şurup, nar ekşili sos olmaz
Bal aromalı şurup, nar ekşili sos gibi ürünlerin olmaması gerektiğini belirten Pakdemirli, bunların hepsinin yasal olduğunu,bu ürünler için kodeks oluşturulduğunu ,ancak nar ekşili sos yerine nar ekşisi tüketilmesi gerektiğini anlattı.
Nar ekşili sos, bal aromalı şurup ve benzeri ürünler için de yeni düzenlemeler yapılacağını vurgulayan Bakan Pakdemirli, baldaki denetim ve cezalar hakkında şu bilgileri verdi: "2019 yılı Ocak-Aralık döneminde arıcılık ürünleri ile ilgili 1980 denetim yaptık, bu denetimlerden 860 adet numune aldık. Alınan numunelerin 96'sında uygunsuzluk tespit edildi. 2019 yılında arıcılık ürünleri ile ilgili 115 idari işlem uygulayarak 2 milyon 245 bin lira para cezası kestik. Fakat görüyorum ki bu cezalar caydırmıyor. Vatandaşımızın sağlığıyla oynayanların, hakiki arıcıların emeğiyle oynayanların ciddi ciddi canını yakacağım. Cezalar ağır. Fakat, bu işi yapanlar iki üç kez yakalanmazsa parayı fazlasıyla kazanıyor.2020'de bal çalıştayı düzenleyerek bu konuları daha detaylı ele alacağız."
Zeytinyağı primi 40 sentten nerelere geldi?
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er, bu yıl ilk kez dane zeytine kilo başına 15 kuruş destek verilmesinden memnun olduklarını dile getirdi. Zeytinyağına verilen destekleme priminin son 3 yıldır 80 kuruş olduğunu hatırlatan Er, Avrupa Birliği’nde destekleme priminin litre başına 1 euro civarında olduğunu ve Türkiye'de de en azından bunun yarısı kadar olması gerektiğini söyledi.
Avrupa Birliği'nde destekler artarken, Türkiye'de zeytinyağına verilen primin nasıl azaltıldığını anımsatalım. Türkiye'de, zeytinyağı primi ilk kez 1998 yılında uygulamaya konuldu. O zaman Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'di. Zeytinciler büyük mücadeleler sonucunda zeytinyağına litre başına dolar bazında 40 sent destek almayı başardı. Böylece 1998 ürünü zeytinyağına litre başına 40 sent prim verildi. Ertesi yıl 1999'da zeytincilikte "yok yılı" olunca ürün az diye fiyat yükseldi. Prim verilmedi. 2000 yılında ise zeytinyağına bu kez litre başına 28 sent prim verildi. 2001 krizi ile dolar fırlayınca dolar bazında destekten vazgeçildi ve destekleme primi 15 kuruş olarak açıklandı. 2002'de 17.5 kuruş,2003'te 20 kuruş,2004'te 25 kuruş olan destekleme primi, Mehdi Eker'in Tarım Bakanı olduğu 2005'te 10 kuruşa düşürüldü. Ertesi yıl 2006'da sadece 1 kuruşluk artışla 11 kuruş prim verildi. 2007'de 20 kuruşa çıkarılan destek 2008'de tekrar düşürülerek 18.9 kuruş olarak uygulandı. 2009'da 25 kuruş,2010'da 30, 2011 ve 2012'de 50 kuruş ve 2013'te 60 kuruş olan zeytinyağı primi 2014'ten 2016'ya 3 yıl 70 kuruş olarak ödendi. Son 3 yıldan bu yana 2017,2018 ve 2019'da ise 80 kuruş prim veriliyor. Primin uygulandığı ilk yıldaki gibi litre başına 40 sent korunabilseydi üretici bugün 2 lira 36 kuruş prim alacaktı.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği. Başkanı Davut Er'in de söylediği gibi zeytincilikte en önemli sorun yüksek girdi maliyetleri. Girdi maliyetleri düşürülmedikçe Türkiye'nin bu fiyatlarla, bu desteklerle rekabet etmesi çok zor.
Özetle, zeytin ve zeytinyağında Türkiye dünyanın en önemli üreticisi, ihracatçısı, tüketicisi olmak istiyorsa öncelikle üretimin önündeki engellerin kaldırılması ve çiftçinin para kazanarak bu işi sürdürmesi gerekiyor.