JP Morgan’ın önceki günlerde paylaştığı ve yatırımcıların secimi Trump’ın kazanması ihtimaline karşı uyardığı analizi belki okumuşsunuzdur. İlk günden Trump'ın kazanacağını veya kaybetmesi durumunda sonucun hemen açıklanamayacak kadar yakın ve mahkemeye taşınacak kadar ciddi sürtüşmelerin ardından netleşeceğini düşünüyorum düşünüyorum. JP Morgan’ın raporunun tamamını okumadım ama haber içeriği son sosyal olaylara değindiği için bu konuyu biraz daha detaylandırmak isterim.
Raporda ne kadar değinildi bir fikrim yok ama sosyal olaylar ve sadece onlar değil, üzerinden tarihe baktığımızda öne çıkan benzer 2 secim olduğunu söyleyebiliriz. 1860 ve 1968 seçimleri. 1860 seçimlerine 2030'a yaklaştığımız dönemlerde değineceğim. Zira 1860'da olduğu gibi Demokrat parti bölünmüş olacak, bazı eyaletlerin birlikten ayrılması gündemi oluşturacak vs vs.
Günümüzde ise 1968 seçimleri daha uygun bir örnek olabilir. Trump veya danışmanları da bunun farkında olmalı ki Trump'ın 2 cümlesi doğrudan o döneme atıfta bulunuyordu. "Law and order-Yasa ve düzen" ve 1968 seçimlerine bağımsız olarak katılan aday Wallace'ın Miami emniyet müdürü W.Headley'den aldığı replik olan "When the looting starts, shooting starts-Yağma başladığında, ateş açılır". Konuyu dağıtmadan; Wallace ilginç bir adam ve Trump'a çok benzetirim. Yarı-entelektüelleri eleştiren, yüksek hakimleri tanrıcılık oynamakla suçlayan, Vietnam savaşı protestoları sırasında Başkan Johnson'un limosunu durduranlara yönelik "ben başkan olduğumda o limo yoluna devam edecek" açıklamasında bulunan bir bağımsız aday (ki Trump da gerçek anlamda bir Cumhuriyetçi aday değil). 46 seçici oyu ve 9.9 milyon seçmen oyu kazanıyor. Nixon'un popüler oylamada rakibi Demokrat Partinin aday Humphrey'e attığı fark 800 bin civarında dersem durum daha netleşir.
WaPo benzerlikleri şu şekilde sıralıyor: Sivil toplum lideri Martin Luther King suikasta kurban gitmiş ve ülkede ırk tabanlı büyük olaylar yaşanıyor, şehirlerde yağma hareketleri var, Apollo’nun Ay misyonu manşetlerde, Mao gribi olarak bilinen salgın 100 bin Amerikalının canına mal olmuş. Günümüzde bu gelişmelerin light versiyonu ile karşı karşıyayız. BLM gösterileri ve bölgesel yağmalar söz konusu. Üniversite kampüsleri o döneme göre görece sakin ancak Sanders'ın gençler arasında estirdiği bir rüzgar var. Aynı coşkuyu yaratmasa da SpaceX'in insanlı misyonu başarılı oldu ve elbette çok yoğun bir salgın tartışması var. Vietnam savaşı gibi sıcak bir çatışmanın getirdiği bir kutuplaşma söz konusu olmasa da iki parti ve seçmenleri arasında net bir kutuplaşma olduğunu söyleyebiliriz.
Tekrar günümüze dönersek. Trump'ın posta ile oy konusuna itiraz etmesi, kendisi açısından, son derece mantıklı zira Covid anketlerinde hayatını normalleştirmeye çekinen kesim ağırlıklı Demokratlar. Yani oylama doğrudan sandıkta olursa katılım oranı Cumhuriyetçiler lehine hareket etmiş olacak, demografi Demokratlardan yana. Anketlerde (Gallup) erişkin Amerikalıların yüzde 65'inin BLM gösterilerini desteklediklerini ancak beyazların yüzde 59'unun Cumhuriyetçilerin ise sadece yüzde 22'sinin desteklediğini görüyoruz. Hemen bir not Nixon yukarıda bahsettiğim seçimde siyahi Amerikalıların yüzde 18 oyunu almıştı ki o tarihten bu gün partinin rekorudur.
1968'e göre önemli farklardan biri Nixon'un popüler oylamayı da önde bitirmiş olması. Trump'ın bunu sağlaması çok büyük bir sürpriz olacaktır, bu nedenle kritik eyaletler ve seçici sayısına odaklanmak zorunda. Dahası 1968 yılında beyazların yüzde 18'i siyahilerin ayrımcılığa maruz kaldığını düşünürken bugün oran yüzde 27, 2016'da oran yüzde 16 olmuştu. Yine aynı tarihte kamuoyunun yüzde 73’ü gösterileri amaca zarar veren bir etkinlik olarak görürken bugün yüzde 53 faydalı görüyor. Kısacası 1968 ve 2020 genelde benzer özelde farklı dinamiklere sahip. Ancak Trump istihdam piyasasındaki momentumu koruyabilirse (ki kolay değil) Nixon'un oynadığı "sessiz çoğunluğun" desteği ile bence yeniden kazanacaktır.
Demokratlar açısından tarihin verdiği bir destek ise daha önce bugünle karşılaştırılabilir büyüklükte 5 kriz seçimlerinde (19321944-1968-1980-2008) biri hariç (1944 FDR) diğerlerinde Beyaz Sarayda oturan isim koltuğunu kaybetti.
*Mark Twain